Bölüm 2

13 1 0
                                    

                                 🍀🍀🍀
Arkasından uzanan bir el hissetti önce arkasında sonrasında birden ne olduğunu anlayamadan kol çantasının omzundan aşağıya kayıp adamın elinde olduğunu gördü.Ve birden kovalamaca
Ne yapıyordu ? Çantasını alıp kaçmaya çalışan o adamın peşindenmi koşuyordu ? Ahhh evet tam olarak onu yapıyordu.Ve annesini dinleyerek bu giydiği 15cmlik topuklularla yamula yamula koşmaya çalışıyor , bir yandan da annesine içinden saydırıyordu.Evet tam olarka bunu yapıyordu.Adam gidiyordu Güneş'te arkasından tam hız soluklanmadan koşuyordu.Koşmakta ne kelime depar atıyordu resmen.Ne zaman böylesine soluk soluğa kalırcasına koşmuştu sahi ? Sanırım en son sekizinci sınıfta elindeki hamburgeri alıp kaçmaya çalışan Zeki'nin peşinden koşmuştu.Hemde ne koşmak ama bütün okulun içinde sınıfların hepsine tek tek girerek bir öğle arasında hem peşinden koşturmuş hemde bütün okula rezil olmuştu. O dönemde kızlar erkek , Erkekler kız peşinde koşarken kendiside herkesin zaten bildiği ama o gün resmen kanıtlanmış olrak hamburgerinin peşinden koşuyordu.O salak çocuğa inat o zamanlar açlık grevine girmiş sanırım önce ölümün kıyısından dönerek ama hemen sonrasında doktor kontrolü altında tam 33 kilo vermişti.Hâlâ zayıf bir kız değildi belki ama en azından yürüyen damacana diye kimse alay edemiyordu artık.
Sonra birden orta okuldan çıkıp o ara sokağa girdiğini yine hatırladı ve çantasının peşinden koştuğunu.Birden çığlık çığlığa bağırdığını farketti hemde ne farketmek.Sakin bir sokak gibi görünsede birden sanki insanlar doluşuvermişti ama artık yürüyecek değil nefes alacak dermanı olmadığı için oracığa yığılıverdi Güneş.Herkes başına toplanmış ne olduğunu soruyor kıza yardım etmeye çalışıyolar ve bir bakkalcı amca kıza su getirmeye koşmuştu.İşte o sırada mucize.Önce bir çift ayak gördü yavaşça usul usul kafasını kaldırırdı.Son derece klas giyinmiş koyu renk takım elbise içinde beyaz gömleği üstünde ve en son işte o.
"Sen" diyiverdi o şaşkınlıkla.Gözler dolmuş tekrar az önce aşık olduğu o adam karşısındaydı.Mutluluktan havalara depar atmak çığlık çığlığa bağırmak ve misket havası açıp oynamak istiyordu.Hemde hemen oracıkta.Adamda kızın yüzüne anlamsız bakışlarla bakmaya devam ediyordu ancak Güneş bundan bile milyonlarca anlam çıkartmaya hazırdı.Sonra biranda adamın elindeki çantayı fark etti.O çanta kendi çantasına yani gaspçının alıp kaçtığı çantasına ne kadar benziyordu.Benzemiyordu o çantaydı
"Bayan bu sizin mi " dedi o karizmatik sesiyle
Ama Güneş adamı görüyorda dünya gözüyle değil hâyâl dünyasıyla,Ve ağzının açılıp kapandığını görmesine rağmen konuştuğunun farkında değildi.Bir an sonra kendine geldi ve
"Çantam"dedi
"Benim çantam bu "
"Sanırım"
"Çantamı alıp kaçan senmiydin" dedi ama ne konuştuğunu sanırım kendiside bilmiyordu
"Saçmalama !! "
"O halde sende ne işi var ,içini kontrol edicem ver çantamı  " diyerek çantayı adamın elinden alıverdi bi çırpıda.
" Bırakmayın tutun maskesini çıkartmış hırsız bu adam,Çantamı alıp kaçıyordu."
İşte ozaman yanlardan sesler yükseldi  "kızım o hırsız değildi " başka bir ses
"O adi hırsız çantayı atıp korkudan kaçtı"
"Acemiydi heralde"
"Çocuk gibiydi zaten"
"En fazla 18'indeydi"
Yanlardan seslere kendini vermeye çalışırken ne söylediğinin o zaman farkına vardı.Aptal aşık olduğundan olsa gerek yada yürüyen taşı arkasını dönüp gitmesin diyemi söyledi kendiside bilmiyordu.Ancak gizemli taş adam'ı çoktan arkasını dönmüş gidiyordu.Arkasından hızlı bir kaç adım atıp adama yetişti ve omzuna dokundu.Ahh resmen betona toslamış gibi hissediyordu kendisini çünkü tamda o anda gizemli taş adamıda arkasını döndü ve buummm... Birden kızın dudaklarına yapıştı.Ve kızda ilk öpücüğünü bunca insanın ortasında almış olmanın utancıyla ama aynı zamanda bu taş adamın öpen kişi olması sebebiyle kıpkırmızı olmuş bişekilde önce kendini geri çekti sonra adamın kollarının yanından serbetçe kalmış bir elinde çantası olan ellerini adamın gövdesine sardı.Gözlerini gözlerine kaldırıp ayaklarını yükseltti vee

