[ Bölüm Bir: Yunus ]

1.5K 46 10
                                    

Merhabalar! 

Bildiğiniz üzere Noksan'ı iki parçaya ayırmaya karar verdim. Bu sebeple hikayeyi 48. bölümden itibaren böldüm. Artık Noksan'ın devamı burada, yani MENFUR'da yayınlanacaktır. 

Noksan'ı okuduktan sonra bu hikâyeyi okumanız önemle arz edilir. 

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin, sizlerden duymak gerçekten çok güzel. ^^ 

Dipnot: Bu bölüm, eskiden Noksan'ın 49. bölümüydü.

Şarkı: Blind Pilot - New York 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şarkı: Blind Pilot - New York 

[ Bölüm Bir: Yunus ]

Dikdörtgen beyazlığın ortasında tek bir şekil, tek bir ifade; sadeliğin sembolü, asaletin keşfedilmeyen tarifiydi: Aslar. Gösterdikleri mücadeleden hoşlanıyordum başlı başına; yalnızca bir hamlenin sağlayabileceği üstünlüğe hayran kalıyordum saniye saniye. Yüceltiyordum dört tane iskambil kâğıdını; kuru parmaklarımda son ana kadar tutuyor, bekletmekte ısrarcı oluyordum her defasında.

Maça ya da sinek, kız veya vale; rastgele bir kart koyuyordum sıra bana geldiğinde. Göz kapaklarım ağırlaşırken beynimdeki uğultular baskın çıkıyor, uykuyla sarsılıyordu bedenim; hâlbuki güven veriyordu sinek ası, pompaladığı ısıyla çevreleniyordu bakışlarım.

"Pişti," diye mırıldandı Amas. Ortadaki iki kâğıdı kendisine doğru çekti, ancak ıslanmış bir kedi kadar gönülsüzdü hareketleri.

Hiçbir yorumda bulunmadan papazlardan birini yollamayı tercih ettim, fakat Amas kartımı iterek bana geri verdi.

"İnsan biraz da olsa takip eder şu oyunu," diye ofladı sıkıntıyla.

"Sen kazandın işte," diye omuz silktim ve papazı sürdüm yeniden.

Amas bir kez daha pişti yaptı ve "Mutlu musun?" diye dudaklarını büzdü. "Sayende beşinci piştim oldu bu."

"Ne güzel," diye karşılık verdim ve oyalanmadan bir kart daha öne sürdüm. Amas'ın attığını önemsemeksizin elimde kalan ası da vermiş oldum.

Yeniden dört kâğıt dağıtmaya koyulduğunda onu izledim anlamsızca; hastanenin florensan lambaları kayboldu bununla birlikte, zaman algısı ters düz edildi. Çökmüştü yeşil gözleri; elmacık kemiğinin üzerine yerleştirilen bandajla tezat oluştururcasına parlıyordu morlukları ve göçükleri. Tükenmişti Amas; omuzlarını öne doğru sarkıtmış, kambur bir duruş sergiliyordu karşımda.

Aynı hastane yatağının üzerinde oturmaktaydık; Amas yatağın başındayken, ben ucunda bağdaş kurmuş, bir ileri bir geri sallanıyordum. Kaza esnasından beri kanayan burnum, dayanılmaz bir ağrıyla sızlıyordu; yerleştirilen bandajı söküp atmak istiyordum suratımdan. Ancak dokunamıyordum yüzüme; çatlıyordu cildim, tek bir temasım dahi kupkuru kesiyordu tenimi.

MENFURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin