Deri ceketimi teslim ettikten sonra kapıdaki genç arkadaşın yönlendirmesiyle kendisinin peşinden Jaehyun'un bizim için ayırdığı masaya ilerledim. Odasında oturup konuşacağımızı sanmıştım ama pek öyle olmayacak gibiydi. Önüme bırakılan menünün ardından yalnız bırakılmıştım. Muhtemelen birazdan yanıma gelirdi. Menüye göz atarken ne kadar zor ve iddialı yemeklerın olduğunu fark ettim, beni kesinlikle zorlayacak bir yerdi. İçim içimi yiyordu. Gerginlikten bayılacaktım. Menüyü incelerken tanıdık sesle hafif bir tebessüm yayıldı dudaklarıma. Hâlâ gergindim ama burada olduğunu bilmek az da olsa huzurla dolduruyordu içimi.
Menüyü bırakıp hızla ayağa kalktım ve elini sıktım. "Hoş geldin, Jaehyun."
"Asıl sen hoş geldin. Pek umutlu değildim." Benim mesafemin aksine uzattığım eli görmezden gelmiş ve aramızdaki mesafeyi kapatıp sağ kolunu sıkıca bana sarmıştı.
"Gelmiş olmama ben de şaşkınım." Gergince geri çekilip aramıza biraz mesafe koydum, yakınlığa gerek yoktu. Sandalyelerimize geri döndüğümüzde rahat bir nefes alabilmiştim sonunda.
"Ne yersin?"
"Sezar salata ve su sanırım."
"Aç değil misin?" Yanımıza yaklaşan garsonu elini kaldırarak durdurdu ve kaşlarını kaldırdı.
Başımı olumsuz yönde salladım. "Hayır, bir an önce konuşalım ve gideyim. Yorgun hissediyorum."
"Sezar ile Sauvignon Blanc iyi gider, açtıralım bir tane."
"Pekâlâ, çok içemem ama araç kullanacağım."
"Ben bırakırım, merak etme." Elini kaldırıp köşede bekleyen garsona gelmesi için işaret etti. "Biz iki sezar salata alalım. Bir de Château Margaux, Pavillon Blanc açın lütfen."
"Tabii, hemen."
Başıyla onaylayıp menülerle uzaklaşan garsonun arkasından baktım ve gittiğinde arkama yaslandım. "Evet, dinliyorum."
"Aylık 4 milyon Won, pazartesileri izinlisin. Mutfaktaki tüm ekipten sorumlusun, eğer çalışmasını beğenmediğin veya yeterli bulmadıkların olursa göndermek sana kalmış. Gelip sebeplerini anlatmanla kendilerine gerekli yolu veririz. Menümüzü gözden geçir, beğenmediğin ya da eklemek istediğin olursa etraflıca konuşuruz Taeyong. Reçetelerin olduğu dosyayı hem çıktı şeklinde hem de sosyal medya aracılığıyla sana ulaştıracağım. Müşteriyleri nasıl etkileyeceğini ve memnun edeceğini zaten biliyorsun, özel insanlar geleceğinde sana birebir ben bildireceğim ve tıpkı o gün bana yaptığın gibi kendin hazırlayıp gelip burada anlatacaksın. Bazen yeri gelecek hep birlikte oturacağız bu masaya. Beğenmediğin veya kafanda soru işareti bırakanları konuşalım, eğer bir eksiğin yoksa yemeğimizi yedikten sonra evrakları getireyim imzala. CV'n zaten bizde var, sadece sağlık raporu ve vesikalık fotoğrafına ihtiyacımız olacak."
"Tüm koşullar gayet iyi ama ben tüm bunlar için yeterince nitelikli miyim bilmiyorum. Bir anda bunca sorumluluğa girmeyi kaldıramayabilirim." Masaya yaklaşan garsonla sustum ve kadehlerimizi doldurup şarap şişesini buz kovasına bırakıp masadan ayrılmasını bekledim. "Yüzüstü bırakmak veya hayal kırıklığına uğratmak istemem."
"Taeyong.. Altından kalkabileceğine inancım tam, biraz sen de güven kendine. Hemen anında adapte olup burayı uçurmanı beklemiyorum zaten senden. Gidişata bakarız, olmazsa farklı bir yol izleriz. Olmaz mı?"
"Olur, tamam. Sanırım deneyebilirim."
"Güzel, o zaman pazartesi gel ve başlayalım. En azından ekiple tanışırsın, ortalığa alışırsın." Gülümseyip kadehini kaldırdı ve benim de kaldırmamı bekledi. "Yeni işine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elegant ;; jaeyong
Fanfictionmutfak alanındaki yeteneğiyle kısa sürede sosyal medyada ses getiren lee taeyong, üç michelin yıldızına sahip idolü jung jaehyun ile tanışır. half text lee taeyong + jung jaehyun © psychelure, 2024. #8 nct