[B] Bölüm 16.

1.6K 116 126
                                    

İyi okumalar...✳️💗

Genç kadın yine, güne gözleri şiş ve uyumamış bir şekilde başladı. Her gecesi, ağlayarak geçiyordu. Kocasıyla geçirdiği, o güzel gecenin sabahı böyle olmamalıydı. Bahar sabah uyandığında yanında Yavuz'u görememişti. Kendisine kahvaltı hazırladığını düşünerek, duşunu alıp mutfağa girmişti. Ama sonuç hüsrandı. Mutfakta ne kocası, ne de bir kahvaltı masası vardı. Çıkıp kapıya baktığında, kendisinin arabası duruyordu. Ama Yavuz'un arabası yoktu. Bu görüntü ise Bahar'a, kullanılmışlık hissi veriyordu..

O günün üzerinden bir hafta geçmişti, ve Yavuz hala yoktu. Bahar ise hala ağlıyor, ne yemek yiyor ne uyuyabiliyordu. Hamit ve Gülümser de, Bahar'ın bu halini görünce Yavuz'a daha fazla kızıyorlardı. Hamit Bey'in haberi olduğu halde, kimseye birşey söyleyemiyordu. Çünkü öğrenirlerse, daha fazla endişelenirler diye korkuyordu.  Gülümser Hanım'ın ise, Yavuz'un nereye gittiğine dair bir bilgisi yoktu.

Bahar, durumu kızlara anlatmıştı. Ama kızlarda, Bahar'la aynı durumdaydılar. Çünkü, Fethi ve Ateş aynı zamanda Mücahit ile Feyzullah da ortadan kaybolmuştu. Bahar kadar olmasa da, kızlarda perişandı. Bahar'ın kullanılmışlık korkusu, diğer erkeklerinde ortadan kaybolmasıyla birazda olsa dinmişti. Erkeklerin nereye gittiğini ise,  -Hamit dışında- kimse bilmiyordu..

Bahar, yataktan kalarak banyoya doğru yürümeye başladı. Banyoya girince, aynadaki yansımasında gördüğü çöküş, onun artık önemsemeyeceği hale gelmişti.

Yine yüzünü yıkayıp, odaya geçti ve bulduğu herhangi bir kazak ve pantolonu üzerine geçirerek salona indi. Gülümser ve Hamit, masada yemeklerini yemedikleri halde oturuyorlardı. Gülümser'in endişesi yüzünden belli oluyordu. Hamit ise, her zamanki soğukkanlılığını koruyarak yemeğini yiyormuş izlenimi vermeye çalışıyordu. Ama onun da, her ne kadar belli etmemeye çalışsa da endişesi belli oluyordu.

Bahar, onlara 'Günaydın' deyip kapıya doğru yürüyordu ki, Gülümser bir haftadır her sabah sorduğu soruyu yine tekrarladı.

"Kızım, kahvaltı etmeyecek misin?." Bahar da, bu soruya her zaman ki gibi aynı cevabı vermişti.

"Hayır, anne canım birşey istemiyor."

"Bahar, güzel kızım. Bir haftadır ağzına sudan başka bir şey girmedi. Yapma bunu kendine, hastanede de yoruluyorsun zaten. Lütfen kızım, bari bir parça birşey koy ağzına." Bahar, her ne kadar istemese de Gülümser Hanım'ı kırmamak için masaya oturdu ve tabağına üç zeytin bir domates koydu. Onları da, zar zor yeyip masadan kalktı.

"Anneciğim, benim çıkmam lazım. Doydum zaten size afiyet olsun."

"Ama kızım, ne yedin. Allah aşkına."

"Anneciğim, doydum ben gerçekten. Hadi hoşçakalın." Dedi ve evden çıktı. Gülümser Hanım ise üzülerek ve boş boş masaya bakmaya devam etti..

Bahar sonunda hastaneye vardığında, kapıdaki görevli Hüseyin Bey'e arabayı park etmesi için anahtarlı verip 'Günaydın' diyerek hastaneye girdi. Hastanedeki kalabalığı görünce içinden 'Anlaşılan yorucu bir gün daha, beni bekliyor.' diyerek işe koyuldu..

                               〰️〰️〰️

Akşam saat sekiz olduğunda, görevini meslektaşına bırakarak, eve gitmek üzere arabasına bindi Bahar. Bugünde bitmişti, çok şükür. Konağa geldiğinde, görevliye anahtarı verip eve girdi. Sofradakilere, 'Afiyet olsun' diyerek odasına yol aldı. Arkasından, Gülümser'in sözlerini duymayarak..

Odaya girdiğinde, direk üzerindeki ceketi koltuğa gelişi güzel fırlattıktan sonra, banyoya yol aldı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde, Yavuz'u belinde havluyla beklemiyordu tâbi. Bahar çığlık atarak, arkasını döndü ve gözlerini kapattı.

BEDEL |Devam Edecek!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin