Kapıyı açtı ve ardından''Burdan gitmelisin üzgünüm nedenini sonra açıklıyacağım.Sadece git''dedi ve Jordan ile yanındakini itekleyerek gönderdi.İçeri geçip babasına baktığında yorgunluktan uyuduğunu gördüp odasına götürdü ve kendi de daha rahat pijamalar giyip yatağına kıvrıldı.Jordan'ın numarasının onda olmadığını fark etti ve onun numarasını alıp onunla konuşması gerektiğini düşündü.O sırada yatağının karşısındaki aynada esrarengiz bir şekilde bir numara belirdi.Viola korkmuştu numarayı telefonuna kaydedip.Eli ile yazıldığı yeri silmeye çalıştı ama numara orda kalmıştı ve çıkmıyordu.Kendisini birden korku filminin içinde zannedip aynasına bir vazo fırlattı ve ayna param parça olmuştu.Evleri yalıtımlıydı ve bir odanın kapısı açık olmadığı sürece diğer odalara ses gitmesinin imkanı yoktu.Bu yüzden rahat sesli müzik dinliyebiliyor ve birşeyleri kırıp dökebiliyordu.Birşeyleri kırıp dökmeyi vizonlardan sonra daha da alışkanlık haline getirse de bu yalıtım işinin kötü tarafları da vardı.Kaçırılsa kimsenin ruhu duymazdı.Bunun için kapılar açık yatıyordu.Bu da üşümesine sebep oluyordu.Ev kombiden dolayı fırın gibi olsa da soğuk geliyordu.Viola delirdiğini düşünüp tekrar numaraya baktı rehberinde ''Jordy'' diye kaydetmişti.Kaydediş şekline içsel bir küfür savurduktan sonra...Küfürleri genelde içsel oluyordu zaten çünkü o bir hanımefendilik okulunda eğitim görmüş bir hanımefendiydi.Numaranın Jordan'a ait olduğunu hissetmişti sadece şimdi onunla konuşmalıydı.
''A-alo''
''Bende senin aramanı bekliyordum Viola.''
''Numaranı nasıl benim aynama yazdın?''
''Ne saçmalıyorsun sen?Ben öyle birşey yapmadım.''
''Tamam tamam her neyse sen nesin?''
''Bu da nasıl soru Viola sen bana hakaret mi ediyorsun!''
''Hayır Jordan her neyse bunları boşver seni kovmamın nedeni babam evdeydi.''
''Bunu bir bahane olarak görmüyorum Viola kuzenimle sana bir çay içmeye gelmiştik ve sen bizi kovdun!''
''Ah kuzenin miydi üzgünüm.En yakın zamanda telafi edeceğim.Kuzenin gelmesin seni daha yakından tanımak istiyorum''Viola bu cümleleri söylerken hiç tereddüt etmemişti çok değişiyordu,kendisi de farkındaydı ama o adamı sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordu.Giovan da hedefine bir adım yaklaşmış ve Viola'dan kendi rızasıyla gerçek bir randevu koparabilmişti.Üstelik büyü yapmadan.
Babam gitmişti her zaman istediği gibi onu güle oynaya uğurladım vedalardan ve salya sümük ağlayan insanlardan hoşlanmazdı.Bir hafta burda kalmıştı ve geri dönmek zorunda kalmıştı.
Şimdi Viola'nın Jordan ile dışarı çıkması gerekiyordu.Birden pat diye söylemişti ve biraz yanakları kızarıp utanmamıştı bile bu esrarengiz adamın yanında ona bir cesaret geliyordu.Vizyonundaki adam olduğuna emindi o adamın Viola'dan birşeyler istediğini de fark etmişti ama yinede kalbi onu o adama sürüklüyordu her zaman.Altına dar paça kot pantolonunu ve üzerine de ''I hate monday'' yazan tişörtünü pazartesinin anlam ve önemine uygun giydi.Ayağına spor,topuklu ,siyah,kadife ayakkabılarını giydi,kadife kol çantasını da takıp ince kazağını giydi,kızıl saçlarına düz fön uygulayıp hafif bir makyaj yapıp çıktı.
Hava dünküne göre güneşliydi Portland'ın havası hiçbir zaman belli olmazdı zaten.Çok sıkı giyinmediğine sevindi.Havaya karşı bir takıntısı vardı herhalde ki buna sevinir sevinmes siyah güzel renkteki bulutlar gidip,yerini kasvetli siyah bulutların sarması saniye sürdü.Viola bu değişime hayretle baktı ve birden Jordan 'ın ona doğru geldiğini gördü.Siyah arabasından inmişti siyah bir bluz ve siyah pantolon giyiyordu.Üzerinde bordo bir ceket ayağında ise ceketiyle aynı renk bir spor ayakkabı vardı.Viola onun tarz olduğunu düşünüp kendi kendine mutlu oldu kendini onunla yakıştırıyordu.Anlamsız bir şekilde ona çekim duyuyordu.Her zaman onun yanında olmak istiyordu.Hep yanyana dursunlar istiyordu herşey birkaç haftanın içerisinde o kadar çabuk gelişmişti ki Viola kendine hayret ediyordu.
''Sıkı tutun seni büyücüler ülkesine götüreceğim''
''Ne?''
''Diyorum ki gideceğimiz yer çok güzel.''
Geldikleri yer yemyeşil bir vadiydi.Dünyada daha önce böyle biryer görmediğine yemin edebilirdi.Biraz daha ilerlediklerinde bir uçurum gördüler ve oturup konuşmaya,birbirlerini tanımaya başladılar.Saatlerdir konuşuyorlardı ve birbirlerini artık daha yakından tanıyırlardı ya da Viola Jordan'ı yani Giovan'ı tanıdığını düşünüyordu.Aslında ismini bile bilmiyordu ve ona anlamsız bir şekilde çok güveniyordu.
''Brianna!'' diye bağrıyordu Giovan evin içerisinde.
''Efendim Giovan ne istiyorsun?!''
''Viola Wanda Sylvia o bir mevsim olaylarını yürüten peri.''
''Ne?Nerden anladın bunu?''
''18 yaşına geldi ve güçlerini kontrol edemiyor.Artık birinin bu kıza peri olduğunu söylemesi gerek.Babası bilmiyor mu sahi?''
''Emin olamayız Giovan.O zaman Viola güçlü bir peri ve element özellikleri taşıdığından dolayı onun kanını alamayız.''
''Neden!?''
''Dedim ya o element özelliği taşıyor bunu duyan olursa ki olacaktır.Biz çok acı bir şekilde infaz ediliriz.''
''Ne yani bu kadar yıldan sonra sırf element özelliği taşındığından dolayı onun kanını alamayacak mıyız?''
''Yeterince açık konuştum Giovan.HAYIR!''