Öncelikle ilk bölüm olduğu için çok fazla uzatmadan ve sıkmadan yazmaya çalıştım.Sonrasında elbette daha uzun bölümlerle devam edicem. :)
Aşık olduğun zaman romanlarda okuduğumuz veya filmlerde izlediğimiz gibimi oluyordu gerçekten ! O an için iki taraf içinde zaman duruyormuydu mesela ? Veya herşey toz pembemi görünüyordu insana ? Sadece onu düşünüp sebepsiz yere yüzünde tebessüme hatta neşeli kahkalaramı sebep oluyordu ?
Bir gün elbette aşık olacaktı.Birinin zorlamasıyla değil çevre baskısıyla değil yada yaşı geldiği evlenmesi gerektiği için hiç değil.Bir gün sevicekti elbette o adam çıkıp gelecekti ve şuanda içinde bulunduğu durumu bile hatırlamıcaktı.
"Sende seviyormusun" diyen sese karşı irkildi birden Güneş
"Ev...eveeet" diyiverdi ama neyi seviyordu acaba ?
İnşallah beni seviyormusun dememiştir.Tabi ya seni seviyorum mu demişti bu karşısındaki züppe !!
"Pekala ozaman hemen bi ayarlamaya yapıcam beraber gidiyoruz ozaman" demişti Engin
"Iııııhhh... e.. ev... eveet tabi yaa gidiyoruz ne zaman ? " dedi Güneş o harika akıcı türkçesiyle
" Bu hafta sonu ayarlıyorum "
Güneş hâlâ nereye bu hafta sonu gideceklerine dair bir fikir yürütemiyordu.Çaktırmadan öğrenmeye özen gösterek
"Sen mi gelip alırsın beni ? Yoksa ben kendimmi buluşma yerine geliyim diyiverdi"
Engin " Hiç olurmu söz konusu bile değil tabiki ben gelirim seni almaya Feride hanım'ın ve Sedat amca'nında ellerinden öpmek isterim"
Güneş nefes alamadığını hissetti bir an için
Ne yani az önce yanlışlıkla ilan-ı aşk etmiş olamazdı değil mi ? Yok yok seviyorum derken Engin'i kastetmemişti heralde.Kendini beyaz kefen misali olmuş gelinliğiyle yanında da Engin'i hâyâl bile edemiyordu.Güneş masanın üzerindeki latte kahvesini yudumlamaya çalışırken bir yandan da içi içini kemiriyordu.Bu angut herifin ne dediğini bilmek istiyordu.Hayatı her sınıfı çift dikiş yapan lise öğrencisinin umut ettiği gibi daha iyi olacağını ümit ederek ilerliyordu zaten.Bir de başına annesinin sardığı bu herif çıkmıştı.
Engin tekrar Güneş'in daldığını farkederek bu defa lafa girdi
"Sanırım pek keyfin yok bugün! "
Ahhh seni görüp keyifli olmam demek kendimi uçurumdan aşağıya doğru atıyor olmam demekti.O kasıntı kendini beğenmiş baba parası yiyen ama hiç bir halttan anlamayan sadece instagramlık yaşayan kimliğinle yanımda oturmuş benide muhtemelen kendin gibi görüyor olmanamı yanıyım ? Yoksa bu durumda olduğum için beni bu duruma sokan annemi sonrasındada kendimi 7.kattan aşağıyamı atıyım demek isterdim ama ben sadece
"Yoooo keyfim gayet yerinde" demekle yetindim.
Çok şükür Engin'de benden sıkılmış olacak ki istersem beni artık evime bırakabileceğini teklif etti.Ancak ben zaten tam 42 buçuk dakikadır bu züppeyle aynı havayı soluduğumdan bu teklifini geri çevirdim.Cafeden dışarı çıkmış valenin getirdiği arabasına bindikten sonra camı aşağıya çekip
"Seni eve bırakmamı istemediğinden eminmisin ?"
"Evet.Birazcık yürümek istiyorum birkaç işim var onlarıda halletmiş olurum."
" Peki o halde.Seni hafta sonu için arıcam şimdiye kadar böylesini yemediğine eminim "
Neeeeeee pardon aklım beynim bu sözü başka yerlere çekmemem gerektiğini söylüyordu.
Çok terbiyesiz bir kızsın Güneş diyordum içimden
Bu sırada züppe Engin lafına devam etti
"Benide bir arkadaşım götürmüştü"
??????? Büyük soru işaretleri ünlemlerle kafamda milyon soru varken
"İnanılmaz lezzetliydi.Çin lokantasını alıp zirveye oturmuşlar diyebilirim"
Annemin zoruyla giydiğim bu 15 cm'lik ayakkabının topuğunu Enginin kafasına delik açmak istercesine vura vuraaa geçirecektim.Ya da arabasına yapmak bunu bana daha çok keyif verebilirdi.Ne yani bu hödük Su-şi yemekten bahsediyordu yani?Bende burda ilkokul 1.sınıfa giden zavallı çocuğun öğretmenine söylemeye çekindiği için tuvalete gidemediği ve oracığa altına kaçırdığından gün sonuna kadar yerinden bile kalkamadığı gibi sıcak sıcak terler döküyorum.Bende alttan koyuverecektim şimdi o olacaktı.(tabi rahatlıktan)
" Harikaaaa.Bayıldım o halde hafta sonu görüşüyoruz diyiverdim"
"Tamam.Seni ararım güzelim"
Güzelim ne ? Cıvık herif
" ımmm peki"
Ve tam bir züppe arabası olan kırmızı porcshe caddede kayboldu.Nefes almaya ihtiyacım vardı ve beni mutlu eden şeyi yapmaya koyuldum.Sadece yürümek hiçbirşey düşünmeden yol boyunca olan mağazaların vitrinlerini dışarıdan izleyerek yürümeye devam ettim.Sonra dışarıdan çokta dikkat çekmeyen bir NOSTALJİ TİME yazan bir dükkana kendimi attım.Tuhaf eskimiş kitapların plakların bulunduğu bu yerden çok ağır ve insanın içine işleyen bir koku yayılıverdi bütün benliğime.keşif yaparak yürürken yaşlı bir adamın güler yüzüyle beni selamladığını gördüm.Bende gülümsedim ve devam ettim kurcalamaya herşeyi.Oldum olası retroluğu severdim.Nostaljik şeyler ikinci el kitaplar bunlar hep mutluluk verirdi bana.Tam ihtiyacım olan şeydi şuan burada olmak.Sonra bir plak farkettim üzerinde 70lı yıllara ait olan Yeşim -Aşk alfabesi yazıyordu.Tam elimi atmış çölde su arayan masum insan gibi başka bir el daha uzandı.O anda gözüm plaktan hemen solumdaki benden oldukça uzun o adama baktım.Sonra bakışlarım önce şaşkınlık ama hemen sonrasında hayranlığa doğru kaydı.
