Arven: Pamir
Arven: neredesin?
Arven: on saattir kafede seni bekliyorum, ben bile bu kadar süslenmedim.
Arven: ayrıca ne konuşucaksın benimle, içim içimi yiyor sabahtan beri.
Pamir: yahu azıcık beklesen mi bebeğim?
Pamir: iki dakikaya oradayım, sabret.
Arven: iki dakikan var, süren başladı.
***
Pamir'in gelmesini beklerken önümdeki limonatadan bir yudum daha aldım ve heyecanla onun gelmesini bekledim. İki dakika geçmesine rağmen hala gelmemişti pislik, çok ciddiyim yarım saattir bekletiliyordum. Ve bekletilmekten nefret ederdim.
En sonunda dayanamayıp garsondan hesabı isteyeceğim sırada masaya oturan bedeniyle elimi indirdim ve sinirle neşe saçan gözlerine baktım. Hem beni yarım saat bekletmiş, hem de karşıma geçmiş salak salak sırıtıyordu. Ama ne yalan söyleyeyim, gerçekten güzel sırıtıyordu pislik.
"Bakma bana öyle, bir kaç işim vardı. Onları hallettim." Diyerek kısa bir açıklama yaptı ama tabii ki kendini affettirmek için yeterli değildi bu sebep. İlişkimize başlayalı tam üç sene olmuştu ve bana bunu ilk defa yapıyordu. Normalde her buluşmamızda ilk gelen kendisiydi. Bunu neden yaptığını sorduğumda ise, "Buluşucağımız yere geldiğimizde seni daha fazladan görmek için kapıdan içeriye girişini bile kaçırmak istemiyorum." Demiş ve tabii ki kalbimi tekletmişti.
"Güzelim, hadi ama." Diyerek oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi. Kollarıyla beni sararken yumuşamamak için kendime söz verdim. Fakat iki dakika sonra kokusunu yem arayan köpekler gibi solumadım, asla!
"Arven, bebeğim şimdi bir şey yapacağım ama çok korkuyorum." Dedi sesinden belli olan hafif bir heyecanla. Kaşlarım ne olduğunu anlamaya çalışırcasına çatıldı ve kafamı omzundan çektim yavaşça. Yüzüne baktığımda ise sırıttı ve dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Ama korkmam, bunu yapmama engel değil," dedi ve yanımdan hızla kalktı. Ben naptığını anlamaya çalışırken ellerini havaya kaldırıp bir kaç kez birbirine çarparak alkış tuttu. "Hey millet, herkes buraya bakabilir mi?"
Ben onun naptığını anlamaya çalışırken bize doğru dönen insanların bakışlarını görünce istemsizce utanmıştım ama Pamir bundan hoşnut bir şekilde gülümsemeye devam ediyordu. "Napıyorsun Pamir, gelsene şuraya. Herkes bize bakıyor!" Diyerek utandığımı belli etmeye çalıştım fakat bunu umursamadan konuşmaya başladı.
"Sen Arven Oker, sonsuza kadar benim hayatımın kadını olmaya, benimle bir yuva kurmaya, benimle bir sonsuzluk yolculuğuna çıkmaya evet der misin?" Gözlerim dolu doluyken yavaşça ayağı kalktım ve ona doğru ilerledim. Dizlerinin üzerine çöktü ve cebinden çıkardığı siyah yüzük kutusuyla bana baktı. Onunda gözleri dolmuştu.
"Sevgilim, benimle evlenir misin?" Herkesin alkışladığına şahit oldum o an. Duyabildiğim tek ses buydu. Gözlerimi Pamir'in sıcacık bakan gözlerinden gram ayıramıyordum. Ben bu adama nasıl hayır derdim tanrım? Onsuz kendimi bomboş hissederken bu teklifi nasıl geri çevirebilirdim? Kimsenin ne diyeceğini, ne tepki vereceğini umursamadan umutla gözlerime bakan sevgilime baktım.
"Sonsuza kadar senin hayatının kadını olmaya, seninle yuva kurmaya ve seninle sonu olmayan bir yolculuğa çıkmaya tabii ki evet derim."
Gülümsedi. Gülümsedim. Yavaşça ayağı kalktı ve yanıma yaklaştı. Kollarımı boynuna sarıp bizi izleyen insanları umursamadan dudağına uzun bir öpücük kondurdum ve bu sırada konuşmaya çalıştım.
"Evet, sevgilim. Evet."
***.
Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Sağlıcakla kalın! ❤️