0.5 •"Bana hikayeni anlatır mısın?"

1K 179 234
                                    

"Benimle ne yapmayı planlıyorsun?"

Sandalyesinde oturmuş, ayaklarını masasına koymuş olan Jooheon duyduğu ses ile kafasını kaldırıp Changkyun'a baktı. Tek elinde Changkyun'un bıçağı, diğer elinde de bıçak yardımıyla şekillendirmeye çalıştığı tahta parçası vardı.

"Efendim?"

"Ne yapacaksın bana? Öldüreceksin değil mi? Yoksa önce işkence edip sonra mı öldüreceksin?"

"Neler saçmalıyorsun sen? Hiçbir şey yapmayacağım dedim ya."

"Ne yani, ben ömrümün sonuna kadar bu yatakta bu şekilde yatacak mıyım?"

"İstiyorsan neden olmasın."

Jooheon kıkırdayarak söylediği şeyin prensi güldürmediğini fark edince yeniden ciddileşti.

"Şaka yapıyorum."

"Bir an ciddisin sandım çünkü cidden hiç komik değildi."

"O senin doğuştan muşmula suratlı bir insan oluşundan kaynaklı olmasın?"

"Doğuştan böyle olduğumu nereden biliyorsun ya sen? Belki sadece sana karşı böyleyim?"

"Neden böylesin peki? Daha beni tanımıyorsun bile."

Changkyun derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatıp içinden ona kadar saymaya başladı. Vücudunda hiçbir değişiklik yoktu, hala hiçbir yerini oynatamıyordu ve bununla beraber her saniye giderek hoşlaşan kafası durumu daha da katlanılmaz kılıyordu.

Nihayet saymayı bitirip gözlerini açtığında dişlerinin arasından tıslarcasına konuştu.

"Abimi lanetledin. Ben buraya geldiğimde bana iki kez büyü yaptın. Bir değil tekrar söylüyorum, iki. Az kalsın senin yüzünden sandalyeden düşüyordum. Şimdi de hiçbir yerimi oynatamadan burada uzanıyorum. Sana karşı ne kadar ılımlı olmamı bekliyorsun acaba?"

"Lanet konusunu açmayalım. O... O benim kasıtlı olarak yaptığım bir şey değildi."

"Nasıl yani? Ne demek kasıtlı değildi?"

"Bak... Çok uzun bir hikaye ama kısacası yapmak istediğim şey o değildi ve panik halinde olduğum için işler ters gitti."

"O halde neden düzeltmedin?"

"Düzeltemezdim. Olaydan çok sonra haberim oldu. Dedim ya, yapmak istediğim şey o değildi."

"O zaman neden öğrenince gidip yaptığın hatayı düzeltmeye çalışmadın?"

"Gidemezdim. Büyücülere olan tutumu biliyorsun, laneti kaldırmak için ortaya çıktığım an öldürürlerdi beni. Yanlış anlama, canım kıymetli değildir ama... Ama burada yardımcı olduğum onlarca büyücü var, ben gitseydim onlar ne yapacaktı?"

"Peki tüm bunları neden abimi lanetlemeden önce düşünmedin?"

Hızla yerinden kalkan beyaz saçlı büyücü prensin başucuna gitti ve işaret parmağını ona doğrultarak sinirle yanıtladı.

"Sana hataydı diyorum! Neden anlamıyorsun?! Neden anlamak istemiyorsun?! Geri dönme şansım yoktu diyorum, ölmemem gerekiyordu diyorum! Bunu anlayamayacak kadar aptal mısın?!"

Changkyun cevap vermedi. Yalnızca sustu, gözleri dolmuştu. Jooheon arkasını dönüp yeniden sandalyesine doğru ilerlediği sırada arkasından gelen hüzünlü bir ses işitti.

"Kızdırdım mı seni?"

"İnsanın asabını bozuyors-."

"Özür dilerim."

Hann // Kihyuk•JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin