Olabildiğince kısa sürede yeni bölüm yayınlıyorum ama umarım "Öf yine mi yb çıkarmış" diye okumuyorsunuzdur. Neyse multimedia yine hikayenin ortasında anlaşılacak. Umarım beğenirsiniz. iyi okumalar.
Ne yani, beni unutmuş muydu? Bu kadar kolay mıydı? Aslında ben neler saçmalıyordum, tabiki unutacaktı. Bu çok normaldi. Her gün yüzlerce fan ile tanışıyordu. En son 3 yıl önce, 1 haftasını, hatta daha azını geçirdiği kızı hatırlamasını beklemem biraz saçmaydı. Duygulanmıştım. Sanırım sadece arkadaşım olması bile benim için önemliydi. Ben de hiç bir cevap vermeden oradan uzaklaştım. 10 dakika öncesine kadar oturduğum salıncağın yanına gittim ve tekrar oturdum. Etrafa bakmaya başladım. Hala tek gördüğüm Nash'ti. Koskaca cadde, mağzalar... Hayır. Benim gözüme hala o çarpıyordu. Gözlerimin dolduğunu hissettim. (MULTİMEDİA BURADA BAŞLIYOR)Daha neler? Kural 9'u çiğniyorum. KURAL 9: Baban dışında, hiç bir erkek için ağlama, değmez. Kuralımı bana çiğnetecek kadar değerli olduğunu fark edememişim.
Gözümden akan yaşları durdurabildiğimde telefonuma bakmaya karar verdim. Harika, yarım saatim daha kim olduğumu hatırlamayan bir salağa ağlamakla geçmişti. Telofonumun ön kamerasından kendime baktığımda, sonuç pek de hoş değildi. Vampir mi desem, kurt adam mı, cadılar bayramında cadı makyajı yapmış kız mı? Acilen düzeltmem gerektiğinin farkına varıp, tuvaleti olan herhangi bir yer aramaya başladım. Yakınlarda bir Starbucks görünce, tuvaleti kullanmak için uygun olduğunu umdum. Ayrıca beyaz kız hislerim geldi. Yani kısaca, Starbucks'a girdim. Kimsenin beni bu halde görmemesi için, olabildiğince hızlı bir şekilde tuvalete yürümeye başladım. Yüzümü yere dönmüştüm, kimse görmesin diye. Kendimi makyajsız paparazilere yakalanmış, ama fotoğraf vermek istemeyen ünlüler gibi hissediyordum. Ben etrafıma bakmadan, tuvalete koşarken birine kafa atmış olacağım ki üzerime soğuk kahvesini döksün. Buzları sırtımda hissetmemle kafamı kaldırmam bir oldu. Hata bende olduğundan, pek de bir şey diyemedim haliyle.
Hailey: Çok affedersiniz!
Çarptığım çocuk: Sorun değil dee, sanırım biraz makyajın akmış.
Yüzündeki alaycı ifadeyi görmemiş gib devam ettim.
Hailey: Ciddi olamazsın?!
Çarptığım çocuk: Yo, gayet ciddiyim.
Hailey: Tamam, güzel dalga geçtin. Hadi yolumdan çekil şimdi.
Çarptığım çocuk: Makyajını yenile de, bir de öyle tanışalım sarışın.
Gözlerimi devirip, lavaboya doğru ilerlemeye devam ettim. Makyajımı tazeleyip, iyi göründüğüme emin olduktan sonra, (MULTİMEDİA BURADA BİTİYOR) Starbucks almadan çıkmayayım diyerek, kasaya ilerledim. Kahvemi alıp dışarı çıkacaktım ki o çocuk yine yanıma geldi.
Çarptığım çocuk: Bu arada ben Carter, Reynolds olan. Belki vine'larımı görmüşsündür.
Carter mı? Onun beni unutmasını anlıyorum. Fakat ben onu nasıl unuttum? Hatta ben neden sadece Nash'i hatırlıyorum. Beynim o 1 haftanın Nash kısmı hariç heryerini sildi hehralde.
Hailey: Carter?! Ben Hailey. Sanırım ikimiz de birbirimizi unuttuk. Hani 3 yıl önce, sen sarhoş olmuştun, Alaska vardı, bir striptizci, Nash, Matt falan...
Carter: Aman tanrım! Haileeey.
Sıkıca sarılıyordu. Bu oldukça iyi hissettirmişti. 3 yıldır görüşmediğim Carter, beni 2 dakikada ve bir ipucunda tanıyordu. Fakat 3 yıl ara ara da olsa konuştuğumuz Nash, 10 dakika sadece yüzüme bakıp beni hayran sanıyordu. Harika. Alkııış!
Carter: Bir an olsun seni unuttuğum için özür dilerim. Neler yapıyorsun? Hem sen neden ağlamıştın? Neden geldin? Konuşacak çok şeyimiz var. Gel.
Kolumdan çekiştire çekiştire beni arabaya bindirdi ve sürmeye başladı. Ben o sırada gülmekten pek de bir şey diyemiyordum tabi. Yolda kısa bir konuşma yapmamızın ardından sahile varmıştık. O an fark ettim ki, sürekli sahilde takılıyorduk. Herpimiz. Neden acaba? Kendi kendimle tartışmaya devam ederek arabadan indim ve Carter ile yürümeye başlkadık.
Neredeyse 3 saattir birlikteydik. Bir Nash olamazdı belki, ama yine de bana onu unutturmuştu. Çok iyi zaman geçirmeme sebep olmuştu. Fazlasıyla gülmüştüm de. Onunla dalga geçtiğim için bei ıslatınca, bir su savaşı başlamıştı. Ve şimdi kurumaya çalışıyorduk. Saat oldukça geç olmuştu. Etraf haliyle biraz soğumuştu. Ve bizim ne havlumuz, ne de ceketimiz vardı. Ben gitmeyi teklif etsem de Carter beyefendinin arabası değerli çıkmıştı. Ben bu sessizlikte, neler yaptığımızı, nasıl eğlendiğimizi düşünürken, Carter araya girdi.
Carter: Bu arada, ilk gördüğümde sen ağlamıştın. Ne oldu? Anlatsana.
Birden yüzüm asılmıştı. Gel de anlat şimdi. "Nash için ağlıyorum ya. Hatırlamadı da beni." OR NAH!..
Bu bölüm de böyle bir bölüm oldu. Herkese destekleri için çok teşekkürler. Benden bu kadar, görüşmek üzere, öpüldünüz.
![](https://img.wattpad.com/cover/19105899-288-k891041.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
True Love Story (A Magcon Fan Fiction)
FanfictionHerkes en mutlu olduğumu düşünürken, ben aslında en incinmiş olandım...