"Acil bir durum olduğunda bizi çağırın hanımefendi." Dedi hemşire odadan çıkarken. Füruğ, akciğer kanseriydi ve durumu çok ciddiydi.
"Tanrım, onu yanına alacağın için mi koydun bu bebeği rahmime?" İsyanla sordu Leyla.
Uzanıp elini tuttu. Yaşamasını sağlağan makinelerin çıkardığı sesin canını sıktığına yemin edebilirdi. Füruğ, gürültüde uyuyamazdı ki hiç. Onun en sevdiği gürültü Leyla'nın kalbinin yanındayken çıkardığı gürültüydü.
"Füruğ," Dedi ağlamaktan kısılan sesiyle. "Füruğ, uyan." Diğer elini de elinin üstüne koydu. Yanındaki sandalyeye oturdu usulca.
"Baba oluyorsun Füruğ, bir bebeğimiz oluyor. Onun hatrına uyan, yalvarırım." Beni seviyorsan uyan Füruğ, çaresizdi Leyla.
"Bebek mi?" Çıkan sesle hızla ayaklandı Leyla. Ellerini sıktı adamın. "Evet, baba oluyorsun." Gülümsedi. Füruğ belki de Leyla'dan ayrıldıktan sonra ilk defa bu kadar mutluydu.
"Leyla." Dedi Füruğ yutkunarak. Bu söyleyeceği imkansızdı ama yine kadının ağzından güzel şeyler duymak istiyordu. "Uyandığımda seni yeniden yanımda görebilecek miyim?"
Leyla gülümseyerek yaklaştı adama. Burun buruna geldiler. "Uyandığın tüm günler için özür dilerim Füruğ." Dedi. Leyla biliyordu ki, Füruğ bu kanser yüzünden ona kötü davranmıştı.
Ardından ağlamaya başladı Füruğ. Tanrı ona merhamet etsin diye ağlamaya başladı. İçinden bir sürü dua ediyordu. Leyla sildi yaşlarını. Ağladı yine Füruğ. Öptü sevdiğinin yaşlı gözlerini.
Ve bir daha Füruğ gözlerini açmadı. Tanrı da ona merhamet etmedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
objimi.
Kurzgeschichten-tamamlandı leyla, bir şeyleri yakıp dumanını soluyunca geçer sanıyorum.