~Eski Aşklar~ 11. Bölüm

287 16 0
                                    

Savaş🚹
Nazlı'nın kalbine tüm güçümle vurup bekledim. O dümdüz çizgiye bakarak yeniden atmasını bekledim. Nefes almasını bekledim. Bekledim... ama hiç biri olmadı... Nazlı nefes almadı... Dümdüz çizgi haraketlenmedi... Nazlı geri dönmedi... doktorun yeniden saatine baktığını gördüm. Hayır... söyleme lütfen... yalvarırım söyleme... Nazlı'm ölmedi! O ölemez! O bunun için çok güçlü! Onun daha hayalleri vardı... bana anlatacakları... mutlu olması gerekiyor onun daha...

Doktor: Nazlı yılmaz ölüm saati...

Nazlı'nın rüyası🚺💭
Annemin elini tutarken birden Savaş gelip elimi sıkıca tuttu.

Nazlı: Savaş napıyorsun? Bırak elimi gidecem ben!
Savaş: bir kere gönderdim seni bir daha bırakmam!
Nazlı: Savaş ben annemle gidecem! Sen bana git dedin! Dinlemedin beni! Ben sana herşeyi anlatacakken dinlemedin!
Savaş: lütfen affet beni... biliyorum öküzlükten beterini yaptım biliyorum! Allah beni kahretsin seni zamanında dinlemedim! Ama bem artık herşeyi biliyorum... Nazlı'm bana geri gel lütfen...

Savaş birden bana sarılıp omuzumda ağlamaya başladı.

Savaş: annenin elini bırak bana geri dön... lütfen... seni çok seviyorum gece gözlüm... affet...

Gözümün uçuyla annemin eline baktım... bırakmam mı gerekiyor? Sıkıca tutuğum eli biraz gevşettim... annem bana gözleri dolu dolu bakıyordu...

Nazlı: özür dilerim...

Savaş🚹
Yüzünü çarşafla örtüler... makineye bağlı olan kabloları çıkardılar... Nazlı'm gerçekten öldü... son defa ağlayarak elini tutuyorum...

Doktor: Savaş bey artık elini bırakmalısınız.
Savaş: lütfen... biraz daha tutayım... son defa onun minik elleri tutup öpeyim... onun elleri hep çilek kokardı... o benim çilek kokulum...
doktor: Savaş bey...

Ellerini öpüp kokladım... çilek kokusu var ellerinde... gitmemiş... Nazlı'nın elini tam bırakacakken bişey hissettim... kızarmış şaşkın gözlerimle doktora baktım...

Doktor: Savaş bey?
Savaş: elimi sıktı... elimi sıktı... elimi sıktı!! Doktor bey Nazlı'm elimi sıktı!
Doktor: bu imkansız...

Doktor Nazlı'mın üstünde örtülü olan çarşafı kaldırıp iki parmağını boynuna koydu. Şaşkınca bana bakıyordu ve gülümsemeye başladı...

Doktor: nabzı geri gelmiş! O geri gelmiş! Ama bu nasıl olur? Ölümdem nasıl geldi!
Savaş: ben demiştim size! Ben söylemiştim! O güçlü!
Doktor: hastayı hemen yoğun bakıma alalım! Çabuk!

Odadaki diğer doktorlar hemen koşuşturarak gittiler. Yanımdakide Nazlı'yı yeniden makineye bağlayıp cebindeki küçük not defterine bişeyler yazmaya başladı...

2 gün sonra

Yazar📝
2 gün geçmişti ve Nazlı hala uyanmamıştı. Kalbi stabil atıyordu ve doktorlar sık sık gelip Nazlı'ya küçük testler yapıyorlardı. Doktor uyanana kadar yoğun bakımda olması gerektiğini söylediği için kimse yanına girmemişti. Savaş'a söz konusu gelirse berbat haldeydi... kaç gündür eve gitmemişti... ne yemek yemişti nede gözüne uyku girmemişti. Her gün Sabah erkenden Ali, Selin, Buse ve Mukaddes teyze geliyorlardı ve akşam gidiyorlardı. Ve birdem yoğun bakıma koşarak bi hemşire girince herkes ayağa kalkıp camın önüne dinelip Nazlı'ya ne yaptığına baktılar.
Hemşire Nazlı'ya bir kaç test yaparken tansiyonunu ölçmek için elini tutup kolunu kaldırmak istedi. Ve birden Nazlı hemşirenin elini sıkıca tutup bırakmadı. Elini kurtarmaya çalışıp aynı anda kalbine bağlı makineye baktı.

Hemşire: kalbin neden bu kadar hızlı atıyor?

