Dualarımız Gazze için...
Şaşırmış görünüyor. Bir an yerlere yığılıcak diye korksam da böyle bir şey olmuyor.
"Ne kadar dikkatsizsin..." diyorum.
"Ama kırmızı ışık yanmıştı, hata ondaydı!" diyor.
"Burası Almanya değil Türkiye!" diye cevap veriyorum.
Arabaların hepsinin durduğuna emin olunca karşıya geçiyoruz.
İZEL
"Lütfen beni affet, bak zaten Arzu da kimseye söylemez." diyorum.
Çevresine bakınıyor. "Biri bilirse sizden bilirim, ona göre."
"Bu affettin demek mi oluyor?"
"Hayır. Bugün harçlığımı almayı unutmuşum, yemek yemek istiyorum. Bana yemek ısmarlarsan affederim."
"Olur fakat benim de yanımda çok yok."
"Merak etme çok masraflı değil." diyor ve yürümeye başlıyoruz.
Ya, hadi bizi şu iki parça ete seksen lira istenen yerlerden birine götürürse... Mahveder beni!
En son gideceğimizi düşündüğüm yerde duruyoruz.
ŞIRDANCI SÜMBÜL
Dört kişilik bir masaya oturuyoruz ve kıro tipli bir adam geliyor. "O... Aras Abi de buralardaymış. Ne vereyim abimle yengeye?"
"Ne yengesi ya?" diyecek oluyorum ama bir şey demiyorum, Aras da üstünde durmuyor. Ne de olsa buraya ilk ve son gelişim. Adamlar içinden atleti görünen bir badiyle dolaşıyor ortalıkta.
"İki porsiyon mumbar." diyor Aras.
"Yok ben yemem." diyorum.
"Yersin yersiiiin..." diyor. Anlaşılan intikamını bana pirinçli bağırsak yedirerek alacak arkadaş.
Garson gidince "Ya ben yiyemem o şeyi." diyorum.
"En hafifinden seçtim bak, iyiliğimi unutma." diyor.
"Ama o bağırsak!" diyorum.
"Temizliyorlar merak etme. Gerçi arasında bir iki kere bok kaldığı oluyor da o da ayrı bir lezzet verir merak etme." diyor.
"IYYYKK!" diyorum. Yırtılacakmış gibi gülmeye başlıyor. O gülerken ben sessizce oturuyorum. İki dakika sonra yemekler geliyor.
Aras güneş gözlüğünü çıkartıp masaya bırakıyor ve ben de önümde duran iğrenç şeye odaklanmayı bırakıp yüzünü incelemeye başlıyorum.
Bende o gözler olsa asla saklamazdım. diye düşünüyorum.
Ona baktığımı fark ediyor ve o da bana bakıyor. "Ne bakıyorsun? Ne de olsa artık biliyorsun." diyor.
Önümdeki yemeğe bakıyorum. "Ya Aras ben bunu yiyemem."
"Yemek zorundasın." diyor ve "Al, böyle daha güzel olur." dedikten sonra yemeğin üstüne kimyon atıyor.
Öğk.
Iyk.
Aras tabağını yarıladıktan sonra bana bakıyor ve "Çok sinir bozucusun." dedikten sonra çatalını tabağıma doldurup ağzıma sokuyor.
"Aslında iğrenç olsa da tadı o kadar da kötü değilmiş." diyorum lokmalarımı yuttuktan sonra. Gülümsüyor.
O sırada küçük bir erkek çocuğu yanımıza geliyor ve Aras'ı işaret ederek "Abi, lenslerinden biri düşmüş." diyor. Annesi çocuğunu yanına çağırınca gülüyor.
Uzun zamandır atamadığım kadar büyük bir kahkaha atıyorum."
♦ ♦ ♦
Burnumda oldukça keskin bir kimyon kokusuyla uyanıyorum. Aras karşımdaki sandalyeden yanımdaki sandalyeye geçmiş.
"İyi misin?" diyor Aras. "Neyse ki mumbar tabağına yumuşak iniş yaptın."
"İyiyim." cevabını alınca gülmeye başlıyor. "Ne oldu?" diye soruyorum. Eline bir peçete alıyor ve yanağımı siliyor.
"Her tarafın kimyon ve yağ olmuş İzel. Alnında pirinç var." diyor ve alnımı da siliyor. Peçeteyi bıraksaydıktan sonra bir şey söyleyecekmiş gibi oluyor. Sonra duraksıyor.
Yüzünü yüzüme yaklaştırmaya başlıyor.
Burnumun içi yanıyor.
"Heapşeuuu!"
Aras'ın yüzüne hapşırıyorum. Farklı renklerdeki gözleri şaşkın bir biçimde bakıyor. Bir kahkaha bombardımanı daha hazırlanıyor. Kahkaha atıyorum ve kahkaham karanlığa karışıyor.
♦ ♦ ♦
Yeniden uyandığımda yalnız başınayım, kafam bir ceket üstünde.
Etrafa bakınıyorum. Aras lavabo yazan yerden çıkıyor, yüzü ve saçları ıslak.
"Küçük bir burundan nasıl bu kadar sümük çıkar?" diye söyleniyor. "Hadi gidelim."
Telefonumu açmayı ilk o zaman akıl ediyorum. 42 cevapsız arama mı!
27-ANNEM
15- Arzu
*Mesajlar*
Annem, 16.32
Kızım, hani çıkışta Arzu'yla bir yere gidecektiniz? Arzu burada ve yanımda!
Arzu, 17.12
Sen neredesin İzel! Annen beni yakaladı, yarım saat idare et demiştin olana bak! Öldürücem seni.
"Olamaz!" diyorum. "Çabuk olalım." Hesabı ödeyip çıkıyoruz. Otobüs durağına gidiyorum. O da benle geliyor.
"Gelmene gerek yok. Evim uzak değil."
"Yok şimdi çöpten kedi falan çıkar bayılırsın sen."
Beni evime bırakıyor. "Hoşçakal". diyorum.
Başını sallıyor ve gidiyor.
Kapıyı açınca annemin kızgın suratıyla karşılaşıyorum. EYVAH!
Selam kızlar:) Öncelikle son zamanlarda oy ve okunma sayım beni çok mutlu ediyor, dokuz on oy gelince yeni bölüm yayınlanacak :) HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM :)
Bununla birlikte size bir müjdem var, bol aksiyonlu bir hikaye üstünde çalışmaya başladım. Ama fikrinize ihtiyacım var. Hangi kategoriler daha hoşunuza gider?
a) Aksiyon, romantik, macera
b) Aksiyon, gizem-gerilim, mizah.
Cevaplarınızı bekliyorum. Tabi bu hikayenin henüz temellerini atıyorum, yayınlamaya başlamayacağım, bildiğiniz üzere şu aralar Güneş Gözlüğü'ne yoğunlaşmış durumdayım. Ama yeni hikayemle ilgili sizlere bol bol bilgi vereceğim. Hoşçakalın, bir soraki bölümde görüşmek üzere :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Gözlüğü
Fiksi Remaja"Benim adım İzel. 11. sınıf öğrencisiyim. Katapleksi hastasıyım. Hepimiz gün içerisinde heyecanlanırız değil mi? Duygularımız hepimize doğal gelir. Gülmek, ağlamak, korkmak, şaşırmak… Bu duyguları yoğun bir şekilde hissetmek bütün kas gücümü...