8: cliche 101

2.9K 152 43
                                    

1 ay sonra

"Resmen 1 saat sonra randevun var," dedi Madison yerinde salakça dans ederken. Oyunun üzerinden 1 ay geçmişti ve Calum'ın Madison tarafından köşeye sıkıştırılması yüzünden randevuya çıkmak zorunda kalmıştık. Erteleye erteleye 1 ay boyunca dayanmıştık.

Elimdeki maşayı tuvalet tezgahına bırakıp saçımın üst kısmından birkaç tutamı tokamdan ayırıp, geri kalan kısmı yeniden topladım. Madison elindeki koyu yeşil iç çamaşırı takımıyla banyo kapısına yapıştı. "Şunları giy," dediğinde saçımı maşaya doladım ve suratımı buruşturarak ona baktım. "Niye?"

"Ani bir sevişmeye karşı hazır olman gerek!"

Saçımı maşadan ayırıp kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Madison, Calum ile sevişmeyeceğiz. Yalnızca gidip biraz gezeceğiz tamam mı?"
Kapıdan uzaklaşırken bağırdı. "Ben de Ashton'a güvenmeden asla onunla sevişmem diyordum ama tanıştıktan 3 saat sonra kendimi yatakta buldum." Kahkaha attım ve saçımın son tutamlarını hızlıca maşaya doladım.

Öylece beklerken Madison yine kapıya yapıştı. Saç tutamını çıkarıp maşayı fişten çektim. "Giysen ne olur ki?" dediğinde elime geçen ilk şey olan tuvalet kağıdı rulosunu kafasına fırlattım. Rulo suratına çarptığında kendini yere atıp inledi ve ölü taklidi yaptı. Kapının önündeki cesedini ayağımla dürtükledikten sonra üstünden atlayıp odama girdim.

"Demek ölsem böyle yapacaksın?"

Dediklerini umursamayıp kalçamı kafamın içinde dönen melodiye uygun şekilde sallamaya devam ettim. Madison ise yatağıma çöktü. Kot eteklerimden birini alıp yatağımın üstüne fırlattıktan sonra üstüne giymek için salaş bir kazak aldım. Havalar gitgide soğuyordu ama bu benim etek sevdamı dindiremiyordu tabi.
Madison eteği eline alıp kaldırdı. "Havanın kaç derece olduğundan haberin yok galiba?" dediğinde gülümsedim ve kadife ceketimi çıkardım. "Doğa ana, beni ve eteklerimi durduramaz."

"Doğa ana kıçına bir yıldırım yolladığında Calum'ın kollarına kaçarsın umarım."

Gözlerimi kısıp uyuz bir bakış attıktan sonra üstümü değiştirdim. Dizlerimi saran geniş fileli çorap ile odamda bir o yana bir bu yana gezinip dans ederken Mads bağırdı. "Kapıya bak seni salak."
Seke seke kapıya ilerlemeye başladığımda Bohemian Rhapsody'nin melodisi odayı kapladı. Delikten hiç bakmadan çat diye kapıyı açtığımda geniş omuzlarıyla girişin tamamını kaplayan Calum'a baktım. Gülümsedi ve "Hazır mısınız leydim?" dedi. Kahkaha attım. "Leydiden ziyade balıkçı teknesinden çıkmış gibi görünüyorum ama hazır sayılırım. Geçsene," dedim ve geçmesi için alan yarattım.

O içeri geçerken Madison hoparlörü kıstı ve Calum'ın omzuna vurdu. "Calum!" Son harfi uzatarak bağırdığında Calum gülümsedi ve aynı şekilde karşılık verdi. İkisi IQ düşüren bir muhabbete daldığında odama gidip ceketimi, telefonumu ve kılıfımın arkasına sıkıştırdığım parayı alıp geri çıktım.
Makyaj falan yapacak modda olmadığımdan işim basit sayılırdı. Calum beni inceledi.

"Götün donacak."

Gözlerimi devirdim. "Ben de söyledim," dedi. "Annemden bile bu kadar laf yemedim?" dedim sorarcasına. Madison uyuzca sırıttı. "Ona çok içirip kusmasını sağla Cal."

Calum bana bakıp gülümsedi. "Bu gece yalnızca tek bir kadının emrine amadeyim. O kadın da Alexa," dediğinde sırtımı sertçe duvara atıp aşağı doğru kaydım. "Aman Tanrı'm düştüm galiba," dediğimde Calum kapıya doğru ilerledi. "Hadi gidelim."
Hareketlenmedim.

"Öyle bir düşürdün ki kalkamıyorum," dediğimde geri döndü ve beni belimden kaldırıp omzuna attı. "Daha seni çok düşüreceğim bekle biraz," dediğinde bir anlık kaldım. "Galiba basınç farkından beynim fonksiyonlarını yitirdi."

genesis | hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin