11.BÖLÜM(%50/m)

225 11 4
                                    

[Bu bölümde sizi Taekook'la baya doyurdum diye düşünüyorum çünkü bundan sonra kaosssss yakındır.

Uzun bir süre böyle bir bölüm olmayacağa benziyor çünkü.

Yarı smut yazdım resmen utandııııımmmmm. Rahatsız olacaklar okumasın-ki kimsenin olacağını  düşünmüyorum kkkkkkbzjs

Bu fici doğaçlama yazıyorum. Tabi aklımda belli başlı olayları var .Eğer bu fici batırmaya başlarsam lütfen söyleyin.

Ayrıca geç gelen bölüm için çooook çok özür dilerim. Biliyorum hep geç atıyorum ama kafamı toplamaya ve bölümleri tam istediğim şekilde atmaya çalışıyorum. Ben bu kadar emek verirken sizde lütfen yorum yapın buna çok ihtiyacım var.]

Sabah uyandığımda başım fena halde ağrıyordu.
Gece boyunca o mesajı düşünmüştüm.

Çünkü o mesajın ardından bir de adres mesajı gelmişti.

Bugün o adrese gitmeye karar vermiştim ama aklımdaki düşünceler buna pek de izin vermiyordu.
Ya biri benimle oyun oynuyorsa.  Ya yanlışlıkla atılan bir mesajsa ama adımı nerden bilebilirki. En çok da orda göreceklerimden korkuyordum. Ne olacağını bilmiyordum ya da bunun Taehyung'la ne alakasının olduğunu.  Ama merakım herşeyi değiştiriyordu.

Bugün haftasonu olduğu için tatildi. Hala Taehyung mesaj atmamış veya aramamıştı.
Ne kadar mesaj atsamda cevap vermemişti.

Yavaşça yataktan doğrulup banyoya adımladım . Kısa bir duş aldıktan sonra kıyafetlerimi giydim.
Tam odadan çıkacaktım ki mesaj bildirimiyle durup telefonuma yöneldim.

(Bilinmeyen numara)
  21:00

Okuduğum şeyle kalbim korkudan hızlanmıştı.
Ne sikim döndüğünü bilmiyordum ama merakım git gide artmaya başlamıştı.

-'- -------------

Saate baktığımda 22:12'yi gösteriyordu.  Yatağımda uzanmış tavanı izliyordum.

Kararsızdım. Hemde çok fazla kararsızdım. Ama neden böyle bir mesaj aldığımı öğrenmek istiyordum. Yada bunların Tae ile ne alakası olduğunu.

Son kez adrese bakıp derin bir nefes çekerek ayağa kalktım. Eğer gitmezsem içim rahat etmeyecekti.
Yanıma biraz para ve telefonumu alıp deri ceketimin cebine koydum.

Odadan çıktığımda Namjoon hyungun salonda bilgisayarı ile ilgilendiğini gördüm. Elimdeki deftere Jiminlere gideceğimi yazdım.
Ona gösterdiğimde ilk önce kaşlarını çatıp daha sonra bir iki saniye daha bekledikten sonra konuşmuştu.

"Saat sence de geç değil mi?"

Tekrar elimdeki not defterine zaten bu saatlerde sözleştiğimizi ve film izleyeceğimizi yazmıştım.
Okuduktan sonra biraz düşündükten sonra kafa sallayıp dikkatli olmamı ve geç gelmememi söyledi. Bende hemen kafa sallayıp evden çıktım.

Ne kadar yalan söylediğim için pişmanlık duysam da orada neler olduğunu deli gibi merak ediyordum.

Binadan çıktığımda taksi var mı diye etrafa bakmaya başladım.
Gördüğüm taksi ile elimi kaldırıp durmasını bekledim.
Taksiye bindikten sonra adama telefonumdaki adresi gösterdim.
Git gide heyecanlanmaya başlamıştım.

15-20 dakikanın ardından küçük bir ormanlık alana girmiştik.

Etrafa baktığımda korkmaya başlamıştım. Aklımda iğrenç düşünceler belirmeye başlamıştı.
Merakımın yerine büyük bir korkuya ve pişmanlığa bırakmıştı.
Bir tarafım geri dönmem gerektiğini söylerken diğer tarafım da buraya kadar gelmişken vazgeçmememi söylüyordu.
Terlediğimi hissediyordum.

the way |vkook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin