Gökyüzünde bir tane bile yıldıza hasretim
Rüzgarın ağaçların yapraklarını teker teker öptüğü sese hasretim
Gecenin karanlığında tek ampülü kırık sokak lambasına hasretim
Ben bütün mevsimlere
Ağustosun gece yarısı rüzgarına
Renklerin içimde yarattığı neşeye
Hapşurduğumda sanki bütün günahlarımdan arınmış hissine
Duygularımın bedenime verdiği şevkate
Karmaşıklığın düzenli uyumuna
Uykudan gözlerin kapandığı o sersem tatlılığı bir süre sonra uykusuzluğun çalmasıyla konuşulan sohbetleri
Yıllar geçsede bir yerde dağ gibi duran elma agacının verdiği elmanın aynı lezzetde olmasını
Vedaların sarılmayla süslenmesini
Ne zaman istersen baktığın dağın hala orda olmasının verdiği güveni
Ve her zaman orada olacağının alışmışlık hissine hasretim
Bazen bir sevgileye hasret ağır gelmez
Bazen üst üste gelir hasret işte evvela ağırlağa hayret edersin.