[ Bölüm Dört: Blöf ]

419 46 1
                                    

Şarkı: U2 - With Or Without You

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şarkı: U2 - With Or Without You

[ Bölüm Dört: Blöf ]

Spiral bir akıntının sebebiydi yağmur; kıvrılarak ilerliyordu su, kaldırımları aşıyor ve lögar kapaklarının deliklerinin arasından süzülüyordu. Bağlanmıştım bu görüntüye; pencerenin kenarından ayrılamıyor, adeta bir kedi gibi seyrediyordum sokağı boydan boya.

İzlemesi keyif veren bir döngüydü; bir kaçış yoluydu. Tüyler ürpertici olan gerçekten, kliniğin katı duvarlarından ve soğuk metalin varlığından koruyordu beni; kalın, aşılması imkânsız bir çizgi çekiyordu Mehtap'la arama. Bakamıyordum o solgun kıza ve parmaklarının arasında tuttuğu metale; zorlanıyor, gözlerimi camdan ayırmamakta ısrar ediyordum.

"Şuna söyle de dikilip durmasın orada," diye homurdandı Mehtap arkamdan. Mekanik, tüyler ürperticiydi sesi; yerimden kıpırdayamıyordum buna rağmen.

Amas tok adımlarla yanıma gelerek, "Ecrin," dedi ve uyarırcasına sıktı kolumu. "Hayatında hiç yağmur görmedin sanırım."

"Bu kadar..." diye mırıldandım. "Güzel yağdığını görmedim."

"Ya, çok güzel," diye homurdandı Amas. Artıyordu kolumdaki baskısı; tırnakları kazağımın deliklerinden tenime ulaşıyor, rahatsız ediyordu beni.

"Sen de izlemelisin," dedim. "Belki kafan dağılır."

"Ulan..."

Amas cümlesinin devamını getiremeden Mehtap daldı söze. "İkiniz de o pencereden ayrılın," diye emretti. "Yoksa kafanızı dağıtırım, anlıyor musunuz ha?"

Kaskatı kesildi Amas; birer kelepçeye dönen ellerini üzerimden çekti ve mekanik hareketlerle odanın içerisindeki deri koltuğa yerleşti. Loş ışıkta bana sinyaller gönderiyordu yeşil gözleri; dudakları 'otur' dercesine şekilleniyor, çenesiyle koltuğu işaret ediyordu.

Yağmurun uğultusu yer almıştı kulaklarımda; aklım pencerede, sokağın görüntüsündeydi. Buna rağmen hareket etmeyi başarabildi ayaklarım. Yavaş, çok yavaş adımlarla koltuğa varabildim ve bana yüzyıllar gibi gelen süreçte Amas'ın yanına, aramıza çok büyük bir boşluk bırakarak yerleştim.

Kaldıramıyordum gözlerimi ahşap parkeli zeminden; ellerimi kucağımda birleştiriyor, gerginliğimi bastırmak adına dudaklarımı çiğniyordum. Mehtap'tı gürültünün sebebi ve yağmurun büyüleyici döngüsünü bozan; odanın içerisinde bir sağa bir sola dönüyor, dengesizce salınıyordu kız.

Boğazını birkaç öksürük ile temizledi Amas ve "Mehtap," dedi. "Sen de bizimle oturabilirsin."

"Benim yerime kararlar verecek değilsin Amas Akbulut," diye kükredi kız. "Ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum; karışma, karışma bana!"

Cevap vermemek adına kasıyordu kendini Amas; parmaklarını kızıl tutamların arasına daldırıyor, kontrol edilemez bir şekilde ayağıyla zemini dövüyordu.

MENFURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin