bölüm19

10.8K 750 497
                                    

flashback
Seju;

"İkinci seneye geçmeye az kaldı."

Kızlar kendi aralarında lisenin ilk yılının ne kadar çabuk geçtiğini konuşurlarken keyifsiz bir şekilde kahvemin içine attığım iki küp şekere bakarak iç geçirdim.

"Ee Seju, teklifleri kabul edecek misin artık?"

Mira kolumu dürterek munzur bir ifadeyle güldüğünde hepsinin odağı bana dönmüştü.

Ayaklarımın ucuna gelen topla onlara cevap vermemeyi seçip başımı diğer tarafa çevirdim. Erkeklerin çoğunun güzelliğe, belirgin vücut ölçülerinin peşinde koşup kendilerinden daha düşük zeka seviyesinde olan kızlara baktığının farkındaydım. İlgi çektiğimin ve bir dil kıvırmamla ayaklarıma kapanacaklarının da.

"Hey,top."

Dalgın bir şekilde baktığım yüzün sene başından beri bende merak uyandıran tek kişi, Min Yoongi olduğunu fark edince bir anda masada oturuşumunu dikleştirdim ve ayaklarımın ucundaki basketbol topunu alarak, ellerini beline koymuş,  nefes almaya çalışan Yoongi'ye topu fırlattım.  Takımdaki diğer erkeklerin gözü üzerimdeyken dönüp bakmamıştı bile.

+

"Çabuk ol fazla vaktim yok."

Yoongi saate bakarak ilgisiz bir şekilde mırıldandığında terleyen ellerimi birbirine geçirerek kesik bir nefes aldım. Sarı saçları alnının üzerine dökülüyor, ince siyah kazağının üzedine geçirdiği lacivert çizgilerle okulun adı yazılı sarı forması, kaslı bacaklarının üzerine geçirdiği siyah şortuyla çok iyi görünüyordu. Böyle düşünen sayılı kişilerdendim çünkü bizim kızlar Yoongi'nin soğuk ve çirkin olduğunu söylüyorlardı. Benim seviyemin çok altında olduğunu, onun gibi birine baktığım için bana büyü yaptığını falan düşünüyorlardı fakat yanlıştı. Yoongi güzeldi, dokunmaya çekindiğiniz, her an kırılacak gibi duran eşsiz bir şeye benziyordu gözümde. Bu çoğu erkeğin aksine bana bakmadığı için bende uyandırdığı hırs gibi saçma bir şey değildi.

Okulun başındaydık ve başladığımızdan bu yana ilgimi çeken tek kişiydi. Yaptığı tek şey basketbol oynamaktı. Diğerleri gibi motorlarının arkasına atacak kız isteyen, ailelerinin paraları çarçur ederek tüm lise hayatlarını tek bir kelime öğrenmeden arkadaş ortamları için geçiren bu özel lise tipli çocuklardan değildi. Bir hedefi vardı ve bunu gerçekleştirmek için deli gibi çırpınıyordu; çoğu klüpten teklif almıştı bu yaşında. Onun dışında annemle babam yüzünden tartışığımız zaman -ayrıydılar ve babamın yanına gitmemi istemiyor, hiçbir şekilde görüştürmüyordu- evin biraz uzağındaki göle geldiğim zaman ağladığını görmüştüm. O an sadece okulumdan olduğu için görüp merak ettiğim biriydi, sonrasında ona bu denli tutulacağımı bilseydim yemin ediyorum ki yanına gitmezdim.

O gün kafam çok dağınıktı ve benden beklenmeyecek şekilde kendimden başka birini düşünmüştüm. Yanına yaklaştığım zaman beni tanıyıp, sessiz sessiz döktüğü gözyaşlarını hızla kızarmış yanaklarından silip bakışları diğer tarafa çevirmişti.

"Ağlamak kötü bir şey değil."

Diye mırıldanarak onun gibi göle baktığımda iç çekerek ellerini dizlerine koyup gideceği sırada elinden tutup, onun garipseyen bakışları altında aşağı çekmiş ve tekrar oturmasını sağlamıştım.

"Ne istiyorsun?" Diye mırıldanmıştı boğukça.

"Herhangi bir sözümü, hareketimi tüm okula dağıtmayacağını bildiğim birini yanımda tutmak." Diyerek elinin üzerinden elimi çekmemiş tüm akşam boyunca gölün hareketlerini izlemiştik.

date with him |jkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin