→Okumaya başladığınız tarihi buraya yorum olarak bırakın.→
ZİNDAN
1.BÖLÜM
Kasım 2014
Doktorun benden istediği testleri yaptırdıktan sonra hastanenin alt katındaki çıkışa ilerledim. Sonuçları almak için 2 hafta sonra gelecektim. Doktorun bahsettiği olasılıklar beklediğim gibiydi. Zaten bu konuya bir hayli kafamı yorup her yerden araştırmış ve soruşturmuştum.
Cebimden telefonumu çıkarıp Ateş'i aradım. Zaten beni sabahtan beri arayan Ateş telefonun çalmasına dahi izin vermeyerek açmıştı telefonumu.
"Nerdesin sen Anka, neden telefonlarıma cevap verilmiyor?"
Durumu toparlamak istercesine önceden hazırlamış olduğum yalanı söylemek için konuşmaya başladım :
"Rüstem abinin benden istediği kitaplara bakmak için il kütüphanesine gittim Ateş. Biliyorsun orası sessiz bir ortam telefonumu kapatmak zorundaydım."
Hala siniri geçmemiş olmalıydı ki tekrar çıkışmıştı.
"Giderken haber verebilirdin ama. Ben burada bostan korkuluğu muyum?"
"Çok erken geldim. Uyuyorsundur diye uyandırmak istemedim."
"Uyandır Anka. Uykumu böl. Nerde olduğunu bilmem gerekiyor?"
Sinirinin geçmesi için beklediğim zamanda otobüs duraklarının olduğu yere ulaşmıştım bile. Onu beklediğimi anlamış olmalı ki derin bir nefes verdiğini duymuştum. Hemen ardından konuşmasına devam etmişti.
"Senin için endişelendim Anka." Sakin konuşması içimde bir yerlerde sızlamaya sebep oldu.
"Özür dilerim Ateş, endişelendirmek istememiştim."
Yalan söylemek beni huzursuz ediyordu fakat başka bir çarem yoktu. Kısa bir süreliğine nefret ettiğim bu eylemi gerçekleştirmek zorundaydım. Otobüs geldiğinde telefonu kapatıp otobüse bindim. Boş yerlerden uygun olan bir yere geçip oturdum. Cüzdanımdan çıkardığım parayı öndeki kişiye uzatıp arkama yaslandım.
Bana bir ömür gibi gelen otobüs yolculuğunu sonlandırdığımda durağıma indim ve sonbaharında getirmiş olduğu serin havayı göğüsledim.
Kitapçıya doğru giden yola yönlendirdiğim adımlarım etraftaki manzarayı görmezden gelmenin haksızlık olduğuna inanırcasına durdurmuştu beni. Onca insana aldırmadan yerdeki yapraklara uzanmış ve birkaçını elime almıştım. Şekilleri çok güzeldi ve ben hala hayranlıkla onları izliyordum.
Kitapçının kapısına ulaştığımda Rüstem abi beni görmüş ve kapıyı açmıştı. Gülüşü söyleyeceği sözlerin ön gösterimi olduğundan karşılık verip dinlemeye koyuldum.
"Yine mi şu yapraklar bal kızım. Ne anlıyorsun bilmiyorum şu yapraklardan."
Üzerimdeki kabanı çıkarıp askıya asarken sözlerine cevap verdim.
"Çok güzeller Rüstem abi. Şekillerine bir bak, renklerine."
Az önce eline verdiğim yaprakları filozof edasıyla havaya kaldırmış ve incelemeye başlamıştı. Adeta bir paranın gerçek mi yoksa sahte mi incelemesini yapıyordu...
Sanırım anlayamamıştı.
Memnun olmamış ifadesiyle yaprakları bana uzatmıştı. Elinden aldığım yaprakları çantamdan çıkardığım defterimim arasına koydum. Bu sırada kapı açılmış ve içeri birkaç genç kız girmişti. Yardımcı olmak adına yanlarına ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNDAN
General FictionHayal edin: Çocuklara aşık bir adam ve asla anne olamayacak bir kadın. Beklenmeyen ölüm kadının yolunu hırsları yüzünden delirmiş bir psikiyatrist doktoruna çıkarır. Kadının umutsuz vaka olduğunun farkında olan doktor çareyi zindana kapatmakta ve be...