3. BÖLÜM

455 85 76
                                    


Selamun Aleykum✋
Bol bol yorum ve oyunuzu bekliyorum kardeşlerim😊

Hala ayakta dikiliyordum. Babanem ne ara gelmişti Erzurum'a, hemde yanındaki bu yarım akıllıyla.

Hesap soran bir şekilde elimi belime koyarak, tek kaşımı kaldırdım.

"Hayriye Sultan, geleceğundan haberum yokti."

"Hahh senun keyfuna mu soracağum gelürken."

Gidip boynuna sarıldaktan sonra iki yanağınıda kocaman öptüm.

"Hoşgeldun sultanum. Sende hoşgeldun Fadiiimee."

"Piuz geldukta seni heç hoşpulmadum. Kovayiudun bide pizu."

"Olur mu öyle şey pamuğum, ben seni düşündüğümden dedim. Yol bilmez, iz bilmezsin. Nasıl buldun evi? Ya kaybolsaydınız?"

"Hee fışki varda kaybolak. Dersan kim bişe yapabilur baa."

Peştemalının altındaki silahı bir hışım çıkardı. Kadının gözleri parlıyordu silaha bakarken.

"Göreysun habu silahu. Kurşina düzerum yan bakani. Hey gidu hey genç kuz iken az mu yaraladum o dedan olacak adamiu."

Dedemle babannemin hikayesi tam filmlere konu olacak türdendi.

Dedem babannemi sevdiğini söylediğinde, pamuk nenem dedemi köyün içinde silahla kovalamış, yetmemiş birde kolundan vurmuş. Bütün çocukluğum onların bu tatlı çekişmelerini dinleyerek geçmişti.

"Nenecum ne oldu da birden düştün yollara. Hem sen soğuğu sevmezsinki, beni bu kadar özlediğini bilmiyordum. Daha geçen ay yanınızdaydım, hayırdır?"

Ve o an kulaklarım sağır oldu sandım. Akordu bozuk kemençe gibi carlayan Fadime'ye baktım.

"Hayurdurr Ceylan'cum hayur."

Babannem Fadime'nin ayağına bastonuyla bir tane geçirdi.

"Sus kiuz sen. Pöyüğun varuken saa mu kaldu konişmak."

"Ne vuraysun nene ya. Ne dedum ben."

Babannem illalah etmiş bir yüz ifadesiyle Fadime'ye bakıyorud.

"Senuda peşuma takan salak akluma ne diyeyum pen. Koca delusi senu gelena kadar ömrimi yedun."

Fadime yüzü düşmüş bir şekilde kalktı yerinden. Kafasını 'fakir ama gururluyum' edasıyla dikleştirdikten sonra babaneme bir bakış attıp mutfağa doğru gitti. Pardon kaçtı demek daha doğru olurdu. Çünkü babanemin terliğide arkasından uçuyordu.

"Eşşek supasuna da pak hele."

Yanına oturup elini tuttum.

"Tamam babannem, az dur hele tansiyonun çıkacak. Ne dedi kız hemen sinirleniyorsun."
-ben az önce o koca delisini mi savunmuştum!-

"Tamam sakiunum pen, de hayde kalkun yemek yiyelum."

Canım arkadaşım Sema olanları film seyreder gibi izlediği için konuşmaya fırsat bulamamış olmalı ki hiç bir yorum yapmadan kalkıp masaya doğru ilerledi.

Masaya yaklaştığımda midemin bayram edeceğini anladım. Gözlerim fıldır fıldır yemeklerin üstündeydi.

Yanımda duran babanemin ellerini öpüp, boynuna sarıldım.

"Oyy canum nenecuuğum. Bana hamsili pilav mı yapmış bu güzel elleriyle.
Hiii ordaki helva mı?"

"Uyy helvasuz oliur mi? Hamsi yeduktan sonra Helva da yiyecesunki Hamsi
öldüğuni anlasun."

Güzel babannemin, güzel sohbetleri ile yediğimiz yemek sonrası küçük ama sevimli salonumuzda oturmuş çay içiyorduk.

