16
"Tabi gelmez. Hak etti. İnsan âşık olduğu kızı döver mi canım. Ama kıza da bravo doğrusu, fena pataklamış bunu."
Şaraba devam ettim, uykum gelmişti, uyku ile uyanıklık arasında gezerken içime bir şey düştü: Eski tren istasyonu... kurbanlar olay yerine mutlaka dönerdi. Hem Elif çevreyi bilmiyordu ki, orada bir yere saklanmış olabilirdi. Fırladım.
Eski tren istasyonunda çevreyi inceliyordum. Onu hiçbir yerde bulamadım, oradan ayrılıyordum ama vagonun üstünden bir ses işittim. Elif'ti bu.
"Aptallık yaptım" dedi, "Onu iyi biri sanmıştım. Ben kırmızı çiçeklere bayılırım. Plastik olsa bile. Kimse vermemişti bana."
Elini tuttum, içim acayip ısındı, çevreyi kolaçan ettim,
"Sen benim gerçek aşkım mı olacaksın?" dedi, "sen de kelek çıkarsan senin de yüzünü çizerim." Güldü.
"Evet" dedim, "saçlarını görür görmez içime düştün."
Ayrıldık oradan.
Onu güvenli bir yere bırakmalıydım. Bir süreliğine. Ben de buralardan kaybolmalıydım. Çünkü Tahsin mutlaka peşimde olurdu, öcünü almadan durmazdı. Tahsin başka bir şey, heyecan, bişiy bulup olayı unuturdu belki. Elif ve ben, yani biz; sokakları bırakmanın bir yolunu nasıl bulurduk...o yolu bulmalıydık...
Geceyi bir apartmanın garajında birbirimize sarılıp uyuyarak geçirdik. Arada uyanıp öpüştük.
Ertesi gün aklıma bir çözüm geldi, Pazar günleri yaşlı bir kadına defalarca yardım edip Pazar çantalarını taşımıştım, Pazar arabası aldığında da arabasını sürmüş, apartmandaki dairesine çantaları taşımıştım defalarca, günün birinde onu yolda ilerlerken görmüş, yardım teklif etmiştim, o da bana yiyecek vermişti. Yardım edeninin olmadığından söz edip yakınmıştı, evlatları evliydi ve başka şehirdeydi. Bana da acımıştı, "yine gel yardım et." Ben de Pazar günleri onun oturduğu apartmanın önünde beklerdim, pazara giderdik, alışveriş yapardı, ben ona yardım ederdim taşımada. Sevim teyze bana güvenirdi. Elif'i ona götürürsem hayır demezdi.
Sevim teyze bu işe çok sevindi. Yaşlıydı ve çeşitli hastalıkları vardı. Oraya buraya koşturamıyordu, faturaları yazdırmak, ilaç yazdırıp eczaneden almak gibi işleri için biri lazımdı. Evi derleyip toparlayıp yemek yapabilecek birinin, bir dostunun olabileceğine çok sevinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAKLARIN RUHU
Paranormalaç kaldığında onunla ekmeğini paylaşabilecek harbi dostları, yüzü güldü mü gerçekten gülen dostları vardı. Bu sokaklarda tek düze değildi hiçbir şey. Her an her şey olabilirdi. Artık televizyonu ışığı kapa diyen biri yoktu. Sabahın köründe işe kalk...