Jennie ışığı kapatıp yatağına uzandı. Aklında hala bu gece olanlar dolaşıyordu. Hata mı yapmıştı yoksa doğru olan bu muydu? Bilinmeyen numaranın gönderdiği eğer sahte bir resim değilse, kesinlikle doğru olanı yapmıştı. Ama eğer sahte bir resimse hayatına Jungkook'u almak onun en büyük hatası olabilirdi. Düşünmeye devam etti, Taehyung öldüğünde yani öldü diye bilindiği zaman saçları kahverengiydi ve eğer yanlış hatırlamıyorsa Taehyung ondan önce saçlarını hiç gri yapmamıştı. Resmin gerçek olabileceğine bir ihtimal daha verdi ve telefonuna Jungkook'tan gelen mesajı açtı.
________________
Taehyung her ne kadar şuan evden kaçıp gidebilecek bile olsa, bir tarafı bunu yapmak istemiyordu. İrene'i bırakmak şu an ona çok zor geliyordu. Eğer eskiden gerçekten hayatında biri varsa neden onu aramamıştı? Neden onu bulmak için hiç çaba sarf etmemişti? Hayır, bunlar mantıksız şeylerdi. Hayatında olan kişi Taehyung'un öldüğünü biliyordu.
Telefonunu alıp zorda olsa Kore'ye bu gece kalkan uçakların saatlerine baktı. Irene kapıyı açıp tam o an içeri girmişti. Taehyung uçak biletlerine baktığı siteyi kapatıp arkasını döndü ve İrene'in ağlamaktan şişmiş olan gözlerine baktı.
"İrene? İyi misin?" İrene ona soğuk bir ifadeyle öyle baktıktan sonra yukarı odalarına çıkmaya başladı, Taehyung'da hızlı adımlarla İrene'in arkasından odalarına gitti ama İrene'e yetişemedi. İrene çoktan odaya girip kapıyı kilitlemişti.
"İrene, bak konuşmamız gerek. Eski hayatımı bilmek istiyorum. Sanki 24 yaşında doğmuşum gibi hissediyorum. Eski hayatıma dair gerçekten bildiğim hiçbir şey yok, bunun insanı ne kadar yıprattığını bilemezsin İrene... Söz veriyorum ne olursa olsun seni bırakmayacağım, hep yanında olacağım. Hadi şimdi kapıyı aç sevgilim, hadi." Biraz zaman geçtikten sonra İrene kapıyı açtı ve Taehyung'un eline pasaportunu tutuşturdu.
"Al git Kore'ye... Ama Taehyung geri döndüğünde senin hayal kırıklıklarını toplamaya uğraşmayacağım, orada seni bekleyen kimse yok!" Ve tekrar sertçe kapıyı kapatıp kilitledi.
Taehyung elindeki pasaportuna bakıp İrene'i düşündü. Hangisini daha çok seviyordu? İrene'i mi yoksa diğer hayatında olan kızı mı? O kızın daha adını bile hatırlamıyordu. 3 senedir yanında olan kızı öylesine bir ilişki için kayıp mı edecekti? Hem belki sadece 2-3 aydır beraberlerdi veya öylesine bir birliktelikleri vardı bunu nereden bilecekti?
Ani bir kararla odanın kapısına hızlıca vurdu ve konuşmaya başladı.
"Hayır, gitmeyeceğim. Seninle kalacağım belki de öylesine bir kız için seni kaybedemem." Taehyung ilerleyen saatlerde konuştu bekledi, bekledi ve bekledi ama İrene kapıyı asla açmadı.
_________________
Jennie yeni bir iş gününe uyanıyordu ki kapısının sanki onu öldürmeye gelmişler gibi sertçe çalınmasıyla yataktan sıçrayarak kalkıp kendi kendine konuştu.
"Ne oluyor ya?" Saçlarını sinirle geri itip agresifçe yorganı üstünden itti. Söylenerek kapıya ilerledi ve açtı.
"Bana bak eğer- Ah, Jungkook?" Jungkook gülerek birazda utanarak Jennie'e baktı, pijamalarıyla karşısında duran Jennie'di ve utanması gerekende oydu ama onun yerine Jungkook utanmıştı.
"Üzgünüm, ben şey, sen telefonuna cevap vermeyince kötü bir şey oldu sandım o yüzden sabahın köründe kapına öyle vuruyordum." Bu her ne kadar Jennie için sorun olsada jungkook'a gülümseyip sorun olmadığını söyledi ve onu içeri davet etti.
"Ben bekleyeyim, sen üstünü giyin yoksa kovulmamız an meselesi."
"Haklısın, bekle burda 10 dakikaya hazır olurum."
