Sabahın ilk kasveti belli belirsiz bir soğukluğun arasında, ekim kasıma selamını gönderiyordu. Yorganın altında ısınmaya çalışırken, ela gözlerim ile camdan aşağı çiseleyen yağmur damlalarını izliyordum. Kulaklarımı rüzgarın uğultusu ve çiseleyen yağmur sesleri dolduruyordu. Kışı seviyordum ne kadar aynam olsa da, bana kim olduğumu hatırlatsa da kış, insanlığın, kendimizin aynasıydı. Her şey geçip gitmemişti ama yaşadıklarım geçmişte tozlu rafların arasındaydı. Hangi sayfada yer aldığını bilmiyordum belki birinci belki sonuncu sayfada. Bunun bir önemi yoktu. Sadece yapmak zorunda hissediyordum ve belki de kafamda, etrafımda dönüp duranlar iki farklı insanın hikayesiydi. Bu insanların arasında ne aradığımı bile bilmiyordum bu durum benim için sadece boğucu bir yazdan ibaretti. Bir çölün etrafında geziniyor, su arıyor, sıkıntımı yansıtan terleri saçlarımdan alnımdan aşağılara döküyor bazen tozlu gözlerimi, bazen sisli beynimi bulandırıyordum. Hiçbir şey net değildi ama açık olan tek bir şey vardı o da organlarımdan aşağı yavaşça süzülüyordu. İçeride bir yerlerde tıpkı yaprakların birbirleriyle çarpışması misali bir kavga dönüyordu. Bazen ayrılıyorlar ve kendilerini rüzgarın uğultusu eşliğinde dinlendiriyorlardı. Bazen ise fırtınaya eşlik ediyor ve orada bir yerlerde kılıçlarını konuşturuyorlardı. Ama kaybeden kimse yoktu sadece birileri zarar görüyordu. Evet, biliyordum, onlar tekrardan yeni bir çarpışmaya, kavgaya hazırlanmak için gözlerini kapıyor yok oluyorlardı. Zarar gören ise bu kadın oluyordu.
''Sabahın güzelliğine hoş geldin.''diyerek mırıldandım. Aynı zamanda yataktan doğrulmaya çalışıyordum. ''Şimdi akşama hazır ol.''
Banyoya doğru yavaş adımlarla ilemeye başlamıştım ki gözüm saate takıldı. Neredeyse bir olmuştu. Lavabonun önüne geldiğimde ılık suyla yüzümü yıkadım ve üzerimdekileri çıkartarak küvete girdim. Ilık su ile duş alırken küvetin yanındaki keseyi aldım ve vücuduma sürdüm daha sonra saçlarımı yıkadım. İyice durulandıktan sonra suyu kapattım ve dikkatli bir şekilde küvetten çıktım. Kapının arkasında duran bornozu üstüme giyindim ve saçlarımı nazik bir şekilde baş havlusu ile kurulamaya başladım. Odada gezinirken dolabımı açtım ve akşama giyecek bir şeyler aramaya başladım. Gözlerim ilk önce siyah sırt dekolteli, uzun elbiseye gitti. Onu, kenara kaydırdım. Daha sonra turuncu ve mavi gece elbiselerine bir süre göz gezdirdim. Nedense bir uzaklık hissediyordum. Az sonra askısı kalın, bacak yırtmacı ve hafif dekoltesi olan kırmızı elbiseyi aynanın karşına geçerek bir süre inceledim. Kararsızlıklar içinde dolaşırken ''en iyisi bu'' diyebilmiştim.
Akşam olduğunda hazırlanmam uzun sürmemişti. ''Adam seni beğeniyor.'' diyerek mırıldandım. Bu belki kabaca kendimi övme biçimimdi ama gerçekti. Havaya göre fazla cesaretli giyinmiştim ama yinede omuzlarımı kapatacak sahte bir kürk bana eşlik ediyordu. Restaurantın önüne geldiğimde taksiciye durması için işaret ettim. Belli ücreti ödedikten sonra arabadan indim ve restauranta doğru yürümeye başladım. Şimdi onu görmüştüm ve Akman Hancı bana bakıyordu.
''Hoş geldin.''
''Hoş buldum.''
İçeri girerken gözlerim birkaç saniye etrafı süzdü yine restaurantın ilerisinde duran simitçiye göz gezdirdim. Yüzüme çarpan hafif sıcaklık ve parıldayan ışıklar içeride olduğumu anlamam için yeterliydi. Birkaç dakika boyunca karşılanma ve menü ile ilgilendikten sonra yalnız kalabilmiştik.
''Sonunda yalnız kalabildik.'' Elleri çenesi hizasında birleşmişti. ''Çok şıksın.'' Alışık olduğum bir durumdu. ''Teşekkür ederim.''
''İlk yanıma gelip oturmak istediğinde beni hem şaşırtmış hem de etkilemiştin.''
Kollarımı birleştirdim ve gözlerine odaklandım. Çünkü bir göz bebeğinin altında kocaman bir anlam yatabilirdi. ''Neden?''
''Kadınlar genelde benden çekinir. Bunu yapabilen nadir kadınlardan birisin diyebilirim.'' ''Peki diğer kadınlara ne oldu? Onlar da seni etkilemiş olmalı...''
![](https://img.wattpad.com/cover/160180870-288-k545163.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYBALA
Teen Fiction''Bir fikrim yoktu ya da vardı. Aslında belirsizdi. Sürekli konuşan insanlar ve bana yöneltilen, manasını bilmediğim bakışlar... Hepsi bir köşede beni izliyor, zaman zaman beni seyrediyor hatta dinliyordu.''