İyi okumalar!!
Tony kahve makinesine doğru ilerlerken bu haftaki kaçıncı kahvesi olduğunu bilmiyordu. "Friday, artık sistemleri kapatabilirsin."
Hâla Hydra'nın elinde Ultron olabileceğinden korkuyordu. Onun dışında, 1 haftadır çöp durumdaydı. Projeleri üstünde çalışırken durduk yere ağlamaya başlıyor ya da onu düşünürken buluyordu kendini. Bunları yine de hakettiğini düşünüyordu.
İsteyerek yapmadığını da biliyordu ama yine de 1 haftadır açıklama yapmıyordu. Zaten ona tek bir adım atsa koşacak haldeydi, neydi bu inat?
Gözlerini ovuşturarak labaratuvardan çıktığında burnuna gelen kokuyla atletine taktığı dijital gözlüğü gözlerine takıp etkinleştirdi. "Friday, birşeyler mi yanıyor?!"
Hızlı adımlarla mutfağa ilerlerken kahvesinin bir kısmını da yere dökmüştü. "Hayır, efendim. Bay Barnes size kahvaltı hazırlamak için saat 12.34'de odanıza girdi."
Tony adımlarını yavaşlatırken elini duvara koydu ve saklanmaya çalışarak fısıldadı. "Bunu neden BEN bilmiyorum, Friday?!"
Kafasını hafifçe içeriye uzattığında Bucky'nin sırtını görüyordu. Bir süre oraya takılı kalmıştı, sırtına? "Efendim, size kesinlikle iletmememi istedi."
Tony elini boşluğa doğru sallarken izlediği adam duman çıkan tost makinesine birkaç küfür saydırarak ekmekleri çıkarıyordu. Masaya döndüğüne Tony tekrar gizlendi.
Bucky ise tekrar tezgaha dönüp ellerini yıkarken hafifçe gülümsedi ve nasıl kullanıldığını yeni öğrendiği telefondan en sevdiği şarkıyı açtı.
Halsey'in Gasoline şarkısı çalarken Bucky sofraya son kez baktı; yanmış iki tost, Wanda'dan yapmasını rica ettiği krepler ve Rhodes'un annesinden böğürtlen reçeli. -Tamam, abartılı değildi, biliyordu ama bunu içinden gelerek yapıyordu.
Duvardaki boşluğa bakıp gülümsedi ve ellerini masaya dayadı. "Gelecek misin artık?"
Tony adamın sesiyle yerinde sıçrarken yavaşça silkindi, başını sağa sola sallayarak mutfağa doğru ilerledi. "Ne işin var diye sormayacağım."
Masaya ilerlerken Bucky gülümsedi, içten ve sıcacıktı bu gülümseme. Önünden geçerken kokusu burnuna gelmişti ve işte dünyadaki en mükemmel uyuşturucu bu değil miydi?
Tony alayla masaya ilerlerken yanık tostu eline aldı. İçinden ne kadar bunu yapmaması gerektiğini tekrar etsede iç sesini siktir etmeyi biliyordu ve seviyordu? "Bunlar yanmış."
Tekrar tabağa bırakırken kreplere doğru ilerleyip birini kıvırdı ve reçele bandırıp büyük bir ısırık aldı. Bakışlarını Bucky'nin gözlerinden kesinlikle kaçırırken ısırdığı krepi tabağına geri koydu. "Bunu da sen yapmamışsın."
Ellerini birbirine vurarak silkerken Bucky'nin gülümsemesi hiç eksilmemişti yüzünden. "Ben doydum. Görüşürüz." Tony kapıyı gösterirken bakışlarını Bucky'nin gözlerine asla değdirmedi.
Bucky Tony'nin çenesini tutup yüzüne bakması için zorladı ama adamın demirden bir inadı vardı, zaten biliyordu. "Konuşabilir miyiz?"
Tony gözlerini sıkıca yumup derin bir nefes aldı. Tekrar kapıyı işaret ederken Bucky kolunu tutup kendine doğru çekti.
Tony'nin bedeni çekilmeyle Bucky'nin bedeniyle birleşirken kokusu burnuna gelmişti bile ve yapmaktan çekindiğini yaptı, gözlerine baktı. "Bunu bana yapma, Barnes."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
russian killer
Fanfictiongerçekten hiç kimsem kalmadığı halde sana inandım, inanmak istedim. S:[20.09.2018] F:[28.01.2019] tw/// anxiety enemies to lovers düzenleniyor... belki?