10

244 15 5
                                    

O gün Yağız'a söz vermeme rağmen, geri dönmemiştim. Kafamda dönüp duruyordu Ulaş'ın söyledikleri. Aramızda engel, kalmamıştı değil mi artık? Yani öyle olması gerekiyordu.. Ama bir türlü inanamıyordum buna.. Ulaş'la bana.
Bugün olanlar.. Rüya gibiydi. Sanki kötü ve uzun süren bir kabustan uyanmış, yepyeni bir rüyaya dalmışım gibi. Uzun bir zaman sonra, ilk defa Bora'yla buluşacaktık. Dersler, okul, Ulaş derken, ne Erez'in geri dönmesinin, ne de Bora'yla yeniden yakın arkadaş olmamızın, keyfini sürememiştik. Havalar soğumuş, yazın sonlandığını sertçe belli etmeye başlamıştı sanki. Pembe bir sweat ve siyah taytımı üzerime geçirdim. Bu hissi özlemişim..
Saçlarımın, rüzgara eşlik etmesini istediğimden açık bıraktım.
Odamın kapısını açmış, gidiyordum ki..

"Duru? Nereye gidiyorsun yine?"

Annem.. Derin bir nefes aldım

"Kocaya.. Nereye olacak anne? Bora'yla parka gideceğiz."

Onaylamaz ve iğneleyici bakışlarının ardından

"O çocukla yakın olmanı istemediğimi, biliyorsun."

Aynı şekilde gözlerimi devirip

"Sen, kimseyle yakın olmamı istemiyorsun anne."

Bu sefer sinirlenmiş olacak ki

"Hiç bir yere gidilmiyor, küçük hanım! İzin vermiyorum."

O sinirlendikçe ben daha da sinirleniyordum. Hep böyle yapıyordu! Hayatım tam düzene girmişken, arama mesafe koyduruyor, beni eski  depresif hayatıma geri sokuyordu. Onun tek istediği, kendi hayalleriydi! Bir kere.. Bir kere ne istediğimi sormamıştı ki bana..
Hukuk okuyacaksın, Duru.
Senin iyiliğin için, Duru.
Çalış Duru.
Oysaki aklımın ucundan geçmiyordu avukatlık. Sıkılmıştım. Bu iş bitecekti, artık. Büyümüştüm değil mi? Kendi kararlarımı verebilirdim. Bu evde durmayacaktım artık. Annemi geride bırakarak odama yöneldim.

"Öylece gidemezsin küçük hanım! Henüz lafım bitmedi, Duru! Duyuyor musun?"

Kapıyı çarptığımda, sesi kesilmişti. Yatağımın altından, iki gözlü bir sırt çantası çıkarttım. Ön gözüne cüzdanımı ve küçük eşyaları, arka gözüneyse bir kaç kıyafet attım. Telefonumu elime aldığım gibi, son bir kez dönüp odama baktım. Sanırım tek özleyeceğim yer, burası olacak.
Kapının kolunu tuttuğumda.. Gözüme takıldı.
Babamın bana bıraktığı ilk şey..
Tek şey..
Minik oyuncak ayıcık'
Tebessüm ettim. Baba. Neden gittin ki sen?
Kapıdan uzaklaşıp, yatağımın yanına gittim.. Çantamın içine ayıcığıda koyduktan sonra, evet.. Evet artık cidden hazırdım.
Annemin üst katta olduğunu var sayarsak, evden çıkmam oldukça kolay olmuştu.
Parka geldiğimde, Bora'nın oturduğu banka ilerledim. Oda ayağa kalktığında selamlaşmıştık, yanağımdan makas alır gibi yaparak

"Nabersin bakalım cadı?"

Gülümsedim

"İyiyim işte nolsun. Az önce evden kaçtım, şimdi gidecek bir yerim yok falan. Baya iyiyim ya, sen nasılsın?"

Gözleri her bir cümlemde açılsada, kocaman bir kahkaha patlattı

"Ulan Duru! Kızım sen büyüdükçe, ergenleşiyorsun he!"

-Hayvan anırarak söylediği için gülmekten boğuluyordu!-
Kollarımı bağladım

"Hayırdır Bora Bey? Evde sigara içerken Aysun teyzeciğime yakalandığında;
'Dumanın kaç saniyede kaybolduğunu test ediyordum, anneciğim'
Diyen ben miydim? Ben ergensem, sen benim beş katım artı üçsün oğlum!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 16, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAVGAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin