3: dude, I'm a married woman now

4K 168 140
                                    

Eteğimin düğmesini iliklediğimde Madison dönen sandalyeyle evin içinde kayıyordu. "Düşeceksin bebeğim biliyorsun!" diye bağırdığında üstüme geçirdiğim beyaz üstüne ince siyah şeritleri olan gömleğe baktım. Gömleğin derin bir göğüs dekoltesi vardı. O kısmı üçlü bir kolye ile doldurup gömleğin tek tarafını eteğimin içine soktum. Aynada kendimi süzdüğümde Madison sandalyeyle kayarak odama girdi.

"Seni seksi şey! Uçur o çocuğun aklını!" Kalçama vurduğunda parfümümü boynuma ve bileklerime sıktım. Bileklerimi birbirine sürtüp parfümü yayarken, "Sadece ev bakacağız farkındasın değil mi?" dedim. Düzleştirdiğim saçlarımı omzumun arkasına ittim.

"Bugün ev bakarsınız, yarın düğün için kilise, ertesi gün ise çocukların odası için renk."

Elime geçen yastığı kafasına fırlattım. Sandalyeden yere düşerken kahkaha attı. 3 günde beni evlendirip hamile bıraktırmıştı resmen. "Madison teyzeleri onlara güzel ciciler alacaaaak!" diye bağırdı kendini yatağıma atarken. "Eğer çocuklarım olursa, onları seninle görüştürmeyeceğim," dedim dolaptan taba rengi ceketimi ve botlarımı çıkarırken. Titreyen telefonumu cebimden çıkardım.

Calum: Aşağıdayım.

Alexa: Hemen geliyorum.

"Aman Tanrım sırıtıyorsun!" Madison'ın sesini duyduğumda ceketimi üstüme geçirip çantamı aldım ve kapıya ilerledim. Madison peşimden gelirken botlarımı giydim ve kapıdan çıktım. Arkamdan bağırdı. "Kendine dikkat et ve hamile kalmamaya çalış."

Gözlerimi devirdikten sonra gülümsedim. Madison, Mike'dan önceki tek arkadaşımdı. Sorgusuz sualsiz güvenebileceğim tek kişiydi.
Düşmemeye çalışarak merdivenlerden inip kapıdan çıktım. Öndeki birkaç basamağı da indiğimde siyah Jeep'e yaslanmış sigara içen Calum ile göz göze geldim.

Demiştim. Bu çocukta para kesin bok gibiydi.

Sigarasını yere atıp üstüne bastı ve gülümsedi. "Nasılsın?" dediğinde ben de gülümsedim. "Oldukça iyi. Sen?" dediğimde gülümsedi. "En az senin kadar iyiyim. Gidelim mi?" dediğinde başımı salladım. İkimiz de Jeep'e binip kemerlerimizi bağladık. Calum arabayı çalıştırdı. "Dün verdiğin kağıt torpidoda," dediğinde torpidoyu açıp birkaç defterin üstünde duran kağıdı aldım. "Evet, ilk adresimiz Jefferson Caddesi. Buraya çok uzak değil," dediğimde Calum sağa döndü. Radyodan gelen şarkıya sessizce eşlik etmeye başladığımda Calum da söylemeye başladı. Gülümseyip ona baktım. Üzerindeki lacivert gömlek, siyah pantolon ve deri ceket ile oldukça iyi görünüyordu.

Tanrı'nın bütün emeği bu çocuk üzerinde olmalıydı.

Gözlerimi yeniden dışarı çevirdiğimde Calum Jefferson Caddesi'ne döndü. Apartman caddenin girişindeydi. Calum arabayı köşede durdurdu. Telefonunu çıkarttığında kağıdı ona verip numaraya bakmasını sağladım. Gülümsedi ve numara çevirdi. "Bay Clark. Merhaba."

Gözlerimi binaya çevirdim. Calum birkaç saniyenin ardından bana döndü. "Adam evdeymiş. Hadi gidelim," dedi yüzündeki gülümseme ile. Sürekli gülümsüyordu ve bu bence hoş bir şeydi. İnsanlara negatif bir enerji yollamıyordu. Arabadan indiğimde Calum elini belime koydu ve apartmana girdik. Asansöre bindiğimizde Calum sırtını benim gibi aynaya yasladı. "Bu cadde çok sesli olabiliyor," dedim saçlarımı omzuma iterken.. Başını salladığında ineceğimiz kata geldik. Calum önden geçmem için yol verdiğinde gülümsedim ve asansör kabininden çıktım.

Bir apartmanın içinde göre oldukça aydınlık olan koridorda yürüdük ve kapıda bekleyen adam bize gülümsedi. "Merhaba," dedi adam gür sesiyle. Hemen hemen bizden 1-2 yaş büyüktü. Gülümseyip elini uzattı. "Ted," dediğinde uzattığı elini sıktım. "Alexa." Ted benden sonra Calum ile de selamlaştı. içeri doğru ilerledim. Koridorun aksine salon pek ışık almıyordu. Ancak salon oldukça büyüktü ve açık renklerle döşenmişti. Ted konuşmaya başladı. "Fazla ışık almıyor oluşu dikkatinizi çekmiştir. Olabildiğince açık renkler kullanarak burayı ferah bir yer gibi göstermeye özen gösterdim," dediğinde Calum da, ben de gülümsedik.

genesis | hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin