Multimedia Efe Celal. Yalnız daha az çilli hali ^^
Ayrıca arkadaşlar bölüm sadece bana ait, Betül yaylada olduğu için yazamadı. Ve kurguyu sadece birazcık hızlandırdım. Yoksa asıl olaylara asla varamayız gibi duruyordu sjjdsfjg
Kısa keseyim. 5. bölümle karşınızdayım. İYİ OKUMALARR :**
-Ezgi
Başım dik ve delici bakışlarımla göz temasını kesmeden yanına kadar ilerledim. Yanına gidip sessiz bir bağırmayla burada ne işi olduğunu sordum ama tek cevabı sırıtmak oldu. Bir an donup kaldım. Gerçekten bu çocuğun zoru neydi?
Pencere kenarında altı kişilik koltuklardan oluşan masaya geçti. Sağ ayak bileğini sol bacağına yaslayıp sözde erkeksi bir şekilde oturdu. Gelin bir de bana sorun onun erkekliğini.
Üzerinde okul kıyafeti yoktu. Zaten bugün okulda da görmemiştim. Görseydim büyük ihtimalle üstüne yürürdüm. İyi kurtuldu, şanslı piç.
Masasının tam önünde gelip durduğumda hala göz gözeydik. Bana bakmak için hafifçe kafasını kaldırmıştı. Yine ve yine adi bir şekilde sırıtıyordu. Esmer sevseydim gözüme hoş biri olarak görünebilirdi. Sert yüz hatları, iri koyu gözler, uzun boy… Çok kaslı durmasa da cılız veya göbekli denemezdi.
Esmer sevsem de o yaptığından sonra gözüme hiçbir türlü hoş gelmez gerçi.
Beni zorla arabaya bindirme denemesinin üstünden daha tam üç gün geçmiş bile sayılmaz. Ama o karşıma çıkmış sırıtıyor. Peki ben ne yapıyorum? Normalde parmaklarım iç organlarına değene kadar onu vahşi bir kedi gibi cırmalar, kafasında kırılmadık vazo bırakmaz, vücudunda bana değmiş olan her yerine kızgın yağ döker, kulaklarından asit verip burnundan çıkartırdım.
Ama şuan karşısına dikilmiş sadece bakıyorum.
“Ne istediğimi sormayacak mısın?” diye sırıtmasını kesmeden sordu. Dudağının yanında küçük bordo-kahve bir yara vardı. Buğra’dan kalma sanırım.
“Ah, tabi. Kusura bakmayın şu sıralar biraz dalgınım. Ne alırdınız?” Bunu dedim, çünkü ona kötü şeyler demeye başlarsam işten atılana kadar, hatta mahkeme ile sınır dışı edilene kadar susmayacağımın farkındaydım. Ama bu ‘iyi davranışım’ sakın gerçek algılanmasın. Tabi ki aklımda planlarım var. Ve iç sesim bile bu planlara şeytanice fakat bir o kadar da olumlu bakıyor.
“Buzlu kahve iyi olur.” Dedi elindeki menüye baktığı halde menüde bile yazmayacak kadar standart bir içecek sipariş ederek.
“Sıcak isteseydin üstüne dökerdim, anladın tabi,” diye mırıldandım çok sessiz bir şekilde.
“Pardon?” bu ‘pardon ne dedin sen, hemen sözünü geri al’ pardonu değil arkadaşlar, dediğimi gerçekten anlamamıştı.
Şirin garson kız gülümsememi yüzüme yerleştirip kafamı hafifçe sağa yatırdım. x2 şirinlik.
“Başka bir isteğiniz var mı?”
“Karamelli pasta alabilirim, ımm ve kahveye çikolata sosunu bol koyarsanız sevinirim. Ve bir de fıst… Sen dediklerimi not alıyor musun?” derken yanlarımda hemen yumruk atmaya hazır bekleyen ellerimi gösterdi.
Refleks olarak elime bakınca not defterimi parçalarcasına sıktığımı yeni fark ettim. Hatta o kadar sıkmıştım ki, biraz daha sıkarsam kağıdın yapıldığı ağacın birkaç yaprağını ortaya çıkarabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulanık (Askıya Alındı)
Teen FictionBazen bir gazete ya da dergi haberi sizi mutlu eder ya da birisinin öldüğü yazılarda üzülürsünüz. O gün Kayra'nın gördüğü haber içinde sadece ufacık bir parçasını kendi bile hissedemeden heyecanlandırıp yok olmuştu. İşte o haberden kısa bir süre son...