Forget Him

408 52 36
                                        

Heyecanla yatak başlığına yaslanıp mesajı defalarca okudu ve anlamaya çalıştı. O sırada kapısı çaldı ve mesajın etkisiyle koşarak kapıyı açtı.

'Taehyu-"

"Jennie! Bak ben geldim!" Yüzünde ki gülümseme kuzeni Jisoo'yu görünce düştü. Kimi bekliyordu ki? Tamam açık konuşmak gerekirse, Jisoo'yu da beklemiyordu.

"Jisoo? Ne işin var senin burada?" Jisoo gülümseyerek Jennie'e sarıldı.

"Kuzenimi ziyarete geldim."

"4 yıl sonra mı? Taehyung'ın cenazesine bile gelmediniz siz! Şimdi gelmiş buraya, kuzenimi ziyarete gelemez miyim diyorsun. Evet gelemezsin!" Jisoo Jennie'nin ani çıkışına şaşırmamıştı. Aksine bunu bekliyordu.

"Bak Jennie, annemi ve anneni biliyorsun. Beni de göndermediler. Senin yanında olmak istemez miydim? Ya biz kuzen değilde kardeş gibi büyükdük Jennie!" Jennie bir şey demeden biraz bekledi ve daha sonra Jisoo'nun içeri geçmesine izin verdi.

"Taehyung'ın resimlerini hala kaldırmamışsın."

"Evet, belki birgün kaldırırım. Bilmiyorum." Jisoo salondaki koltuklardan birine oturdu ve Jennie'e baktı.

"Jennie, biliyorum bu senin için çok zor ama artık onu unutmaya çalışsan? Bak, Taehyung onun için, senin bu kadar çok üzülmeni istemezdi." Jennie Jisoo'nun karşısında ki koltuğa oturdu.

"İstemezdi, biliyorum ama yapamıyorum. Hem bence Taehyung hala yaşıyor." Jisoo kaşlarını çatıp Jennie'e baktı.

"Saçmalama Jennie, o öldü."

"Hayır hayır, bak sana kanıtlayacağım." Jennie hızlıca yerinden kalktı ve odasına çıkıp telefonunu aldı. Mesajı açtı ve Jisoo'nun yanına gidip telefonu ona verdi.

"Bak gördün mü!? O hala yaşıyor!"

"Jennie, biri seni kandırıyor olmalı. O uçurumdan yuvarlandı ve arabası patladı. Daha sonra da yanarak öldü." Jennie'nin o güne tekrar dönmesiyle beraber gözleri dolmaya ve çenesi titremeye başladı.

13.02.2014

Koltuğun üstünden telefonu alıp Taehyung'ı aradı. Yemekleri hazırlamıştı. Sadece Taehyung'ın işten gelmesini bekliyordu.

"Aşkım, nerede kaldın?"

"Jagiya, biliyorsun yağmur yağıyor, yollar kaygan. Dikkatli olmaya çalışıyorum."

"Biliyorum, ama biraz acele et."

"Tamam sevgilim, 15 dakika içinde oradayım."

Jennie bekledi. 15 dakika geçti, daha sonra bir 15 dakika daha geçti. Bir saatin sonunda telefonu çaldı. Sinir ve birazda merakla telefonu kim olduğuna bakmadan açtı.

"15 dakika dedin ama 1 saat geç-"

"Merhaba, eşinizin arabası uçurumdan yuvarlanmış ve daha sonra patlamış. Eşiniz tanınmayacak kadar yanmış durumda. Size verdiğim adrese gelin lütfen."

"Pardon, bir yanlış anlaşılma var. Ben evli değilim. Yani benim eşim olamaz."

"Kim Taehyung, sizin neyiniz oluyor?"

----------------

"Jennie kendine gel artık. O gitti. Biri sana korkunç bir şaka yapmış olmalı. Hayatına geri dönmelisin. Bir işe girip çalış, tekrar aşık ol, arkadaşlar edin. Unut onu." Gözlerindeki yaşları silip derin bir nefes aldı.

"Haklısın..." o kadar zorlanmıştı ki söylerken. Kalbini o günki gibi tekrar söküyorlar sanmıştı.

"O zaman sana hemen iş aramaya başlıyoruz." Jennie bir şey demeden başıyla onayladı ve Jisoo'nun duyamayacağı bir sesle konuştu.

'Özür dilerim Taehyung...'

-------------

Hergün bölüm gelecek diyip 2 gündür bölüm atmayan ben. Ama yazdım sonunda bakın. Desteklerinizi esirgemeyin ve beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unumayın. Bir dahaki bölümde görüşürüz.

Black | Taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin