9. Bölüm/ Sen Hayatın Cilvesi Misin?

12 6 0
                                    


"Polen kalk hadi." Diyen Almira'ya baktım. Yataktan doğrulduğumda gözlerim yarı açıktı. "Ben sana bizimkilerin yanında donuk davranıcam, bozma beni." Dedi ve ekledi. "Hadi bakiyim hademe yerleri silicen daha." Güldü ve dışarı çıktı. "Off. Hademe olmadığım kaldı zaten." Dedim ve üstümü giyindim.

Dışarı çıktığımda turuncu şeytan oradaydı. Alya. Katil olma sebebim.
"Minik prensesim de uyanmış." Dedi alayla Alya. "Şeytanın yine keyfi yerinde herhalde bu gün daha güzel kötülük planları var." Dediğimde kafasını salladı ve elini boğazıma götürüp sıktı. Bir an nefes alamamıştım. "Evet var ve sen bunları yapmak zorundasın." Dediğinde güldü. "Çok eminsin." Dediğimde güldü. "Her zaman. Senin dilin biraz uzamış, dikkat et kaptırma." Dedi ve gözlerini büyüttü.

Arabaya bindiğimizde tam karşısına oturdum. "Bugün mönü de kim var?" Dediğimde ufak ama iğrenç bir tebessüm etti. "Kantinci." Dediğinde oturmamı daha da dikleştirdim. "Ya piskopat mısınız ya! Beni affet dizisinin içinde miyim ben? Hayır yani kurgu kötü!" Dediğimde güldü. "Kaç yaşındaydın sen? Ana sınıfı terk misin?" Dediğinde yapmacık şekilde güldüm. "Espriler, şakalar. 19 yaşındayım." Dediğimde şaşırdı. "Bende." Dedi. Bende güldüm 'senle aynı yaştayız ne kadar da şanslıyım.' Dercesine kafamı salladım.  


Okula girdiğimde Alya öğrenci olduğu her halinden belliydi. Ben direkt olarak hademe odasını aradım.
İçeri girdiğimde bana çuval gibi olan kıyafetleri giydim ve yürüyen su kovasını birde viledayı alıp odadan dışarı çıktım. Tenefüsdü. Koridorları siliyordum, çakdırmamam lazımdı.

Öğretmenler zili çaldığında koridorda müdürü gördüm. Telaşlanmıştım ve tam karşımdaki odaya girmiştim. Öğretmenler odası.  Oda da sadece tek bir hoca vardı. Arkadan çektiğim tomografiyle genç bir delikanlı sonucuna vardım. Sarı bezi aldım ve ortadaki büyük masayı silmeye başladım. Bir süre sonra kafamı hocaya  doğru kaldırdığımda diret arkamı döndüm. Yaman'ın burada öğretmen olarak ne işi vardı. Ona çok sinirliydim. Hala beni izliyordu, kesin bu da Alya'nın oyunun bir piyonu.
GÖREV 1- Piyonları Yık.

"Hademe hanım bana bir kahve yapar mısın?" Dediğinde gözlerimi irice açtım. "Az ye de kendine uşak tut." Dediğimde arkasına döndü ve bana baktı. "Efendim?" Dediğinde bende hemen geri bastım. "Homon yopoyorom ofondom." Dediğimde tekrar bana doğru yaklaşmaya devam etti. Hemen kaçtım ve kahve fincanlarının olduğu yere gittim. "Siz benden mi kaçıyorsunuz?" Dediğinde kafamı olumsuzca salladım. "Yok ofondom no koçmoso?" Dediğimde şaşırmıştım. Bu çocuk benim Polen olduğumu bilmiyor muydu yoksa yana mı yatıyordu? "Hademe hanım hastasınız her halde sesiniz kalınlaşmış." Dediğinde sinirlenmiştim bir bırakmıyordu gerizekalı beni ki işimi yapayım. "Hademe anan çicek babandır!" Bir anda ağzımdan çıkan cümleye gözlerini kırpıştırdı. Defalarca ağzıma vurdum ve bana yaklaşmaya başlamıştı. "Ya git gelme." Diye fısıldıyordum kendimce. Yaklaşmaya devam ediyordu. "Lan gelmesene ya!" Dedim seslice ve beni kollarımdan yakaladı ve ona bakmamı sağladı.

"Öğretmen bey benim çok işim var daha kantini silcem, bırakın gideyim." Dediğimde şaşırmıştı. "Polen?" Dediğinde kahkahaya tutuldu. "Ne Polen'i ya? Hademeyim ben Hademe. Ne gülüyon at gibi? Senin o kişneyen dişlerini söker bu yere 'seni seviyorum' yazarım." Dediğimde bir an duraksadım. "Bu bir çıkma teklifi mi?" Dediğinde sinirden parmaklarımı sıktım ve yumruk yaptım. "Senle çıkmama gerek yok atın üstüne çıksam yeter, aynı hesap sonuçta!" Dediğimde güldü. "Altlı üstlü falan hoş olmuyor Polen, ayıp denen birşey var." Dediğinde yumruk yaptığım elimi  omzuna vurdum. "Ya bilekden alacaksın kuvvetini diye öğretmedim mi ben sana? Ne man kafa çıktın sen!" Dediğinde sinirden güldüm. "Birde utanmadan beni takip ediyorsun ya!" Diye bağırdığımda şaşırdı ve kaşını kaldırdı. "Beni tanımamazlıkdan gelip kaçan sensin ama seni takip eden benim öğle mi yani?" Diye sorduğunda kafamı onaylarcasına hızla salladım. "On numara beş yıldız, aynen öyle." Dedim ve kapıya çıkmak için yaklaştım.  "Neyse benim gitmem lazım zaten yine beni takip edip karşıma çıkacaksın." Dediğimde anlamadığı her halinden belliydi. Kolumdan tutup beni kendine çekti. Bu yakınlık da nedir Yarabbi?
"Ya kardeşim film mi çekiyoruz?" Dedim ve arkada hazırladığım kahveyi üstüne döktüm. Bağırmasıyla kolumu kurtarmam bir oldu. "Allah öbür dünyada yakmasın Yaman." Dedim ve güldüm.

3 KarışımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin