0.0 •"Kör olan sahiden ben miyim?"

2.5K 241 176
                                    

Gözlerini kısan prens önünde duran büyük balkon kapısına baktı. Sinirliydi, üzgündü. Fakat her şeye rağmen dik durup açıklama yapması gereken bir halk vardı o kapının ardında.

Aniden omzunda bir el hissetti. Kafasını hafif yana çevirdiğinde bu elin biricik eşine ait olduğunu gördü ve buruk bir gülümsemeyle omzundaki eli okşadı.

"Yap bunu." dedi genç kadın keskin bir ifadeyle. Prens derin bir nefes aldı ve karısının omzundaki elini boşta bırakarak büyük kapıya doğru birkaç adım daha attı. Bir müddet tereddüt etse de sonunda kapıyı açtı ve beyaz mermerlerden yapılma geniş balkonuna adımını attı.

Altın işlemeli beyaz korkulukların dibine gitti ve ellerini bu korkuluklara koyup aşağıda kendisini bekleyen halkına baktı. Kadınlara, çocuklara, yaşlılara...

Boğazını temizleyip olabildiğince gür çıkarmaya çalıştığı sesiyle başladı konuşmasına.

"Sevgili Hann Krallığı halkı! Ben, prens Yoo Minseok, bugün size çok önemli iki haberi vermek için buradayım. İkisi de krallığımızın kaderini etkileyecek haberler..."

Arkasına bakıp karısına gelmesini işaret etti prens Minseok. Karısı hemen yatağın üstünde, kundakta duran bebeği kollarına aldı ve adımlarını balkona yönlendirip eşinin yanındaki yerini aldı.

"Dün akşam karım dünyaya bir bebek getirdi. Bu bebek bizim bebeğimiz ve aynı zamanda halkımızın yeni prensi. Adı Yoo Kihyun..."

Halktan aniden coşkulu alkış sesleri yükselmişti. 'Küçük prens çok yaşa! Sağlıklı yaşa!' gibi cümleler duyuluyordu. Etraf sessizleştiğinde prens yeniden söze başladı.

"Ama... Bize bu minik bebeği bahşeden Tanrı aynı gün bizden birini de yanına aldı... Kralımız... Yani babam... Dün akşam tahtında ölü bulundu. Ölüm sebebinin büyü olduğunu anlamamız uzun sürmedi."

İşte tam da o an halkta bir ölüm sessizliği oluşmuştu. Kimse konuşmuyor, herkes yalnızca birbirine bakıyordu.

Kral derin bir nefes alıp devam etti.

"Biliyorsunuz ki yüzyıllardır büyücülerle iç içe yaşıyoruz. Üstelik bu nesilden nesile devam ettiği gibi yılın bazı vakitlerinde doğan çocuklar da özel güçlere sahip oluyor... Tüm bu saydıklarım bir araya gelerek 'büyücüler' sınıfını oluşturuyor. Bu sınıf yıllarca bize hizmet etti ve bizi eğlendirdi... Ama... Ama son zamanlarda amaçlarından biraz şaşmış görünüyorlar..."

Prens Minseok elini kaldırdı. Bu hareketiyle beraber balkonun altındaki saray kapılarının açılmasıyla halkın arasına askerler girmeye başlamıştı.

"Kralın ölümüyle artık devir değişti. Barış devri geride kaldı. Ben Yoo Minseok, bugünden itibaren bu ülkenin tahtında oturacağım. Bu ülke artık benim kurallarımla, benim kanunlarımla ve benim emirlerimle yönetilecek. Ve verdiğim ilk emir... Halkımız için tehdit unsuru haline gelen bu sınıfın her bir bireyinin askerler tarafından yakalanıp yakılmasıdır. Böylece babamın başına gelen bu facianın tekrarı engellenecek ve halkımın güvenliği sağlanacaktır."

Birkaç dakikalık sessizliğin ardından yeniden alkış sesleri yükseldi halktan. Bu kez de 'Kralımız çok yaşa! Küçük prens çok yaşa!' cümleleri bir arada söylenmeye başlanmıştı. Kral son kez halkını selamlayıp kucağında ağlamaya başlayan küçük prensi tutan eşi ile birlikte içeri girdi.

İnsanlar toplandıkları meydandan konuşarak ayrılıyorlardı. Kimisi bu kararın yanlış olduğunu söylüyor, kimisi de sonuna kadar kralı ve kararlarını savunduğunu belirtiyordu.

Hann // Kihyuk•JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin