[B] Bölüm 4.

1.8K 147 103
                                    

Zevkle okumalar..📖

Bahar, Yavuz'a dönerek elindeki çiçeklere baktı. Yavuz, bilmeden de olsa Bahar'ın en sevdiği çiçeği-şebboy çiçeğini- almıştı.

Bahar'ın en sevdiği çiçek bu çiçekti. Çünkü, küçüklükten bu yana konağın bahçesinde ve kendi İstanbul'daki evinin balkonunda bile hep çiçekler yetiştirirdi.

Bahar o anki sevinçle Yavuz'un, boynuna atladı.

Yavuz hala Bahar'ın güzelliğinin şokunu atlatamamışken, ona sarıldığını anlayınca gözleri kocaman aralandı. Ama bir an sonra Bahar'ın  kokusu ile mayışmaya başladı. Bahar'ın kokusu, hem kendi adı gibi bahardı, hem de sevdiği çiçek yani şebboy gibiydi. Yani kısaca enfes bir koku idi.. Ve bu genç adamı kendinden geçiriyordu. Yavuz, gözlerini yumup kollarını Bahar'ın beline sardı.

Bahar adamın acı kahve kokusu ile mayışarak kendinden geçiyordu ki, kendine gelerek ne yaptığının farkına vardı. Yanaklarının çilek gibi kızardığına emindi. Hızla Yavuzdan ayrılarak geriledi.  'Allahtan herkes içeri girdi.' diye içinden geçirerek biraz da olsa içini rahatlattı.

Yavuz, Bahar'ın beklemediği bir şekilde kendisinden ayrıldığı için Bahar'a sinirlendi. Çünkü, Bahar'ın kokusu çok hoştu ve o kokunun kendisinden uzaklaşmasını hiç istemiyordu.

Bahar, yaptığı yanlışı farkederek Yavuz'a baktı. "P..pardon ben öyle şebboy çiçeğini elinde görünce çok sevindim, şebboy benim en sevdiğim çiçektir de o yüzden şey ettim."
       
             «Şarkıyı açın lütfen»

Yavuz ise sinsice sırıttı. "Yok canım ne olacak, zaten 2 gün sonra karımsın, o zaman ben sana her zaman şebboy alırım sende bana daha çok şey edersin."

"Ne diyosun sen be! Pis sapık! Valla gebertirim seni! Uzak dur benden be! Manyak mıdır nedir? Piskopat!."

Yavuz, yavaş yavaş yaklaşarak Bahar'ı duvara yapıştırdı ve "Aa! oluyor mu hiç öyle konuşmak? Yakında kocan olacağım. Sonra bu lafların için pişman olursun falan, ayıp yani insan müstakbel kocasına manyak der mi? Japon." diye Yavuz, kızın sinirle kısılan gözlerine baktı.

"Sensin be japon! ben Türküm Türk!  Başlarım japonuna! Hem zaten ben seninle sadece kardeşim ve Su'ya birşey olmasın diye evleniyorum, ileride de boşanacağım senden."

"Hıh boşanacakmış! Kızım burası Adana, Adana! Burada boşanma diye birşey yok, sen daha bunu öğrenemedin mi? Sen benden boşanamazsın ama ben senin üzerine evlenip, sana kuma getirebilirim, buna hakkım var yani."

"Hangi devirde yaşıyoruz ya! Sen kaçıncı yüzyılda kaldın?! Zaten bu töre saçmalığı yüzünden, altı yıl doğduğum şehirden uzakta kaldım. Durdum, durdum 6 yıl sonra geldim başıma gelenlere bak.  Üstüme kuma mı getireceksin? Hıh sen öyle birşey yap bak bakalım ben sana neler yapıyorum Yavuz ağa!."

"Ne yaparsın bana Doktor Hanım? Elimi kesip kafama mı dikersin?."

"Bak o da güzel fikirmiş çakma sarışın, ama benim aklımda daha güzel fikirler var. Mesela; o üstüme getireceğin kumanın dilini kesip senin ayağına, senin burnunu kesip onun kafasına dikebilirim. Nasıl fikir?!."

Yavuz, yüzünü buruşturarak Bahar'a baktı."Iyyy! Ne iğrenç şeyler düşünüyorsun sen ya. Nasıl doktorsun sen."

Bahar, tam cevap verecek iken oturma odasından gelen sesle ikiside oraya döndü. Ateş ve Nazlı onlara bakıp,
"Hadi gelin içeriye ya ne konuşuyorsunuz iki saattir? İyi ki Berdel diye evleniyorsunuz, bu ne böyle çifte kumrular gibi." diye iki genç sırıtınca;

BEDEL |Devam Edecek!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin