-"Şimdi Deniz galiba bizim aramızda baya yumuşadı. Gayet iyi anlaşmaya başladık. Gülüşüp şakalaştık falan." dedim.
-"Ee, başka ne konuştunuz!"
-"Bu kadar."
-"Ya sen Barış'la konuşmam lazım dedim çekip gittin. Ne konuşman gerekiyordu Barış'la?" Deniz zorlamaya devam ediyordu. Ama Murat söylememem gerektiği konusunda Murat beni uyarmıştı.
-"Bak şimdi söyleyemeyeceğim ama Sinan hocanın sana tez vakit anlatacağı bir şey bu. Merak etme. Anladığım kadarıyla çok yakında öğreneceksin. En uygun zamanda. Ben şimdi söyleyemem. Kumsal'da söyleyemez. Hiç üstümüze gelme. Konu kapandı. dedim bir nefeste ve nefessiz kaldığı anladım. Zaten bizim yokuş fenaydı. Birde konuşunca...
-"İyi tamam. Söylemezseniz söylemeyin. Öğrenirim ben Sinan hocadan." dedi ve bana dil çıkardı Deniz. Sonra gülmeye başladık.
Nihayet Kumsallar'ın evine gelmiştik. Ve 1 saattir Kumsal'ın hazırlanmasına yardım ediyorduk. Uyuşuk bu çocuk. Beş saat hazırlanamazdı.
Kumsal 3 saat sonunda hazırlanmıştı. Ve şimdi sıra gelmişti en acı ana. Aileyle vedalaşma. Çok acıydı. Hayatında her zaman birlikte olduğun insanlarla ilk defa hemde 14 yaşında uzun süreliğine hemde ayrılman. Ben o kadar yıpranmazdım belki. Ben küçüklüğümden beri ana baba ayrılmış bir çocuk olarak alışıktım özlemeye. Bir yere gidince diğerini özlemeye. Ben zaten olgun bir çocuktum. Kaldırırdım ben bunları. Ama Kumsal. Ama Deniz. Deniz annesi olmadan uyuyamayan birisi. Özellikle o çok zorlanacaktı. Ama Kumsal annesinin yanına gidip ona sanki bir daha hiç sarılamayacakmış gibi sarılınca içim gitti. Bu ikisi içinde zor olacaktı anlaşılan. Sonra Kumsal bavullarını ve çantalarını kapının önüne çıkarttı. Sonra bize gittik.
Eve girer girmez annem bana sarıldı. Daha sonra odama geçip istediğim tüm eşyalarımı okumadığım kitaplarımı, örgü şişlerimi ve yünlerimi, boyalarımı, pantenlerimi, kaykayımı... Çoğu şeyimi aldım. Sonra elime bir bavul daha aldım ve Güneş'in tüm eşyalarını koydum.
-"Işıl ne yapıyorsun?" diye sordu annem.
-"Onsuz yaşayamam annem. Onsuz gitmem." dedim. Güneş'i alacaktım. "Merak etme ona çok iyi bakacağını biliyorsun." dedim.
Güneş'in de eşyaları toplamanın her şeyin tamam olduğunu gördüm. Anneme baktım. Gözleri dolmuş ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
-"Asla beni aramayı unutma." diyerek sarıldı bana annem. Çok sıkı saeılıyordu. Ve ağlamaya başladığını hissettim. Bende öyle olmuştum.
-"Ama bak sen üzülürsen benim içim rahat etmez, aklım sende kalır. Yapma böyle. Merak etme ben çok iyi olacağım. Senin bana öğrettiğin değerlerden asla şaşmayacağım. Seni seviyorum annem. Ama ağlama." dedim. Ve Deniz bizi onlara götürecek arabanın gelmesi için Sinan hocaya yazdı.
Araba yarım saat sonra gelmişti. Kumsal ile benim eşyalarımı bagaja doldurduk. Güneş'ide arkaya geçip hemen bacaklarımın arasına oturttum. Koca kızım pek bir usluydu. Kızlar da onu seviyordu.
Denizler'e gelmiştik. Kumsal Denizle içeri girmişti ama ben Güneş'i yanlız bırakamayacağım hemde eve sokamayacağım için girişteki balkonda Gündeş'in yanına oturdum. Etrafa bakındım. Her taraf yemyeşil. Gökyüzü masmavi. Denizler Sakarya'nın merkezinde ki şehire 15 dakikalık bir köyde oturuyorlardı. Ama bir ayrı güzeldi burası. En azından doğayı seven bana öyle geliyordu. Kızların da işi biraz uzun sürecek gibiydi. Bende sırt çantamdan kitabımı çıkardım ve okumaya başladım. Güneş'imde o sırada kendini sevdirmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Bir Yer
FantasyBir grup gelecek ve hepimiz kurtaracak. Eğer görevlerinde başarılı olurlarsa tüm evreni kurtarmış olacaklar. Bu paragraf ve dahası hayatımı değiştirdi. 14 yaşında sıradan bir kızdım ama sonra dünyayı kurtarmak için savaşmaya başladım. Gücümü i...