10: love was war

2.3K 109 6
                                    

"Alexa?" Uykulu sesi, sürekli bulanan görüşümü gözlerimi kapatarak bir anlığına sonlandırmama sebep oldu. Nefes verdim ama bu sesimin titremesine engel olamadı.

"Biliyorum, çok çok çok geç..."

Endişenin yükseldiği sesi yutkunmama sebep oldu. "Evet, gece 3. Ama önemli değil. İyi misin?"

"Gelebilir miyim? Lütfen... "

"Tabi ki," dediğinde nefes verdim. Yaşlar yanaklarımdan süzülüyor ve asla durmak bilmiyorlardı. Burnumu çekmeden önce ona veda ettim. Montumu giyip spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Arabanın anahtarlarını cebime atıp kapıyı yavaşça çektim. Madison evde değildi ama apartmandakileri uyandırmak istemiyordum. Mermer merdivenleri sarsak ama hızlı adımlarla indim. Elimden geldiğince hızlı olup ona ulaşmak istiyordum. Şu an gidebileceğim tek kişi O'ydu. Görüşüm ara sıra oldukça bulanıklaşıyordu. Umursamamaya çalışarak apartmanın az ilerisindeki arabama bindim.

Trafik olmayan caddeden ve birkaç sokaktan geçtikten sonra arabayı apartmanın önüne bıraktım. Titreyen ellerimle benden öncekilerin yarı açık bıraktığı kapıyı ittirdim ve içeri girdim. Aralık ayının iç kemiren soğuğu kapanan kapı ile ardımda kalırken zemin kattaki asansöre bindim. Aynada kendimle göz göze gelmemeye çalıştım. Ne vaziyette olduğumu bilmek dahi istemiyordum. İndiğimde açık kapıda beni bekleyen Calum'ı gördüm. Adımlarımı hızlandırıp resmen ona koştum.

Kollarımı boynuna doladığımda azıcık dinmiş olan gözyaşlarım, evdeki gibi akmaya başladı. Kollarını bedenime dolayıp beni içeri çekti ve kapıyı ardımdan kapadı. Montumu üzerimden çıkartmasına izin verdim. O çok sevdiğim yeşil koltuğa oturduğumuzda sırtımı
sıvazlıyor ve beni yatıştırmaya çalışıyordu. "Ne olduğunu anlatacak mısın güzelim?"
Yumuşak ses tonu daha da ağlamak istememe sebep oldu.

"Korkuyorum."

"Neyden güzelim?"

"Geri dönüyor Calum, her şeyi yeniden yaşayacağım... Siktir, buraya gelmem hataydı. Tüm dikkatini senin üstüne çekmiş oldum," dedim daha fazla hıçkırmaya başlarken. Calum'ın ne olduğunu anlamaya çalışır vaziyette olduğunun bilincindeydim.
"Alexa, kimden bahsediyorsun?"

"Finn."

"Finn?"

Burnumu çekip sol avucumla gözümü ovdum. "Manyağın teki olan eski sevgilim." Cümlem, Calum'ın kaşlarının çatılmasıma sebep oldu. "Aradı. Numaramı nasıl veya nereden buldu bilmiyorum," dediğimde sesim fısıltıya dönüşmeye başladı. Burnumu çektiğimde başımı göğsüne yaslayıp beni sıkıca sardı.

"Sana hiçbir şey olmayacak-"

"Bana değil Calum, size yapabileceklerinden korkuyorum."

"Ne?" dedi Calum kafasının karışmış olduğu ses tonundan anlaşılırken. Başımı biraz daha göğsüne gömdüm. Saçlarımı okşayıp sırtımı sıvazlamaya devam etti. Onu yalnızca birkaç aydır tanıyordum ama bana Finn'in hissettirdiğinden daha güvende hissettiriyordu.

"Üniversitenin 3.yılına başlamadan tanıştık. İlişkimiz başladığında gayet normaldi ve oldukça iyi bir çifttik. Aradan zaman geçtikçe kıskançlığı yüzünden her gece kavga etmeye başladık. Ayrıca aldatıyordu da. Ve ben bu kıskançlığı aşk falan sanıyordum başta. Aşk değil savaştı bu. " Burnumu çektim. Sesim git gide kısılıyordu. Başını başımın üstüne dayadı.

"Onu terk ettim. Daha doğrusu bir nevi ondan kaçtım. Yeniden Michael ile Claire'in yanına taşındım. Oraya da birkaç kere geldi ama her seferinde Mike ya da Ash onu geri gönderdi. Neredeyse 1 yıldır oldukça rahattım. Sonra sikikçe aradı işte." Calum'ın parmakları saçlarımda dolanıyordu.

"Korkmana gerek yok bebeğim. Benim- bizim senin için burada olduğumuzu bilmen yeterli. Ne sana ne de herhangi birimize dokunamaz," dediğinde sesindeki şefkat ona biraz daha sokulmama sebep oldu.

"Direkt seni hedef alacak biliyorsun değil mi? Sonuçta aramızda tek sevgilisi olmayan sensin."

Ayrıca bana bu kadar yakın olan tek kişi de sensin diyemedim.

"Hıhım... Umrumda değil. Manyağın tekini haklayabilirim," dediğindeki tavrı biraz olsun gülmemi sağladı. Ona değer veriyordum ve Finn'in hedefi olması istediğim son şey bile değildi. Kaçan uykum dudaklarımdan kaçan bir esneme ile geri gelirken Calum, "Uyumak ister misin?" diye sordu.
Tembelce başımı evet anlamında salladım. Beni birden kaldırdığında başımı kaldırıp ona baktım. "O kadar hafif miyim ya?"

"Hayır ben çok güçlüyüm," dedi beni yarı açık yatağa bırakmadan önce. Omzuna vurup güldüm. Gülerek yastığını aldı. Gitmek için hareketlendiğinde onu bileğinden yakaladım. "Burada kal, fazla sıcaksın çünkü."

"Sen beni kullanıyorsun ama," dedi yastığı geri fırlatıp yanıma gelirken. "Ne? Bu devirde kişisel klima bulmak çok zor," dedim yeniden esnemeden önce. Kolunu belime dolayıp beni kendine çektikten sonra fısıldadı. "Korkmayacağına söz ver."

"Yanımda olacağına söz ver."

"Sanki başka dönecek yönüm var Alexa... Tüm yollar sana çıkıyor."

Benim de tüm yollarım ona çıkıyordu. Ama bunu sesli söyleyecek kadar cesaretli değildim. O bana kıyasla söylemek istediklerini direkt söyleyebilecek kapasiteye sahipti. Bense sanırım sadece ona karşı bu kadar kapalıydım.

İkimizin de arkadaştan fazlası olmaya niyetinin olduğunun bilincindeydik.

"Söz veriyorum."

"İyi geceler," dedi yutkunmadan önce. Mırıldanırcasına aynı cümle ile karşılık verdim. Üstümüzdeki battaniyeyi iyice sırtıma doğru çektiğinde uyku beni çoktan ele almıştı. Gözlerimi kapadığım gibi sivri bir ayna parçasının üstündeki taze kan izleri gözümün önünde canlanırken nefes verdim. Calum'ın eli sıklaştı.

"İyi misin?"

Göğsündeki başımı salladım. "Çok daha iyiyim."

***

Yine aşırı neşeli bir bölüm ile karşınızdayım.

Sınav dönemiydi koşuşturmasıydı dershanesiydi derken 10.sınıfı da bitirmiş bulunmaktayım. Tüm dönem boyunca ilham gelse bile iki kelimeyi bir ataya getiremeyecek vaziyette olduğumdan, bu yaz bu durumu toparlamaya çalışacağım.

Belki artık 3 ayda bir bölüm atmam fıslsşvıdpsşv

Neyse inş beğenmişsinizdir çünkü ortalığı alevlendirmeyi düşünüyorum.

Luv ya all 🖤

genesis | hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin