7
Diğerleri sigara yakmıştı, kimi bali çekiyordu, benim haşat edilmemi izliyorlardı gülüp eğlenerek. Şu Tahsin benden uzun boylu olmasa, on benzetebilirdim ama. Ne sinir bozucuydu bu iş. Beni yere yatırmış üstüme oturmuş beni tokatlıyordu.
Aklıma bişiy geldi, parmaklarımı gözlerine soktum çivi gibi. Çığlık attı. Kalkıp kaçtım. Geriden durup şaheserimi izledim, bana bağırıp küfür edip parmağını sallıyordu, gözlerinin acısı geçmemişti.
"Erkeksen yanıma gelsene, kancık!"diyordu. Hiç tanımadığım anneme küfürler ediyordu. Bu beni rahatsız etmişti ama umursamamaya çalıştım. Başardım da. Ona dil çıkarmış, bana savurduğu küfürleri bağırarak ona iade ediyordum, çıldırıyordu. Seyirci çocuklara da küfürler yağdırdım. "Ölüm fermanını imzaladın" dediler. Pişman olmuştum ama iş işten geçmişti, bu çocuklar beni ellerine geçirdiğinde bir olup üstüme hücum edip beni fena döverlerdi. Tahsin, yine anneme küfürler yağdırıyordu. Sabrım taşmıştı. Elimde bıçak olsa gidip onu deşerdim ama yoktu, taş da yoktu yerde. Tam o anda aklıma müthiş bişiy geldi. Tutar mı bilmiyordum ama ne pahasına olursa olsun bunu deneyecektim. Ona doğru bütün gücümle koşmaya başladım, giderek ona daha çok yaklaştım. Şaşırmış, bana bakıyordu, sırıtarak Ona çok yaklaşmıştım. Üç metre kala havaya sıçrayıp bir dizimi havaya kaldırdım. Uygun yakınlığa gelince dizimi yüzüne çaktım.
Diz darbemde yere yığıldı, ağzı gözü kan içindeydi. Acıyla kıvranıyordu, yüzünü tutmuştu.
Diğerleri hazin dünyalarından bir anda çıkıp pörtleyen gözleriyle bize bakıyorlardı. O gün o çakallar bana hayranlık duymaya başladı ilk kez, o gün Tahsin'in tahtını yıkmaya başladım.
Artık onun benden uzun olma sorunu ortadan kalmıştı. O ise karşımda istediği adamı oynayabilirdi, çok rahattım.
Sokakta bela çoktu, hele de benim gibiler için, sataşan, bela arayan, insanın gözünü keyfi için oymak isteyen ruh hastaları çoktu buralarda. İster istemez ya başlattığım, ya bulaştığım kavgalarda ilk iş olarak rakibin gözlerine parmaklarımı sokmayı âdet edindim, o zaman rakibin için hemen bitiyordu. Kedi gibi ellerimi rakibin gözlerine sokuyordum ya da koşup üstüne sıçrayıp dizi indiriyordum suratına.
"Ölmedin mi la sen?" dedi Tahsin.
"Ben ölmem."
"Ama bir gün inan elimde kalacaksın."
"Hadi gel, uygun yere gidip dövüşelim?"
"Hiç uğraşamam senle şimdi, önemli işlerim var."
"Ne önemli işin olabilir ki, aptal sürüngen!" Deyip kahkaha attı, "nikahına mı yetişeceksin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAKLARIN RUHU
Paranormalaç kaldığında onunla ekmeğini paylaşabilecek harbi dostları, yüzü güldü mü gerçekten gülen dostları vardı. Bu sokaklarda tek düze değildi hiçbir şey. Her an her şey olabilirdi. Artık televizyonu ışığı kapa diyen biri yoktu. Sabahın köründe işe kalk...