Okuyan var mı bilmem ama sevgili okuyucularımız; 3. bölümle karşınızdayıızz. Multimedia'da Kayra-Eliz-Batuhan-Sefa dörtlüsünün temsili hali var. İyi okumalar, oylarınızı esirgemeyin sjfhsd -Betül&Ezgi
Her şeyi beklerdim ama hafta sonumun bu kadar sıkıcı geçeceğini asla.
Pazar günü klasiği olarak bruncha gidecektik babamla. Saat on ikiyi geçerken yataktan zorla kalktım ve yarım saat tarlası yanan köylü gibi boş boş yatağıma baktım babamın ‘’Kayraaaaa’’ diye kükremesiyle kendime gelip hemen banyoya attım kendimi. Yüzüme üç dört avuç su çarparak kendime geldim.
İşleri halledip kıyafet dolabımın önüne geçtim ve siyah dizleri yırtık pantolon üstüne beyaz kazak deri ceket ve boynuma da atkı doladım saçlarımı açık bırakıp ayağıma da siyah kısa botlarımı giydim ve aynada kendime baktım gayet iyi görünüyordum.
Babamın yanına salona geçtiğimde koltukta oturmuş kahve içiyordu ‘’Ben hazırım’’ dediğimde ‘’Tamam hadi çıkalım’’ dedi ve beraber önce evden sonra apartmandan çıkıp arabamıza bindik.
“Senin baban hani iş seyahatine çıkıyordu lan?” gibi bir cümleyle beni karşılamayı düşünüyorsanız açıklayayım; babam sabaha karşı eve geldi. Yük işlemlerini ayarlayıp başka bir kaptana görevi devretmiş. Çünkü bir iki hafta içinde çok daha uzun bir seyahate çıkması gerekecekmiş. Benimle de daha fazla zaman geçirmek istedi. Haklı çünkü işinde ‘eve geri dönememe’ riski fazla.
En çok korktuğum şey de babamı kaybetmek zaten. Annesiz değilseniz bunu pek de anlayamazsınız.
Brunch bizim için bir gelenektir çünkü annem ölmeden önce bile zamanımız oldukça buraya gelir yemek yermişiz. En güzel vakitlerimiz burada geçermiş. Ben bunları düşünürken 20 dakika geçmiş ve gelmiştik.
Burası gür ağaçların renk renk ampullerle süslenip lokantayı çevrelediği bir mekandı. Büyük bir aile mekanı… Bahçesi de en az lokanta kadar büyüktü. Kocaman bir ağaç kralın tahtına oturması gibi bahçenin ortasına kondurulmuştu. En çok bu ağacın gölgesindeki dört kişilik masayı seviyorum. Lokantaya gölgeli mor ve kırık beyaz hakimdi. Ve her mevsim ilkbaharı hatırlatan çimenlerle gayet hoş bir görüntü oluşturuyordu. Ağacın altındaki masa boştu, zaten bu saatte kim yemeğe gelir ki?
Dışarıdaki masada oturmak istediğimi söyleyince babam beni kırmadı ve esen rüzgarlar eşliğinde masamıza yerleştik atkımı ve ceketimi çıkartıp yan taraftaki sandalyeye koydum babam gelen garsona brunch için geldiğimizi söyledikten sonra servis yapılmaya başlandı.
Sandalyeler genişti ve gerçekten rahat çiçek desenli minderlerle de mor masa ilgi çekici görünüyordu.
Sonbahar mevsimi olduğu için üstümüzdeki ağaçlar çiçek ve yapraklarını döküyordu yavaş yavaş. Üstüme uçan mor çiçeği alıp incelemeye başlarken kahvelerimiz gelmişti. Garsona teşekkürler anlamında gülümseyince başını sallayıp içeri döndü.
Babamla yaptığımız kahvaltı da güzel ve duygulu geçmişti. Buraya her geldiğimizde annemden bahsederiz. Onun dışında da gayet neşeli bir şekilde yemek yedik. Daha doğrusu ben masayı vakumladım.
Babamla yemekten sonra kahve söyleyip bir saat kadar daha oturduk. Eve dönmeye karar verdiğimizde saat çoktan üçü geçmişti.
Babam hesabı ödemek için kasaya gittiğinde ben de telefonumu kontrol ettim. Eliz mesaj atmıştı.
“Batulara gidip göt büyütmeye karar verdik, gelmemek için bulabileceğin her bahaneye karşı cevapları prova yaptım. Ararsın beni Azgın Şempanze ;)))”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulanık (Askıya Alındı)
Novela JuvenilBazen bir gazete ya da dergi haberi sizi mutlu eder ya da birisinin öldüğü yazılarda üzülürsünüz. O gün Kayra'nın gördüğü haber içinde sadece ufacık bir parçasını kendi bile hissedemeden heyecanlandırıp yok olmuştu. İşte o haberden kısa bir süre son...