Her şey bir çizgi arasında değil midir? Bütün duygularımız, hislerimiz, acılarımız, geçmişimiz o çizgi arasında saklı değil midir zaten? Bütün hislerimiz ile bağlanmaz mıyız hayata? Ya da bütün kırıklıklarımıza rağmen ayağa kalkmaz mıyız? Belki de artık çok yorulmuştur; bedenimiz, ruhumuz benliğimiz... Ahsen canı pahasına da olsa, kazanacaktı. Bu çocuk genç yaşta bu soğuk mermere kurban gitmemeliydi. Son bir nefes aldı Ahsen, ve içinden dualar etmeye başladı; evet başarbilirdi çünkü o mucizelere inanan bir kızdı. Son kez nefes aldı ve içinden saydı; 1,2,3 artık çocuğun naif bedeni Ahsen'in ellerindeydi ve genç kız onu kurtarmak için elinden geleni yapacaktı.
Genç adam, sinirden oturduğu yerde voltalar atmaya başladı. Barlas, kardeşini canı pahasına severdi. Kardeşi ona Hacı Ağa'dan geriye kalan tek emanetti. Bütün olay kardeşinin arkasından koşmasıyla olmuş, saniyeler içinde demir çubuğun karnına isabet etmesi bir olmuştu. Genç adam, sabahki yaşadıkları olayı tekrardan düşündü. Kardeşinin merdivenlerden koşarak inmesini ve daha sonra ona isabet eden paslı demiri düşündükçe içi buz kesiyordu genç adamın. Bir kez daha kendine lanet etti, nasıl böyle dikkatsiz olabilirdi? Peki ya annesi? Annesine ne diyecekti şimdi. Barlas daha fazla dayanamayıp, kendini dışarı attı. Nefes almak da zorlanıyordu genç adam, kendini suçlu hissediyordu. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirim? diye içinden geçirdi genç adam.
Adamlarından biri Barlas'a doğru yaklaştı , ve korku içinde genç adama söyleyeceği cümleleri düşündü. Derin bir nefes aldı , ve konuşmaya başladı. ''Ağam!''. Barlas, çok güvendiği sağ kolu olan Hasan'a doğru döndü. Genç adam düşündü, acaba bugün daha başına neler gelecekti? Karşısındaki adamın terlediğini görünce, kötü bir şeyler olduğunu anladı. ''Evet söyle Hasan!'' Hasan bir süre düşündü. Karşısındaki adam bütün Mardin'i oynatacak, bütün Mardin'i sallayacak derecede güce sahipti. Peki nasıl söylerdi şimdi diyeceklerini?
Barlas adamına bakıp, sabır diledi. Ne olmuştu ki böyle adamı söylemeye korkuyordu? Sabrı kalmadı ve genç adam bütün siniri ile, çalışanı Hasan'ın yakasına yapıştı. ''Ulan yarım saattir bekliyorum seni. Ne oldu çıldırtma adamı?!'' Barlas'ın sabrı kalmamıştı, en değer verdiği kardeşi şimdi ameliyathanede iken birde bu nazlı çalışanları ile uğraşıyordu. '' Ağ-ağam! Zi-zilan bugün Mardin'e döndü. Yan-yanında Şi-şivan ağa ile.'' Barlas duyduğu sinir ile adamını yere serpti. Ne demek Zilan dönmüştü , ne demek Şivan ile? Bugün için bir daha lanet etti genç adam , ve adamı Hasan' a döndü. ''Lan ben size demedim mi? Ha söyle bana, ben demedim mi o herifle o kadın, Mardin'e adım atmayacak demedim mi?'' Hasan, kendini toparlayıp ayağa kalktı, ağasının Zilan'a olan aşkı bütün Mardin bilirdi. Ama onların aşkı ihanetle sonlanmıştı, her ne kadar ağasının canı yansa da, kıyamamıştı eski sevdiğine. Ama yemin etmişti Mardin'e o kadın bu toprağa adımını atmayacaktı. Barlas, küfürlerini savururken, geçmişin kapıları beyninin ortasına yine kapılarını açtı.
Ne çok severdi Zilan'ı. Sanardı ki Zilan onu çok seviyor. Zilan ile Barlas çocukluk aşkıydı, aslında ilk başta Barlas ona tutulmuştu, sonrası ise Zilan'ın ona tutulduğunu sandı. Barlas daha çok küçükken, Zilan'ı Dicle Nehri'nde görmüştü. Tutulmuştu genç kıza; sarı saçlarına, mavi-yeşil karışımı gözlerine. Barlas yemin etmişti o an, yemin etmişti bu kızı sonuna kadar seveceğine. Barlas 16 yaşına geldikten sonra, dayanamamış açılmıştı genç kıza. Genç kız, sanki bu anı hep bekliyormuşcasına, sarılmıştı genç adama. Barlas söz vermişti nehir gözlüsüne, evleneceklerdi 18 yaşına geldiklerinde isteyecekdi babasından. Ama olaylar öyle gelişmemişti... Zilan ile Barlas 4 yılı yaşamışlardı ama aralarına Şivan girmişti. Daha doğrusu; Barlas, Şivan'ı aralarına sokmuştu. Barlas'ın tek güvendiği adamdı Şivan. Şivan'da barlas gibi bir ağa oğluydu. Şivan'ın, Barlas ve Zilan'dan haberi yoktu, çünkü kendisi yurt dışında okumak için çok küçük yaşta zorla gönderilmişti. 18 yaşında; şehrine,memleketine geri dönmüş ve ilk fırsatta tek dostu Barlas'ın yanına gitmişti. Şivan,Barlas ve Zilan aynı yaşdaydılar. Şivan ve Zilan'da Dicle Nehri'nde tanışmışlar, arkadaş olmuşlardı; yani Barlasın gözünde... Dicle Nehri ne kadar şeye şahit olmuştu? Ne kadar şeye göz yummuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haksızlıklar Şehri Mardin
Lãng mạnBu hikaye ne kuma, ne berdel, nede töre hikayesidir. Bu hikaye haksızlığa tahamülü olmayan bir doktorun; aşirete bağlı bir ağanın hikayesidir. Bu hikaye Ahsen Karahanlı'nın ve Barlas Hanedanoğlu'nun hikayesidir. Bu hikayede kadınların ezilmesine...