Kapıdan içeri girdik. İçerde bizim haricimizde 8 kişi daha vardı.
"Ne ?Nasıl yani? Bu bodrum katında bu küfün içinde 11 kişi mi yaşayacağız?" dedim kendi kendime, ama 11 kişiye şükür daha 3 kişi daha gelecekti ilerleyen günlerde.
Tanışma faslı şöyle böyle geçti...
Hemen derse başladık...
Akşam oldu yemekler yurttan geldi,yenildi, günün nöbetçileri masayı temizledi,bulaşıkları yıkadı. Gün gelecek muhakkak biz de temizleyecek ve biz de bulaşık yıkayacaktık -ki hiç evde bulaşık yıkamamış biz-
Nöbetçiler bulaşık yıkarken biz abdest alıp akşam namazı için hazırlık yapıyorduk. Namazı kıldık namazdan sonra küçük bir ders daha yaptık. Aynı abdestle yatsı namazını kıldık.
Merak ettiğim soru ise bu kadar kişi nereye sığacaktı? Salon evet büyüktü ama hepi topu 2 odaydı,biri hocanın odası olduğuna göre hepimiz salonda yatacaktık herhalde. Aynen düşündüğüm gibi oldu. Salona yataklar yan yana yere serildi.
Aman Allahım! bir fiyasko daha, 7 yatağa yan yana 10 kişi sıkışacaktık...
Aslında en güzel vakitler bu vakitlerdi, asıl kaynaşma bu ortamda oluyordu. Kimi getirdiği tetrisiyle oynuyor ve arkadaşlarına oynatıyor, kiminin nokia 5110 telefonu vardı o koca telefonda snake(yılan) oyunu oynanırdı. Bir başka grupta ise sohbet koyuydu okul hikayeleri anlatılır, oynanan mahalle maçları anlatılır ve sonunda korku hikayeleri anlatılırdı. Biz yılmaz ile sohbet muhabbet grubundaydık. Şevket kendisinden büyük olan ve yurtta kalan abisinden duyduğu bir hikayeyi anlatıyor"Yurta yatsı namazı kılınmış artık yat saati gelmişti. Herkes yattıktan sonra akşam yemeğinden doymayan arkadaşları ile birlikte yemekhanenin kilitli kapısını açıp, gizlice ekmek ve helvaları almışlar ve aynı gizlilikle yukarıya yatakhaneye götürmüşler. Yatakhaneye getirilen helvaları ekmek arası yapıp kimisi yatağın başında kimisi pencereden denize karşı kimisi de ayakta dolaşarak yiyormuş. Yeme faslı bittikten sonra artık herkes yatmıştı.
Gece dışardan gelen araba sesine abim uyanmış kafasını kaldırınca gördükleri karşısında küçük dilini yutar hale gelmiş. Pencere kenarında ve bazı yatakların başında simsiyah küçük boylu yerden bitme bi takım yaratıklar var. Hemen gözünü kapatıp. Bir daha açmış ama yaratıklar hala orda. Gözlerini kapayıp başlamış okumaya ayetel kürsiler felaklar naslar durmaksızın okumuşta okumuş.
Gözlerini tekrar açtığında ise artık ben öldüm herhalde demiş o yaratıklardan bi tanesi ranzanın arasından kendi yatağına doğru geliyormuş. Abim geldiğini başında durduğunu hissetmiş o arada da abim okumaya devam ediyor ama bir türlü gitmiyor bu yaratıklar derken sabah ezanı okunmaya başlamış son bir cesaretle gözlerini açtığında ortalıkta hiç bir yaratık kalmamış"Çok korkmuştum daha önce böyle bir şey duymamıştım. Eminim Yılmaz da duymamıştı ve yine eminimki herkes korkmuş ama kimse birbirine çaktırmamaya çalışıyordu. Anlattıklarına göre bu yaratıkların adı 'Karabasanmış'.
O hikaye bu gece için bitiş düdüğü oluyor ve hepimiz uyumak üzere yatağa geçtik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmeyen 7 Gün
TerrorGece olmadan okuyun. Uyku kaçırır. Yaşanmış bir hayat hikayesi. Korku dolu günler. Kuran kursu günlüğü