Tabi ki böyle olmadı.Adam sinir küpü olmuş birşekilde uğradığı ithamla
"Gerizekalı dört göz" dedi ve gitti.
Zavallı Güneş oysa adamın peşinden yerden kalkıp giderken tam da bunları hâyâl etmişti.Ancak işler hiçte istediği gibi gitmediği için birden donup kaldı.Tek bir adım atacak hâli yoktu.Adam ise caddenin sonundaki sahil yoluna varmadan bir sokağa girip gözden çoktan kaybolmuştu.
                           🍀🍀🍀

"Gerizekalı dört göz" dedi arabasına bindikten sonra.O salak kız kendisine hırsızmı demişti ? Üstelik hiç birşekilde ne çantasını alan hırsızın kendi önüne attığı çanta için hırsızın peşinden koşarak uğraşmış nede o kız umrundaydı.Sadece yerde gördüğü çantayı nezaketen geri dönmüş ve vermek istemişti.Zaten yeterince stresli ve gergin bir gün geçiriyordu.Annesi için bütün bir gün o değerli plak için çarşı çarşı gezip sonunda bulmuştu.Ama holdingte işler hiçte yolunda gitmiyordu.Maddi olarak kazançları her geçen gün katlansada varlığıyla rahatsız eden o çok bilmiş ortağıyla artık yolları ayırmanın eşiğindeydiler.Yine de annesi için bir gününü harcamış olmanın gram üzüntüsü yoktu ama bu kızda neydi böyle.Kızı hatırlamadığı bir gerçekti.Çünkü dükkanda kızın yüzüne bakmış ama maalesef görmemişti.Sonra telefon sesi bu sessizliği bozdu.
"Ali Varol" dedi, karşısındaki ses
"Mete Akın" ve sonunda kahramınımızın yani gizemli taş adamın isminin Ali olduğunu öğrendik.
"Napıyosun dostum holding'temisin ? "
"Dışardayım "
"Oooo güzel şeyler diyosun"
"Hayır aptal,iş diyorum"
"Kızlarda senin için işinin bir parçası değilmiydi"
"Kendinden bahsetmeyi kes" dedi emredercesine
"Hadi ama çapkın Ali Varol holding işlerinden daha önemli ne olabilir"
"Sen neredesin "
"Yemeğe gidiyordum istersen katıl bana diyecektim.İki tane fıstıkta bize eşlik edecek"
"Eve gitmem gerekiyor"
"Hadi ama çocukmusun bu saattemi "
"Sonrasında bişeyler yaparız ararım seni"
"Tamam bekliyorum o halde" dedikten sonra telefonu kapattılar ve o lüks aracını çalıştırıp otoparktan çıktı Ali.Eve doğru aracını sürmeye başladı

                             🍀🍀🍀

Eve geldiğinde saat dokuz'a geliyordu ve hem Enginle geçirmiş olduğu zaman dilimi hem sokaklarda anlamsızca yürüyüşü sonra o dükkan.. Ahh bişey oturdu Güneş'in kalbine hemde ne oturmak.Filmiydi acaba ?? Aşık olmuştu ama bir daha yüzünü bile göremeyeceği birine.Üstelik adam gerizekalı demişti ve eklemişti."Dört göz" Oysa gözlüklerini çok seviyordu.Çünkü onlar olmadan burnunun ucunu göremiyordu.Bir daha karşılaşırmıydı acaba ama nerde ve ne zaman.Yine dalmıştı hâyâllere "Merhaba .... bey beni sanırım çook çok yanlış anladınız.Size hırsız demek istemedim.Aslında öylesiniz kalbimi çaldınız benden.Sizi gördüğümden beri sizin için çarpıyorda kendisi."Durdu bir an ismi neydi sahi.İsmini bile bilmediği bir adama aşık olmuş sonrasında birde ona karşı özür konuşmasımı yapmaya çalışıyordu.Hemde ilan-ı aşk ediyordu aynı zamanda.Bu akşam annesiyle hiç birşekilde karşılaşmak ve Engin'le ilgili soruları dinlememek için odasına erkenden sıvışmıştı.Şimdide yatağına uzanmış gizemli yürüyen taş adamını düşünüyordu.Ne yapması lazımdı.Acaba yine o dükkana gidip kameralardan yürüyen taşının fotoğrafını alıp sonrasında polise gidip
"Bulun bu adamı.Kalbimi çaldı benim hırsız bu "diyerek kırmızı alarmlı bir aratmamı çıkartsaydı hakkında.Ya da yine o gözden kaybolduğu sokağa gidip beklesemiydi.Tabi ya adam orda oturuyor olabilir.Ama o kadar karizmatik bir adamın taksimin arka köhne sokaklarında yaşamıyacağı besbelliydi.Saçmalıyordu işte.Böylesine kurgu ve hâyâl dünyasına dalarken birden uykuya daldığını farkında bile değildi.

Gözlerini açtığında saat On buçuğa geliyordu.Hayret annesi uyandırmamıştı.
"Engin'le görüşmem yok tabiki uyandırmaz"dedi bir an sonra kendine.Kalktı alt kata inip mutfakta kendine yiyecek bişeyler hazırlatmak istedi.Dün sabahtan beri birşey yemediğini farketti.Saat üç gibi yakın arkadaşı Sema'nın yanına gidip onun işlerini halletmesini beraber bekleyip sonrasında kız kıza belki sinemaya gider belki öncesinde yemek yerlerdi.

Ama evde daha fazla duramayacağını anlayıp saat henüz bir bile olmadan çıktı.Ve gidiyordu.O dükkana .O sokağa.Yolun sonunun ona çıkma ihtimali olan her yere gidebilirdi. Ahh aşkk.

Yalan AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin