3.BÖLÜM: "KOMŞU"

392 30 9
                                    

Bu yıl mart ayı çok çabuk geldi. Evet, bitmek bilmeyen okul aylarının sonuna çok az kaldı. İlk kez vakit bu kadar çabuk geçti. Vaktin çabuk geçmesinin en büyük sebebi şüphesiz Misa ile zaman geçirmem. Misa... O benim gerçek dostum. 4 yılın sonunda nihayet bunu anladım ve Misa gibi bir dosta sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissetmeye başladım.

Misa ile artık birçok ortak yönümüzü de keşfettim. Bunların başında Misa ile ailelerimiz birebir aynı. Onun babası da benim babam gibi erken parlayıp geç sönen tipten annelerimiz ise pamuk şekeri tadında tatlı insanlardı. Ortak olarak 2. önemli özelliğimiz ise ikimiz de ilk kez aşık oluyorduk.

Ben kasımdan beri Ayaz'a yanıp tutuşurken Misa da ocak ayında tanıştığı Deniz Emir'e yanıp tutuşuyordu. Misa benden daha şanslıydı şüphesiz. Çünkü o şubat ayının sonunda Emir ile işleri hızla ilerletip sevgili oldu. Evet, cidden 1 ayda tanıştılar, kantinde oturup konuştular ve sevgili oldular. Ben ise hala odun gibi ortada tek başımayım. Aslında odun olan ben değilim. Misa'nın deyimiyle mavi gözlü orman kaçkını Ayaz odunun ta kendisi.

Ayaz'ı gördükten sonra Ayaz ile ilgili bilgi toplamaya başladım. Ayaz'ın nereli olduğunu, hangi okuldan mezun olduğunu, ne meslek istediğini, nerede oturduğunu, sevgilisi olup olmadığını, hangi siyasi partiyi tuttuğunu, sigara içip içmediğini, benim hakkımda ne düşündüğünü ve daha birçok şeyi kafamda listeleyip öğrenmek için çalışmalara başladım. 4 ay sonunda öğrendiğim şeyler ise sadece hangi okuldan mezun olduğu ve sigara içip içmediğiydi. Ankara/Atatürk Anadolu Lisesi mezunuydu ve sigara içmiyordu. Ayaz bildiğiniz kapalı kutu gibiydi ve o kutunun anahtarı sadece Ayaz'ın kalbindeydi. Ayaz'ın kalbine ulaşmam için öncelikle onunla konuşmam gerekiyordu.

Misa'ya defalarca "Onunla konuşmak için doğru zaman bugün, onunla konuşacağım." demiştim. Misa da bana her seferinde bana inanıp kendisinin yapamadığı matematik sorularını elime tutuşturuyordu. Misa'nın kendine has yöntemi; matematik sorusu sorarken aynı zamanda onunla sohbet ortamı kurmayı sağlamamı istemesiydi. Ayaz'ın inanılmaz derecede matematiğe ilgisi vardı. Bunu kendi söylemedi tabi ama bunu tahmin etmek asla zor değil. Her denemede insan matematiği çok iyi mi yapar? Çok iyiden kastım; 1 yanlış maksimum 2 ya da 3 yanlış yapmasıydı. İşte Misa boş yere elime limit, türev, integral, trigonometri konularından derlediği soruları tutuşturmuyordu. Ama bunlara rağmen ben sadece soruları soruyordum, konuşmayı sohbet ortamı kurmayı beceremiyordum. Onu görünce elim ayağım zangır zangır titriyordu ve iki kelimeyi bir araya getirip konuşamıyordum. Onun yanına gidip soru sormam sadece Misa'ya yarıyordu anlayacağınız.

"Mavi, buradayım!"

Kantinden bana seslenen Misa'yı görünce hafifçe gülümsedim. Yavaş adımlarla kantine girip yanına oturdum.

"Geç kaldım Misa. Çok bekledin mi?"

Misa ile bugün yapamadığım matematik sorularını çözecektik. Aslında Misa Ayaz'a sormam için bana gaz verirken Ayaz'a soru sormamın bana faydalı olmayacağını söyledim. Olmazdı çünkü Ayaz'ı izlemekten soruları unutup giderdim. O yüzden en iyisi bu soruları Misa ile çözmekti.

"Sorun değil Mavişim. Sen gelmeden önce Deniz ile oturuyordum. Beraber soru çözdük. Dersi olduğu için gitti."

"Soru çözmek mi?"

Sözlerimde alaycı bir ifade vardı.

"Evet, ne var bunda?"

"Misa siz çıldırdınız mı? Gerçekten inanamıyorum size! Benim sevgilim olacak yani Ayaz'dan bahsediyorum ve ben onunla burada oturup konuşmak yerine soru çözeceğim."

Mavi!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin