the playboy who has trust issues

1.2K 88 103
                                    

İyi okumalar!

Tony elleri kelepçeli bir şekilde boş bir odada karşısında parmaklarını masaya vuran adamla birlikte oturuyordu. "Buchanan James'la hiçbir alakam yok diyorum size! Neden anlamıyorsunuz?"

Adam, Tony Stark'ın dediklerini umursamadan masada titreyen telefonunu açtı. "Anlıyorum. Tabii, bay Rogers'ı içeri getirin."

Tony ayağa kalkan adama korkuyla bakarken yutkundu. "Bunu yapmayın. Lütfen."

Adam, yeniden Tony Stark'ı umursamadı ve odadan çıktı. "Sikeyim!" Kafasını sertçe masaya vurdu. "Sikeyim!"

Odanın kapısı tok bir sesle açılırken içeriye girenin mavi gözleri çok keskin bakıyordu, öldürebilecek kadar keskin. "Stark."

Tony hayatında ilk defa gerçekten korkuyordu. Bu olayın doğurabileceği sonuçlardan gerçekten korkuyordu. "Steve. Gerçekten düşündüğün gibi değ--"

"Bana yaptığın o, zihin temizleme makinesinin şifresini söyle Stark. Canını yakmak istemem."

Tony karşısına oturan adama daha çok korkuyla bakarken seslice yutkundu. "Ne-neyin şifresini dedin? Öyle bir şey bilm--"

Boğazına sarılan ellerle sandalyeden kaldırılıp duvara vurulan Tony anlık şokla ne yapacağını şaşırdı. "Şifre ne, Stark?"

Tony gözlerini kapatıp nefes almaya çalışırken kelepçeli ellerini Steve'in kollarına sardı. "Asla söylemem Rogers..."

Steve, tek elini boğazından çekip çenesine yumruk atarken Tony'nin burnundan kanın akışını izledi. "Önce öldüresiye dövdün."

Tekrar yumruk attı. "Sonra kolunu koparttın."

Daha sert bir yumruk yapıştırırken Tony zihninin bulandığını hissediyordu. "Bizi hapise tıktın, onu tekrar dondurmak zorunda kaldık."

Yakalarından tutup sertçe yere bıraktı. "Sonra onu iç savaştan sonra her gün ziyaret ettin."

Tony ayağa kalkamazken Steve yanına eğildi. "Şimdide onu kurtarabilecek tek şeyi icat ediyorsun ama bizim haberimiz yok."

Steve daha önce hiç yapmadığı şekilde acıyarak güldü, Tony ölebilecek kadar derin öksürürken onu umursamayacak kadar sinirliydi. "Söylesene, Stark. Adalet yerini bulacak diye beni karşına aldın ama adalete itaatin yok. Amacın ne?"

Tony içine zorla çekebildiği nefesini çekerken kaşından, burnundan ve dudağından kan akıyordu. Görüşü de fazla düzelmemişti. "Si-size söylemem... Asla söylemem..."

Steve, onu sinirle yakalarından tutup kaldırarak yüzüne yaklaştırdı. "Başka şansın yok Stark!"

"Anlamıyorsun..!" Derinden öksürürken ark reaktörünün bedeninde bıraktığı acının her bir damarına yayılışını hissetti. "Bunu kendim yapmak zorundayım!"

Tony, Steve'in yakalarına sardığı kollarından tuttu ve doğruldu. "Senin kadar bende düşünüyorum onu! İnanması zor, biliyorum. Ama ben onun için yaptım bu programı! Onu iyileştirmek için! Ben- ben gidip günlerce orada ölü gibi yatan adamı izledim, onunla konuştum Steve!"

Steve, Tony'nin gözlerindeki kararlılığa karşı sustu. "Şimdi beni buradan çıkar ki Buchanan'ı uyandırıp eski haline döndürelim."

Steve, yerde oturan adamın kolunu tutup yukarı çekti ve elindeki kelepçenin zincirlerini iki ayrı yana çekerek kopardı.

Kapıyı açarken üzerine gelen FBI ajanlarına karşı ellerini kaldırdı. "Benimle. Sakin olun."

Tony her an her saldırıya hazır olmak amacıyla zırhıyla manyetik alan kurmak için bekliyordu. "Onu götüremessiniz, bay Rogers."

russian killer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin