-
Yolun aşağısında ne var bilmeden sadece yürüyorum.
Yalnızım, kendi başımayım ve tek bildiğim bu.
Güçlü olacağım, yanlış olacağım ama hayat devam ediyor.
Ben sadece bu dünyada kendine yer arayan bir kızım.
-Güneş her zamanki yakıcılığı ile tepedeydi. Gökyüzünün mavisi bugün diğer günlere bakarak daha berraktı. Güneş'in aydınlattığı sema, bulutların şekilden şekle girdiği anlamsız desenlere bürünmüştü. İlkbaharın son günleriydi. Okulların kapanmasına iki hafta kadar kısa bir süre vardı. Ankara İlköğretim Okulu'nda tatil heyecanı şimdiden başlamıştı. Dönemin son sınavları yapılmış geriye sadece karne gününü beklemek kalmıştı. Tüm öğrencilerin aklında "Acaba bu yaz ne yapacağız? Tatile nereye gideceğiz?" sorusu vardı. Biri hariç...
Ankara İlköğretim Okulu'nda okuyan ve bu okulun belki de gelmiş geçmiş en güzel öğrencilerinden biriydi o. Mavi! Gökyüzü mavisi kadar berrak gözlerini gökyüzüne çevirmiş ve anne tarafından gelen kıvrak zekası ile düşünüyordu. Hayır, yaz tatilinin değil geleceğinin planlarını yapıyordu kafasından. Mimar olmak istiyordu. Çocukluğunun ilk ve tek hayali buydu! Mimar olmak... Türkiye'nin en iyi inşaat şirketinde çalışıp güzel güzel projeler tasarladığını ve onları çizdiğini hayal ediyordu. İnsanların onun çizdiği evlerde oturmalarını, o evlerde sonsuza kadar mutluluklarını paylaşmalarını istiyordu. O insanların çocuklarının hiç ağlamamalarını, şiddete maruz kalmamalarını arzu ediyordu.
"Mavi! Sana dersteyken gökyüzünü izlemeyi yasaklamadım mı ben?" diye bağıran sınıf öğretmeninin sesi ile Mavi yerinden sıçradı. Sinir hastası olan öğretmeninden her zaman çekinirdi.
Sınıf arkadaşları Mavi'yi bu halde görünce gülmeye başladı. Mavi ise hiçbirini umursamadı. Çünkü bu tarz şeylere alışıktı. Asosyal bir insan olduğu için okulda sevdiği ya da anlaştığı bir arkadaşı yoktu. Mavi'yi sadece sevdiği insanlar üzebilirdi. O yüzden sınıftakilerin ona gülmeleri hiçbir şeyi değiştirmiyordu.
"Sana diyorum! Ben sana soru sorunca cevap vereceksin! Bunu kaç kez söylemem gerekiyor?"
"Özür dilerim."
Öğretmen bu sözün ardından homurdandı. Bu kızın ettiği tek kelime ya özür ya da teşekkür, diye düşündü.
"Resim defterlerinizi açın hemen. Hayalinizdeki mesleğin resmini yapacaksınız. Zil çalıncaya kadar süreniz var."
Bu sözün ardından Mavi'nin gözleri ışıldadı. Mavi çantasından çıkardığı mavi kapaklı resim defterini açtı. Mavi rengi isminden dolayı hep sevmişti. Belki de babasının bu dünyada Mavi'ye yapmış olduğu en büyük iyilik onun ismini Mavi koymasıydı. Mavi'nin babasına duyduğu minnetin tek sebebi de buydu.
Büyük bir hevesle resmini yapmaya başladı. Büyük beyaz sayfayı gelecekte çalışacağı şirketin içi olarak hayal etti. Şirketteki odasını çizdi ardından. Sağ köşeye çalışma masasını, oturacağı koltuğu, masasının karşısına gelen müşterileri için koltuklar çizdi. Odasına asacağı tabloyu bile düşündü. Masasının karşısındaki duvara güneş, ay ve yıldızların bir arada olduğu gökyüzü manzaralı bir tablo çizdi. "Mavi'nin Sevdikleri Listesi'nde" gökyüzü şüphesiz ilk numaraydı. Mavi, mutlu olduğunda, gülmek istediğinde, hayaller kurduğunda, ağladığında, en mutsuz zamanlarında, moral bozukluğu yaşadığı anlarda; bu duygularını sadece gökyüzü ile paylaşırdı. İnsanlarla konuşmak yerine gökyüzüne her şeyi mavi gözleri ile anlatırdı. Mavi'nin konuşma sanatı gözlerini gökyüzüne dikip saatlerce gökyüzünü izlemekti.
Mavi, yapmış olduğu resmi sınıfta ilk olarak bitirdi. Kağıdın en üstüne ise "MİMAR MAVİ BULUT" yazdı. Resmin geri kalanını da maviye boyadı. Mavi renge bayılıyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi!
RomanceMavi, kendi halinde yaşayan, etrafındaki insanlarla ilişki kurmayı sevmeyen ama kendi içinde kocaman bir dünyası olan gözlerinin rengini isminde taşıyan ve belki de hayatımızın içinde yer alan bir genç kızdır. Lisenin sonuna kadar asosyal şekilde ya...