Çünkü bu adam..Çünkü.
Anlatamıyorum boğazım düğümleniyor.Sesim kısılıyor ve kalbim sanki yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyordu.Allah'ım bu nasıl duyguydu nasıl bir histi.Adam resmen yürüyen taş gibiydi.Siyah arkaya dağınık bırakılmış saçları,Yeşil gözleri,beyaz teni,burnu,Dudakları ahh dudakları orda kalmıştım.Nefes bile alamadan o pembemsi dudaklarında kalmıştım.
İşte o anda bir ses...
Rüyadan uyanmak istemiyorum Allah'ım lütfen
"Merhabaaaa"
Kaçıncı kez söylüyordu acaba böylesine uzatarak konuştuğuna göre bininci kez falan heralde.
"Mee..Meerhaba" dedim.Kendimi bir an kuzu gibi hissettim ama olsun sonunda konuşabilmiş olmamda bir mucizeydi
"Alıcakmısınız"
"Efendim ? " Numarasını vermeyi mi teklif etmişti acaba tüh yine birşeyleri hâyâl ederken asıl olaydan kopmuştum.Tabi ya numarasından bahsediyordu demekki görür görmez oda benden etkilendi diye geçirdim içimden.Beğenilmicek kızmıydım ben.Ahhh kimi kandırıyorum bu adamın yanına beşyüz metreden öteye yaklaşmam benim için bir mucize olurdu.Bir bu taş adama bakıyorum birde kendi sünepeliğime.Sabah annemi dinleyerek alımlı bir kız olmayı denemeliydim.En azından bir güncük sadece bugüncük yada bu ân için.Oysa ben feci dalgalanmış saçlarım dar siyah kot pantolonum ve açık kot ceketimle ahh yürüyen rüküştüm resmen.
"Plak'tan bahsediyorum , Alıcakmısınız ? "
"Aaaaah aa tabii alabilirim" diye atıldım
Sanki adam bana kendisini teklif etmiş gibiydim
"Imm kesinmi "
" Siz eğer almayı düşünüyorsanız sorun değil.Ben zaten sadece bakınıyordum daha"diyerek sonunda ıııııhlamadan bir cümle kurabilmiştim.
Birden karşımda çok hafif ama çook hafif bir gülücük görür gibi oldum.İşte o an kalbim durdu zaman diye bi kavram yok olup gitti sandım.Bende adamın karşısında hem hayranlık hemde mutluluktan ağlamamak için 32 dişimi göstermenin zorunlu olması gibi ağzımı kocaman araladım.
"Teşekkür ederim.Bu hediye önemliydi benim için" dedi ve arkasını dönüp gitti.Adam resmen sevgilisine hediye almak için cazibesini kullandı bana karşı. Belkide karısına yada nışanlısına belkide yakın bir arkadaşına veya kız kardeşine.Offf ne diyorum ben adamın arkasından bakarken bile hâyâl dünyama kapılıp gitmiştim.
Ödeme yapmasını ve sonrasında aldığı plağın hediye paketi yapılıp sonrasında çıkıp gidişini öylece seyretmiştim.Evet evet tam olarak bunu yapmıştım ben adama hayranlıkla dalmış bakarken satıcı bey yanıma gelip başka seçenekleri bana memnuniyetle sunmak istediğini belirtti ama ben şuan için başka bir ihtiyacım olmadığını belirterek yürüyen taş'ıma doğru yürümeye pardon koşmaya başlamıştım.Aşık olmuştum.Ve ne yaptığımın bilincine pek sonra varıcak kendime belki kızıcakken adamın arkasından bir sinsi gibi yada gaspçı gibi ahhh sapığı gibi takip ediyordum.Dar bir sokağa girdiğini gördüğüm o an bende hızlı adımlarla arkasından gitmeye devam ettim.Çünkü 1.65 boyumla en az 1.85lik bir adamın adımları aynı olmadığı için resmen depar atmam gerekiyordu.
İşte tam o sırada bir şey oldu...Güneş akşam güneşinin yeni battığı o sessiz sokağa adımını attı ve..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan Aşk
RomansaSadece aşık olacağı adamın geleceği günü bekleyen Güneş.Biliyordu bir gün kalbini açacağı o adam gelecekti.Şimdiye kadar beklemesinin mükafatını elbette alacaktı. Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı. Kızının evlenmesini her şeyden çok isteyen bir a...