Jennie hızlıca lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı ve dolabının karşısına geçti. Aslında zamanı olsa duş almayı isteyebilirdi. Uzun zamandır saçlarına iyi bir bakım yapmamıştı.
Saçlarını tarayıp sıkıca bağladı. Pijamalarını çıkarıp siyah tişörtünü ve siyah pantolonunu giydi. Tişörtü pantolonunun içine soktu ve makyaj masasına oturup hafif bir makyaj yaptı. Yandan takmalı olan çantasınıda alıp koşar adımlarla kapıya geldi.
"Çok bekletmedim umarım." Uyuyan Jungkook'u gördüğünde kendine engel olamadan gülmeye başladı. Yere oturmuş kapıya yaslanmış uyuyordu. Jennie gülmesini keserek telefonunda ki saate baktı. İşe gitmek için sadece 10 dakika olduğunu görünce telefonunu hızlıca cebine soktu ve Jungkook'a doğru eğilip omzuna dokundu.
"Jungkook, kalk tam 10 dakika sonra işte olmazsak yemin ederim atarlar bizi." Gözlerini yavaş yavaş açmaya çalışan Jungkook Jennie'nin gözüne birden çok tatlı gözüktü. Jennie tekrar dikleşip Jungkook'un tamamen uyanmasını beklemeye başladı.
"Ah, 20 dakika geçti. Bende dün geç yattım, burda seni beklerken uyuyakalmışım." Jungkook ayağa kalkıp Jennie'nin karşısına geçti.
"Sorun değil ama geç kalacağız ve iştende atılacağız."
"Arabamı getirdim merak etme." Jungkook arabasına geçti ve Jennie'de ayakkabılarını giymeye çalışarak ondan daha yavaş arabaya yürüdü.
Jungkook Jennie'nin bineceği koltuğun camını açtı ve gülerek Jennie'e baktı.
"Atla bebek!" Jennie ona inanamıyormuş gibi bakıp arabaya binerken konuştu.
"Cidden hala bu espriyi yapıyor musunuz?"
3 saat sonra
Jennie belinde bağlı olan önlüğü çıkardı ve sinirle tezgahın üstüne neredeyse fırlattı.
"Çalışmak ne zor şeymiş ya!" Uzun zamandır yanlarında olmayan Lisa bardakları tepsiye koydu ve Jennie'e bakıp konuştu.
"3 ay sonra mı anlıyorsun bunu?" Jennie cevap vermeden tezgaha yaslandı ve kollarını çaprazladı.
"Üniversitemi bitirmeliydim!" Lisa bir şey demeden tepsiyi aldı ve mutfaktan çıktı.
Biraz daha boş durursa patronun gözüne çarpardı ve işten atılırdı. Jennie çalışmaya başladığı ilk günden beri en fazla 10 dakika boş duranlar işten atılmıştı. Patronunun nasıl bu kadar zalim olabileceğini düşünüyordu ama buna anlam veremiyordu. Oflayarak önlüğü geri taktı ve işine devam etmeye başladı.
___________
İrene koltukta yatan Taehyung'a baktı. Cidden üstüne yorgan bile almamışmıydı?
Gözlerini devirerek ona doğru ilerledi ve yavaşça sarsarak uyandırmaya çalıştı. Taehyung yavaşça gözlerini açtı ve İrene'e baktı. İrene tam konuşmaya başlayacaken Taehyung ona birden sımsıkı sarıldı.
"İrene lütfen beni affet! Gidemem, sensiz yapamam ben. Sen haklısın, orada beni düşünen kimse yok." İrene kendini geri çekip elini Taehyung'un yanağına koyup gülerek ona baktı.
"Affedecek bir şey yok Taehyung. Her şey yolunda. Hadi sen gidip odada ben kahvaltıyı hazırlayana kadar uyu biraz." daha sonra biraz eğilip Taehyung'un dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu ve tekrar gülümseyip mutfağa doğru ilerledi.
Taehyung İrene'in arkadasından bir süre gülerek baktıktan sonra ne kadar çok üşüdüğünü farketti ve hızlıca odaya çıktı.
_________________
Bölüm pek içime sinmedi, yarım kalmış gibi hissettim. Bir de aslında zaman atlaması yapacaktım ama geçen bölüm yaptığım için yapmadım. Öyle yani sjsksksjsmsb bir dahaki bölümde görüşürüz.
![](https://img.wattpad.com/cover/159971684-288-k356646.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black | Taennie
Fanfic"Sensizlik cehennem gibi acıtıyor sevgilim." _________ "Taehyung yaşıyor." _________ "Sadece tek bir gün daha onunla beraber olmak istiyorum, onu o kadar çok özledim ki." _________ Kalbine dokunmaya çalıştığı ona tekrar baktı, o kadar güzeldi ki... ...