11
Bir ara üniversitede okuyan ablalar sahip çıkmıştı bana. Beni kaldıkları öğrenci evine getirmişlerdi. Orada bir sürü kitap vardı, kimi günler orada kalıyordum, çok aç olduğumda özellikle. Gitar çalıp şarkılar söyleyip aralarında politik anlamadığım bişiyleri konuşurlardı hararetle. Sürekli kitap okurlardı, eve kız, erkek gelip giden çoktu. Mezun olmalarına bir yıl vardı, bir gün onlarda kalmak için eve gittiğimde; üçünün de bir gün polis tarafından göz altına alındığını öğrendim. O sevdam, çarem de darbe almıştı, ama onlara daha çok üzülmüştüm, sokakta yaralı, sakat bir hayvan, insan görünce el, kucak açan, evlerine götüren bu insanların hapse atılacak bir suçları olduğunu sanmam, siyasi şeylere çok karışıyorlardı, bundan olsa gerek içeri atılmışlardı.
Üvey babamın loş karanlıkta azılı hırsız sanıp ateş edeceği –dolaptan tatlı alıp yiyen- Muhammed'le takıldım bir süre. Ama onun kötü alışkanlıkları vardı. Onu sevdiğim için onun yanındaydım, onu korumak için. O günlerin birinde pazarcılık yapan Rasim amca onu öyle bir dövdü ki, bir daha bali içmeyeceksin diye, Muhammed o günden sonra bali hiç içmedi, Rasim amca gibi pazarda bişiyler satmaya başladı, çorap, atlı gibi şeyler, Rasim amcanın evinde kalmaya başladı ve bir daha sokağa hiç düşmedi. Muhammed ile bir gün vedalaşırken; o kadar çok üzüldüm ki; ona sarılıp bırakıp son kez gözlerinin içine baktığımda içimden yemin ettim. Bir gün bir şekilde onun gibi kurtulacaktım sokaklardan, bu pis hayattan. Onun sokaktan kurtulduğuna o kadar çok sevinmiştim ki. Rasim amca onu evlat edineceğini, eğer güzel ve iyi şeyler yaparsa onu zamanı gelince iyi bir kızla evlendireceğini de söylemişti. Muhammed ile vedalaştığım günün ilerleyen saatleriydi. Öğle güneşi vardı gökyüzünde ve yanımda o olmadığı için çok üzgündüm. Ben ne olacaktım?
Çöpte yiyecek bişiyler araştırırken; birden yanımdan geçip giden şehir insanları dikkatimi çekti. Üstüm başım perişandı ve çöpten bulduğum bir çürük elmanın yarısını yerken; kimsenin beni umursamadığını, yanlarındakiyle konuşarak, gülerek geçtiklerini gördüm, kimi ona baktığımı anlayıp başını çeviriyor; ama sonra hemen bakışlarını kaçırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAKLARIN RUHU
Paranormalaç kaldığında onunla ekmeğini paylaşabilecek harbi dostları, yüzü güldü mü gerçekten gülen dostları vardı. Bu sokaklarda tek düze değildi hiçbir şey. Her an her şey olabilirdi. Artık televizyonu ışığı kapa diyen biri yoktu. Sabahın köründe işe kalk...