Babannem boğazına kılçık kaçmış gibi öksürdükten sonra söze başladı.

"Memuş gilun Ayşe'nun oğli Bünyamin var ya bildun mu oni Ceylan'um"

Biraz düşündükten sonra bir çift kulak belirdi gözümün önünde. Aklıma gelenle kendimi tutamayıp bir kahkaha attım.

"Kepçe kulaklı Bünyi. Hahhaha, küçükken ne dalga geçerdik. Çocuk bizim yüzümüzden kulakları gözükmesin diye yazın bere takardı."

Yanımda oturan canım babannem kafama bir tane yağıştırdı. Annenin vurduğu yerden gül biterdi ama babanneye ne demeli? Kadın annemin vurmadığı kadar bize dayak çekmişti. Lafa da gelince 'dizuni döveceğuna kızuni döv önce' derdi.

"Allah'un yarattuğiyla ne talga geçeyusun eşşekun gıziu. Hah işte o uşak saa yanukmiş. Seveymuş senu."

Duyduğum şeyle içtiğim çayı füskürtmem bir oldu. Genzime kaçan çayla öksürmeye başladım.

"Uyy nenecuğum Ceylan heycanlandu, pak saaa."

Nefes almaya çalışırken bir yandan da gözlerimle Fadime'yi dövmeye çalışıyordum.

"Yok artık! Ne sevmesi ya banane ben neydeyum o kepçeyu."

"Kız çay yaprağına benzer, zamanını çeçurdun mi kartlaşur. Senunda zamanun geldu. Hem okulinda biteyi pu sene. Ey uşak Pünyamin. İşu elunde, askerluğinida etmuş."

Yok yok bu babannem beni evlendirmeden durmayacaktı.

"Anzer balı cibi dadli nenem. Etme eyleme ben daha evlenmeye hazır değilim. Sevmediğim birine mi verecesun pu güzel torununi?
Hem illa biri evlenecekse Fadime evlensin. Kocaya ne kadar meraklı olduğunu Trabzon'da bilmeyen yok!"

Fadime elini ağzına kapatım gözlerini belerti. Bu kızın gözleri şaşı mıydı?

"Kiiumm pen mu koca meraklusi? Penum isteyenum çok biurkere. Penuu ne muhtarlar,ne baytarlar isteduda pen getmedum."

O mühendisler, doktorlar değil miydi ya? Bu kızın beyni de tersten çalışıyordu. Yengem küçükken bunu tandıra mı düşürdü acaba.

"Susun giuz! Atuşmayun aranuzta."

Babannem ellerimi avuçlarının içine alıp okşamaya başladı. Ben bu hareketi biliyordum! İkna etme çabaları başlamıştı.

"Ceylan'um, Giresun findugu cibi şirun guzum zamanlan seversun, oda okumiş uşak, dengundur senun."

Yarın bu evden gelinlikle çıkmazsam iyidi. Hayriye Sultan kafasına bir şeyi taktıysa o ya olacaktı ya olacaktı!

"Hem kimdur, nedur biluruz. Yapançida değuldur."

"Hayriye Teyze etme benim güzelim arkadaşım evlenemez. Bu devirde görücü usulü mü kaldı Allah aşkına!"

Sema'nın sonunda sesini duyabilmiştim!

"Neyu varmuş cöruci usulinun?"

Artık ağzımı açmazsam elden gidiyordum. Derin bir nefes alıp lafa girdim.

"Babanne ben evlenemem Bünyamin'le."

"He fışki evlenemusun, neye evlenmeyecemusun?"

Evet güzel bir soru. Adam akıllı bir cevap vermem gerekiyordu. Yoksa sonum düğününde horon çeken gelin olacaktı.

"Benim sevdiğim var!"

Güççümen bir anket

Nasıl gidiyor sizce hikaye?

Bu olmasa/olsa dediğiniz şey var mı?

Yeni başlamış olsada Karakterler hakkındaki düşünceleriniz?

ERZURUM'DA BİR SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin