[B] Bölüm 11.

1.4K 123 167
                                    

BAHAR...

Yavuz'un sözleriyle neye uğradığımı şaşırdım resmen. Bu adam bana birşey yapıyordu, ama ne olduğunu hiç bilmiyorum. Nedenini bilmediğim bir şeklilde hep onun kokusunu duymak istiyorum. Bana sarılsın istiyorum, hep benimle uğraşsın, hep böyle atışalım istiyorum. Çünkü çok hoşuma gidiyor, gerçekten.

Bu duygularımdan zorda olsa -zor olmasının sebebi hala Yavuz'un boynumdaki nefesini hissetmem- sıyrılarak. Yavuz'u itmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü, elimi omzuna attığım an, elektrik çarpmış gibi oldum ve elimi hemen çektim.

Allahım bune böyle ya rabbim! Adam yememiş, içmemiş kas yapmış resmen. Çıplak vücuduna ağzım açık bakarken. Sarı öküz sağolsun yine beni sinir etti.

"Bakıyorum da, pek beğendin. Merak etme dokunduğun günlerde olur." Diyip sinsi sinsi sırıtmaya başladı. Pis sarı öküz ne olacak! Ama bense durur muyum?! Tabiki durmam!

"Ya sen ne saçmalıyorsun! Hem seninki gerçekmi belli değil. Her gün hastaneye kaç hasta geliyor biliyo musun sen? Erkek hastalarımın da kasları var. Hem seninkinden daha fazla oluyor genelde. Yani çoğunlukla asker, polis falan da geldiğinden görüyorum bayağı." Yavuz bana öyle bir sinirle baktı ki biran kalp krizi geçiricem sandım. Manyak mısın kızım adam sinir hastası niye üstüne gidiyorsam. Allahım sen yardim et bana çok sinirli bakıyor bu. Ben içinden bildiğim tüm duaları ederken Yavuz konuşmaya başladı.

"Lann! Ne diyorsun sen! Kimmiş lan o kaslıymış! Gebertirim lan sizi! Onlar senin yanına hasta diye mi geliyor?! Yoksa o şişme kaslarını sana göstermeye mi geliyor?! Dingillere bak sen! Bitti kızım bitti.!"

"Ne?! Ne bitti?!."

"Birdaha hastane yok! Gitmeyeceksin o kadar!."

"Ne diyorsun sen ya! 6 yıl ya 6 yıl boşuna mı 6 yılımı verdim?! Asla asla öyle birşey olmayacak!."

"Buna sen değil ben karar veririm!."
Diyip sertce duvara yumruk atmaya başladı. Eli kanıyordu. Ve benim canım acıyordu. Sanki o değilde ben elimi vuruyormuşum gibi hissediyordum. Dua fazla dayanamadım ve elini tutup avcumun içe alıp, öpücük kondurmaya başladım.

"Tamam, sakin ol yapma!. Canını acıtma." Canımızı acıtma...

"Dur, dur be..ben geliyorum. Banyo..banyoda ecza dolabı vardı. Sen üstünü giyin. Ben hemen geliyorum." Diyip hemen kapıyla onun arasından çıktım. Banyoya girip, aynaya baktım. Boynuma biraz su çarptım. Ve ecza dolabından gerekli şeyleri alarak, odaya geri döndüm. Yavuz üzerini değiştirmiş yatakta oturup beni bekliyordu. Ama bir sorun vardı. Sorun şu ki üzerine sadece eşofman altı giymişti. Ve üstü çıplaktı, derin bir nefes alıp yanına oturdum.

"Elini uzat."

"Bana emir verme diye daha kaç defa uyaracağım."

"Şu elini uzatıcak mısın?."

"Hey hey! Bir dakika, sen bana trip mi atıyorsun?." Ona ters ters bakıp, elini tutup kendime çektim ve dizimin üzerine koyup, az önce getirdiğim pamuktan bir parça aldım. Üzerine de biraz tentürdiyot döküp, eline sürdüm.

Kafamı kaldırdığımda, bana dikkatle baktığını gördüm. Gözlerimi kaçırıp, elini temizlemeye devam ettim. Yaraya ne yaparsam yapıyım birşey hissetmiyordu. İnsan bir 'acıyor, yavaş' falan der. Kafamı tekrar kaldırıp, yüzüne baktım.

"Canın yanmıyor mu?."

"Yansın istiyorsun, dimi."

"Çok merak ediyorum, sen beni ne zannediyorsun?."

BEDEL |Devam Edecek!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin