Gelecek hafta Louis için göz kapayıncaya kadar çabuk geçmişti; iki sınava girmiş ve ailesi bir galaya götürmüştü, uzun lafın kısası, 2015'in ikinci okul haftası tam bir karmaşaydı.
Günlerden Perşembeydi ve Ekonomi dersi projelerini tamamlamaları için Louis'nin Barbara'ya gitmesi gerekiyordu. PowerPoint sunumuyla başarılı bir şirketin tarihini anlatacaklardı. Aslında kolay bir işti ama ne denebilir ki, Louis Barbaralar'a gitmeyi seviyordu. Ailesi genellikle evde olmadığı için rahatsız edecek biri de olmuyordu, küçük kardeşi Luke da dahil.
Birlikte Niall'ın okuluna yürüdüler, Barbara hoşça kal öpücüğü verecekti. Tatlı, aynı zamanda sinir bozucu.
Louis birbirlerinin yüzlerini emmelerini izlemektense otobüs durağında beklemeyi tercih etmişti. Duvara yaslanarak Niall ile sigara içen Harry'yi izliyordu, ta ki biri kıyafetini çekiştirene kadar.
Bu; kirli kıyafetleri olan küçük bir çocuktu, evsize benziyordu.
"Biraz para verir misin?"
"Hayır, uzaklaş." arkasını döndü, dilencilerden nefret ederdi.
Küçük çocuğun Harry, Niall ve Barbara'nın yanına gidişini izledi.
İşte bunu izlemek keyif verici olabilirdi
Çocuk elini uzattığında Harry'nin kendi cebinden biraz para çıkarıp verdiğini görmesiyle şok oldu.
Ufaklık teşekkür edip yüzünde gülümsemeyle uzaklaştı.
Barbara gelene kadar kafasını yere eğerek bekledi, küçüğe kabalık ettiği için kendinden birazcık utanmıştı.
Barbara'nın Noel hediyesinde ailesinden aldığı yeni Porsche'u ile evine gittiler. Sınıfındaki herkes Noel'de bir araba almıştı; Liam ve Jade'in Bugatti Veyron'ı ve Perrie'nin Maserati'si olmuştu. Açıkçası Louis hala en çok kendi aracı Lamborghini'yi beğeniyordu, aralarından en pahalısının kendisininki olduğuna emindi.
Barbara'nın evine vardıklarında bir şişe su ve iki bardak kapıp yukarı çıktılar.
Projelerinin yaklaşık 30. dakikasında kapıları çaldı.
"Birini mi bekliyordun?"
"Niall geçerken uğrayacağını söylemişti, biraz işi olduğu için bizimle gelemedi."
Louis kafasını salladı ve Barbara onu içeri alırken beklemeye karar verdi. Niall'ı gerçekten seviyordu, komik ve eğlenceli biriydi.
"Yani beni Tommo'yla aldatıyordun öyle mi?" Niall odaya girerken Louis'yi görünce konuştu.
"Evet." Barbara onayladı, Louis yüzlerindeki şakacı ifadeyi görmese kendini savunurdu.
"Pizza söyleyebilir miyim?" Niall sordu ve Barbara onayladı.
"Nasıl istersin?"
Louis Niall'a bakmak için kafasını çevirdi. "Pepperonili lütfen."
"Sık sık geliyor mu?" Louis, Niall'ı kastederek Barbara'ya sordu.
"Evet." gülümsemesinden Niall'a ne kadar hayranlık beslediği aşikardı. Louis birine karşı böyle hissedebilecek mi, adı geçtiğinde dahi yüzünde gülümseme oluşturabilecek biriyle karşılaşacak mı merak ediyordu.
Yarım saat sonra, projeleri bittiğinde kucaklarında pizzayla otururlarken Barbara konuştu:
"Ee Harry'nin doğum günü için bir planı var mı?"
"Harry'nin doğum günü mü? Ne zaman?"
"Bu Pazar."
"4 gün sonra mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Heaven's in your Eyes - Türkçe (Larry Stylinson Fan Fiction)
FanficDeneselerdi bile daha farklı olamazlardı. Louis Tomlinson 17 yaşında ve Doncaster'ın en prestijli özel okulunda, üniversiteden önce, son yılı. Geleceği için büyük planları var ve ebeveynlerinin parası sağolsun, ulaşırken zorluk çekmeyecek. İnanılmaz...