Bu bölümü Rabia Elif'e ithaf ediyorum. Hesabını devlet sırrı gibi gizlediği için etiketleyemiyorum maalesef.
Hickey: emcüklediğinde tende oluşan morluk.
*
Yani Louis bir ihtimal gay ve bunalımda olabilirdi.
Bir ihtimal.
Ve delirmek üzereydi çünkü; 1- insanlar yıldönümü partilerine neredeyse gelmek üzereyken onun tek düşünebildiği Harry Styles'ı öpmekti, 2- hayatının geri kalanını, şimdiden iki ayrı kişiyle üç kez aldattığı bir kızla geçirmek isteyip istemediğine emin değildi.
Yani evet, Louis bunalımda olduğunu söyleyebilirdi ve biri ona birazdan şampanya getirmezse ruhsal olarak çökebilirdi.
Louis garsonlardan birine tepsiyle şampanya getirmesini söyledi ve iki bardak aldıktan sonra koltukta arkasına yaslandı. Eleanor hala hazırlanıyordu ve ailesi, babasının konuşma yapabilmesi için sadece ilk yarım saatte kalacaklarını, sonra Paris'e gideceklerini söylemişti.
Babasının orada bir iş toplantısı vardı ve annesi de onunla gidiyordu. Elena gelip yukarıda kızlara bakacaktı, böylece onlardan da kurtulmuştu. Alkol olduğu için çocukların alt kata inmeleri yasaktı.
Kapı zili çaldığında, Louis kapıyı açmadan önce 3. bardağını da bitirdi. Hizmetçi bakardı ama zaten beklemekten sıkılmıştı.
"ELEANOR!" bağırdı, sesi tüm evde yankılanmıştı.
Eleanor merdivenlerde belirdi, 4 bin poundluk bir elbiseden daha çok çöp torbasına benzeyen mavi bir şey giyiyordu. Ne zamandır onun kıyafet seçimlerine hakaret eder olmuştu? Tanrım.
Kapıda şimdiden okullarından dört kişi vardı, ve yarım saat sonra, oturma odası tamamen dolmuştu. Eleanor'un ailesi de oradaydı ve Louis'ninkilerle sohbet ediyordu.
Louis 5. bardağını da içti ve etkisini yavaş yavaş hissedebiliyordu. Hafiften kafası güzeldi ve 10 dakikaya ailesi konuşma yapacaktı.
Liam'ı mutfakta telefonuyla oynarken buldu.
"Erkek arkadaşın gelmiyor mu?" Louis sordu.
"Erkek arkadaşım değil ve... evet neredeyse geliyormuş."
"Şu an onunla mı yazışıyorsun?"
"Evet?"
"Kiminleymiş?"
"Niall ve Harry. Biliyorum Harry'i istememiştin ama sanırım kendi kendini davet etmiş."
"Hayır, bu- Önemli değil."
Tam o an kapı çaldı ve Louis aceleyle açmaya gitti.
Niall, Zayn ve Harry ona bakıyordu, hepsinin elinde farklı bir şişe vardı.
"Oh... bunları kimseye göstermeyin. Hadi- mutfağa koyalım." Louis söyledi ve 180 derece dönüp mutfağın yolunu gösterdi.
"Sarhoş musun?" Zayn omzuna elini koyarken sordu.
"Değilim." Louis eline vurarak uzaklaştırdı.
"Louis, ailen konuşma yapmak üzere." Barbara mutfağa geldi ve Niall'ı görünce gülümseyip öpücük verdi.
"Tabii...geliyorum."
Louis koridordan yürüyerek oturma odasına geldiğinde, ailesi küçük bir podyumda ellerinde şampanyalarla dikiliyordu. Louis hasta olacakmış gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Heaven's in your Eyes - Türkçe (Larry Stylinson Fan Fiction)
FanfictionDeneselerdi bile daha farklı olamazlardı. Louis Tomlinson 17 yaşında ve Doncaster'ın en prestijli özel okulunda, üniversiteden önce, son yılı. Geleceği için büyük planları var ve ebeveynlerinin parası sağolsun, ulaşırken zorluk çekmeyecek. İnanılmaz...