Nazlı birden sıktığı kolu bırakarak yavaş yavaş gözünü açıp tavana baktı.

Nazlı: nerdeyim ben? Noluyor?
Hemşire: Nazlı hanım?
Nazlı: sen kimsin? Bana neden Nazlı hanım diyorsun? Kolumda neden iğne var? Kalbim neden makineye bağlı?
Hemşire: sakin olun... ben hemşire Merve Türkoğlu. Bana son hatırladığın şeyi söyler misin?
Nazlı: arabamdaydım... nereye gittiğimi hatırlamıyorum... neden arabamda olduğumuda hatırlamıyorum... sadece çok sinirli olduğumu ve yağmurlu hava olduğunu hatırlıyorum...
Hemşire: peki neden sinirli olduğunu hatırlıyor musun?
Nazlı: birisine kızgınım... ama kim hatırlamıyorum...
Hemşire: peki lütfen karşındaki pencereye bakarak bana orda kimleri tanıdığını söyler misin?
Nazlı: ben... uhm... Selin'i hatırlıyorum... ve Ali'yi...
Hemşire: hatırlayacam diye lütfen kendinizi yormayın. Sadece Selin ve Ali'yi mi hayırladınız?
Nazlı: evet... ben öteki adamı be kucağındaki uyuyan küçük kızı tanımıyorum...
Hemşire: peki... siz lütfen dinlenmeye bakın kendinizi fazla yormayın ben hemen geliyorum.

Merve odadan çıkar çıkmaz herkes onun yanına koşar ve kocaman bir sevinçle bakarlar.

Merve: iyi haberim var kötü haberim var ve daha kötü bir haberim var.
Selin: daha kötümü?
Merve: iyi haberle başlasak Nazlı hanım uyandı ve sağlığı yerinde... ama hafızası değil...
Savaş: nasıl yani? Beni hatırlıyor ama demi?
Merve: hayır... Selin hanımı ve Ali beyi hatırlıyor... daha kötü haberimde o zaten... kızını hatırlamadı...
Ali: kızını nasıl hatırlayamaz?
Merve: şöyle açıklayım size... Nazlı hanım o kazayı yaptığında Savaş beye çok kızgın ve kırılmıştı. Zaten önceden yaşanmış olaylar yüzünden Nazlı hanımın beyni size karşı ters durumdaydı. Ondan kazayı yaptığında beyni sizi Nazlı hanım için bir tehlike olarak gördü ve sizi hafızasından sildi. Sizi silince otomatik olarak Buse'yide sildi çünkü sizsiz oda olmaz...
Selin: kalıcımı?
Merve: o kadarını ben bilmiyorum doktor bey normal odaya almadan testleri yapar ve sonuçları size bildirir. Şimdi izninizle benim gitmem gerek.

Hemşire gidince Savaş Buse'yi Selin'e verip yere oturur ve başını iki elinin arasına alır.

Savaş: ben onun için bir tehlikeyim?
Ali: abi bak Nazlı iyi durumda uyandı yaşıyor...
Savaş: ben onun için yaşamıyorum ama...
Ali: Savaş hadi seni eve bırakıyım git uyu kaç gün geçti toplam 2 saat uyudun!
Savaş: ben nasıl uyuyum Ali? Hadi sen bana anlat. Nasıl uyumam gerekiyor? Yada dur daha iyi bir soru... Selin bu halde olsaydı sen uyur muydun?
Ali: Savaş...
Savaş: hayır Ali... uyumazdın... uyuyamazdın... kardeşim... benim yıllar boyunca sevdiğim kadın ölümden döndü ve beni hatırlamıyor... 5 senedir benim kızım varmış daha yeni öğrendim... ve kahretsinki Nazlı'nın kalbi atmaya devam edince her dakikasında mutlu aile olucaz diye hayal etmiştim şimdi hepsini silebilirim!
Ali: normal odaya alınca gir konuş belki işe yarar hem kalıcımı bilmiyoruz belki zamanla hatırlar!
Savaş: bence hemşire haklıydı... ben onun için bir tehlikeyim... belki beni hafızasından silmesi onun için daha sağlıklı... eğer öyleyse hatırlamasın...
Ali: Savaş... abi senin sesin neden değişiyor?
Savaş: bide... bana "en çok ne koyuyor biliyormusun? Gözlerine bakınca artık sevgi görmüyorum" demişti... onu hatırlamasın... çünkü onu derken çok acı çekmişti... o mutlu olcaksa... o mutlu olcaksa beni hatırlamasın abi...

Ve birde  Savaş oturduğu yerde gözlerinin önü kararır ve yana doğru düşerek yorgunluktan bayılır...

Eski AsklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin