5🩸 Alex

336 68 221
                                    

Kulağıma ilişen tıkırtılarla gözlerimi yarım yamalak açtım. Dikkatlice dinledim. Aşağıdan geliyordu. Dünkü gizemli silüet aklıma doldu.
Biber gazını elime alıp temkinlice kapıyı açtım. Dün gece penceremi sımsıkı kapatıp ne olur ne olmaz diye yanımda tutmuştum.
Bir yandan yürüyor, bir yandan da etrafa göz gezdiriyordum. Merdivenin başına geldiğimde, mutfakta babamın söylenmelerini duydum. Derin bir nefes verdim. Rahatlamıştım.

Tembel adımlarla babamın yanına gittim. Buzdolabını kurcalıyordu.

"Ne yapıyorsun?"

Beceriksizce kalkmaya çalışırken başını vurmuştu. İçim acıdı.

"Kahvaltılık bir şeyler arıyordum."

Yemek masasına baktık.

"Fazla bir seçeneğimiz yok gibi, üzgünüm."

Anlayışla gülümsedim.

"Ben bugün alışverişe çıkarım, merak etme."

Şaşırmıştı. Bir tepki vermedim. Oklahoma'dayken kahvaltılık vs. alışverişleri ben yapardım. Ama bu babam için alışıldık değildi. Şaşkınlığını gizlemeye çalıştı.

"Bundan emin misin? Yani... Yeni geldin ve hemen ev işlerine mi girişeceksin?"

Sözlerindeki kinayeyi anlamıştım. Gözlerimi kıstım.

"Henüz başka yapacak bir şeyim yok..?"

Gülümsemeye çalıştı.

"Evet, haklısın. Burası Oklahoma kadar eğlenceli bir yer değil, biliyorum. Ama... Biraz birlikte vakit geçirebiliriz diye düşünüyordum..."

Tam o anda telefonu çalıyordu. Bakışlarımız telefona kaydı.

"Sanırım biraz ertelememiz gerekecek."

Mahcup bir şekilde gülümsedi. Odaya doğru ilerlerken telefonu sitemle açtı. Telefonun ucundaki kişiye üzülmüştüm.
Koridordaki dolaptan küçük defter ve kalem alıp dolaba döndüm ve eksikleri yazmaya başladım. Alınacak malzemeler bir hayli fazlaydı. Neden daha önce alışveriş yapmamıştı?

Bir kaç dakika sonra ayak sesleri yaklaştı.

"John amcan rahatsızlanmış, onun yanına gitmem gerekiyor. Evde tek kalman sorun olur mu?"

Başımı iki yana salladım.

"Bir sorun yok, baba. Sen git, ben buraları hallederim."

Yine mahcup bir şekilde gülümsedi. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti. Arabasının anahtarını aldı ve hoşça kal dileyip evden çıktı. Araba sesinin uzaklaşmasını dinledim.

Listemi tamamladıktan sonra, babamın ayakkabılığa bıraktığı kartı ve notu aldım.

Daha fazla gerekirse söyle.

Gülümsedim. Miktarı yazmasına sevinmiştim. Akşam ayakkabılığa bıraktığım çantamı alıp her şeyi içine tıktım. Anahtar elimdeydi. Ayakkabımı giyip dışarı çıktım.

Serin rüzgar her ne kadar kendimi iyi hissettirse de, her ihtimale karşı biber gazım cebimde duruyordu. Kapıyı kilitleyip ilerlemeye başladım.

KÜT!

Dengemi ne kadar korumaya çalışsam da çok geçmeden kendimi buz gibi zeminde bulmuştum.

"Ah!"

Önüme bir karaltı düştü.

"Yardım ister misiniz?"

Kanlı Ay Serisi 1 - TutsakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin