Multimedya: Bilinmeyen numaranın Jennie'e gönderdiği resim.
Jennie arkadaşlarıyla yaklaşık 2 saattir gülüşüyordu. Jimin ve Chaeyoung'ın birlikteliğini yeni öğrenmişti, Jennie'i çok tanımadıkları için önceden ondan saklıyorlarmış. Buna çok takılmadan konuyu kapatmıştı.
Telefonuna, geçen ona mesaj atan numaradan gelen bildirimlere bakmamak için kendini zor tutuyordu. Taehyung ölmüştü, onun mesaj atması imkansızdı. Israrla gelen mesajların sonucu telefonunu diğerlerine belli etmeden sinirle eline telefonunu aldı ve mesajları açtı.
"Sevgilim, beni ne zaman bulacaksın?"
"Jennie, sen bana inanmıyor musun?"
"Cevap ver bana!"
Jennie numaraya mesaj attı. Artık kesin olarak emin olmuştu. Taehyung asla Jennie'le böyle ters konuşmazdı.
"Bana bak, şimdi seni engelleyeceğim. Sen Taehyung değilsin."
Telefonu numarayı engellemeden tekrar masanın üstüne koydu. Biraz sonra tekrar bir mesaj geldi. Bir fotoğraf göndermişti. Jennie gördüğü şeyle şok oldu ve şaşkınlıkla telefona baktı.
Taehyung ve bir kızın beraber fotoğrafını atmıştı.
"Taehyung, seni çoktan unuttu. Sende onu unut. O artık seni sevmiyor."
Jennie gözlerinde ki yaşları tutamadı ve bir süre sonra hıçkırarak ağlamaya başladı. Diğerleri şaşkın bir şekilde Jennie'e bakarken jennie çantasını alıp hızlıca Cafeden çıktı. Gözyaşları görüşünü bulanıklaştırıyordu ve sanki hava bile Jennie'nin kötü olmasını istiyordu, sislenmeye başlamıştı. Ayrıca şiddetli bir rüzgar başlamıştı.
"Tabii anlamalıydım. O hiçbir zaman seni sevmedi. Salak Jennie! Salak!"
Şiddetli çarpmanın etkisiyle çok hızlı bir şekilde ilk arabaya daha sonrada yere çarptı. Bilincini kaybetmeden önce duyduğu son şeyler 'ambulans çağırın, iyi misin' gibi şeylerdi.
14 saat sonra
İrene'in odaya girmesiyle kafasını telefonundan kaldırıp ona baktı. İrene Taehyung'ın gözünün önde yavaşça pantalonunu ve tişörtünü çıkarmaya başladı. Taehyung gülerek telefonunu yandaki şifonyerin üstüne bıraktı ve İrene'i izlemeye başladı. İrene de bu sırada iç çamaşırlarını çıkarıyordu.
"Anladığım kadarıyla bu gece bayağı iyi geçecek." Yerde duran şeffaf kırmızı geceliği aldı ve üstüne geçirdi. Daha sonrada yavaş bir şekilde Taehyung'a ilerledi ve kucağına oturdu. Taehyung ellerini İrene'in beline koydu ve dikkatle İrene'e baktı.
"İrene biliyorum, ne yeri ne zamanı ama, biz neden Fransa'ya taşındık?" İrene gergin bir şekilde ellerini Taehyung'ın çıplak omuzlarından çekip gözlerini kaçırdı.
"Biliyorsun, bir süre sadece. 1-2 sene daha." Taehyung bişey demeden İrene'e bir soru daha sordu.
"Kaza dönemine dair birşey hatırlıyorum." İrene Taehyung'ın üstünden inip yatağın sol tarafında oturdu ve korkuyla sordu.
"N-ne hatırlıyorsun?" Taehyung gözlerini tavana dikti.
"Kazadan önce... Yanıma bir çocuk almıştım. Öğrenciydi, benimle aynı yere gidiyordu... ama bir türlü nereye gittiğimi hatırlayamıyorum. Ayrıca telefonda biriyle konuşmuştum. O kişinin kim olduğunuda hatırlayamıyorum." İrene gözlerini kaçırarak cevap verdi.
"Evine gidiyordun heralde. Annenle falan konuşmuşsundur."
"Belkide..." durdu İrene'i süzdü ve konuştu. "...Sanırım şimdi devam edebiliriz." İrene yataktan kalktı ve dolaptan şort ve bir askılı alıp Taehyung'a döndü.
"Başım ağrımaya başladı. Başka bir gece." Taehyung anlayışla başını salladı ve İrene'in gelmesini bekledi.
Yaklaşık 5 dakika sonra İrene yatağa uzandı. Taehyung onu göğsüne yatırdı ve iyi geceler deyip gözlerini kapattı.
Taehyung gecenin ilerleyen saatlerinde çok derin bir uykudayken İrene hala uyanıktı. Taehyung'ın eski olanlara hatırlamaya başlaması... Taehyung tamamen olayları hatılarsa İrene için herşey biterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black | Taennie
Fanfiction"Sensizlik cehennem gibi acıtıyor sevgilim." _________ "Taehyung yaşıyor." _________ "Sadece tek bir gün daha onunla beraber olmak istiyorum, onu o kadar çok özledim ki." _________ Kalbine dokunmaya çalıştığı ona tekrar baktı, o kadar güzeldi ki... ...