Bölüm 7: SEDEF

9 5 1
                                    


Kuzuören Yurdu, ailemizin yeni üyesi Berna 2 yaşında. Eski ismiyle Sedef.

İnsan nereye gittiğini bilmediği bu yolda nereden geldiğini de bilmiyorsa neye tutunarak, kimden destek alarak yürüyecekti? Bu kadar yükü taşımak için gencecik bir bedenin omuzları çok cılız değil miydi? 

Resimler, belgeler, Sedef adına banka hesabına yatan paralara dair faturalar, hatta DNA testi sonucu... Bütün belgeler önünde seriliydi. Ona öz ailesi her kimse büyüyüp eğitim hayatını bitirene kadar ihtiyaç duyduğu her şeyi edindirmişler, annesi bildiği kadına yükle para vermişlerdi. Gerçek buydu. 

Ya siz kucağınıza bir bebek, yanınıza bir tomar para bırakılıp nedensizce gidilse ne yapardınız? Sorgulamadan ona sıcak bir yuva sağlar mıydınız? Yoksa sorumluluk alamam deyip ne bebeğe ne paraya mı dokunurdunuz? Gerçek buydu. Annesi aslında annesi değildi. Hatta aslında annesinin kim olduğu da mühim değildi. Şimdiye kadar onu yetiştirip ona bir aile edindirmiş, şuan da kafasında tepinen cevapsız soruların cevabını alarak bu dünyadan gitmişti. İşler giderek karmaşık bir hal alırken yumağın birbirine dolanmasını izleyen Berna ise şiddetli fırtınada okyanus ortasında kalmıştı.

"Ne yapacağım?" diye titreyen bedenine hakim olamayarak yere çöktü Berna. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. "Hayat önce beni yangınla tanıştırdı, evimizin yandığını ve tüm anılarımın, tüm fotoğraflarımın silindiğini söylediler bana." dedi ve derin hıçkırığı bir kez daha duyuldu. 

"Halbuki ben o eve ait bile değilmişim." 

Çektiği tutuk nefes boğazında yumru gibi oturmuştu. 

Oturduğu yerden kalkıp gelen Eren, ayağa kaldırmak için ona ellerini uzattı. Fakat artık bacakları artık bedenini taşımıyordu. Halsizdi Berna.

Ağlamaktan boğuk boğuk çıkan sesinden birkaç cümle anlaşıldı.

"Gitmek istiyorum."

Gözyaşlarını elinin tersiyle sildi. Geçmiş adına diyecek birçok şeyi vardı. Eren'in elleri hiç orada yokmuş gibi yanındaki masaya tutunup ayağa kalktı. Kendine hakim olmak zorundaydı çünkü kendisinden başka kimsesi yoktu.

"Berna bilmen gerekiyordu." dedi Eren. "Özür dilerim."

Kağıtları yarım yamalak tekrar zarfın içine yerleştirip toplamaya çalışan Berna yüzünü Eren'e döndü.

"Buradan gitmek istiyorum." dedi.

Hıçkırıkları kesilmiş, gözündeki son birkaç damla yaşı da elinin tersiyle silmişti. 

"Beni buradan götür Eren."


****


Başlangıcı olan her şeyin mutlaka bir sonu olur. En kötü günler bir gün biter, en güzel anıların her zaman bir sonu vardır. Güvendiği insanların tanıdıklığından şüpheye düşmesi üzerine Berna artık tanımadığı insanlardan medet ummaya başlıyordu. Eren ona paketin geldiği sabahı, daha önce evlerine Mehmet ile girip bu dosyaları aradığını anlattı. 

"Bunca şeyden beni sorumlu tutmam ilk aklına gelen olabilir." dedi. 

"Hayır." dedi kafasını olumsuz şekilde iki yanda sallayarak.

Şehirden çıkalı iki üç saat olmuştu. Gittikleri yere dair en ufak bir soru sormak istemiyordu Berna. Müzik kısık sesteydi ve düşüncelerini bastırmıyordu.

"Bunları yapan adamlar, yani anneni öldüren adamlar senin de peşinde. Belki ben de onların adamıyımdır, niye güvenesin diye düşünebilirsin."

20 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin