First Connection

60 6 44
                                    

Sıralardaki yerimizi almış, sükunet içinde yarbayın gelmesini bekliyorduk. Sarışının ders verdiğini gördüğümden, içten içte onun gelmesini dilerken bulmuştum kendimi. Silahlar onun elinde gerçekten de estetik görünüyor olmalıydı. Kendisi başlı başına bir sanat eseri değilmiş gibi..

Kapı aniden açılıp aşinası olduğum ipeksi sarı saçlar kendini gösterdiğinde içime dolan mutluluk beni şaşkına çevirmişti. Modelleri ağlatacak bir yürüyüşle kürsüye geçmiş, öğrencilere dikmişti gözünü. Birazdan beni görecek olması kalbimin bir kez daha teklemesine sebep olurken neler olduğunu kavramaya çalışıyordum. Bu çocuksu heves de neyin nesiydi?

Nihayet gözleri beni bulduğunda nefes almayı bırakmıştım. Yalnızca o ve beni esir alan gözleri vardı..

Asırlar gibi gelen birkaç saniyeden sonra kürsüsündeki kağıtları düzenleyerek boğazını temizlediğinde etkisine girdiğim hipnozdan çıkıp başımı iki yana salladım.

''Adım Park Jimin. Ateşli silahlar uzmanıyım. Eğitiminizin geri kalanında fazlasıyla haşır neşir olacağınız, bir başka deyişle..'' yeniden gözlerimiz buluşmuştu, ancak bu sefer daha kısa. ''Vücudunuzun bir uzvu haline gelecek silahlarınızla tanışacaksınız...'' konuşmasının geri kalanını dinlememiştim. Yalnızca düşünüyordum.

Bir yarbay oluşu elbette ki ciddi ve soğuk olmasını gerektiriyordu. Ancak hisler yanılmazdı ve ben her zaman hislerime güvenen bir insan olmuştum. Bir şekilde bana farklı davrandığını fısıldayan hislerim beni tüm güçleriyle dürtüyorlardı ve bunu açıklayamayışım gerçek olmadığı anlamına gelmezdi.

Orada durmuş konuşmasına devam ederken kafası karışık bir halde onu izliyordum. Kendini kısaca tanıtıp dersin gidişatı hakkında ufak bilgiler verdikten sonra gözleri bir kurban ararcasına üzerimizde dolaşmış ve sonunda birini seçerek konuşmuştu,

''Bana Dragunov SVD'den bahset asker.'' dedi en önde oturan Jungwoo'ya hitaben. Bunu yaparken, sorusunun cevapsız kalacağından oldukça emin gibiydi. Ancak çok yanlış kişiye sormuştu..

Jungwoo zaten hazırda bekliyor ve yarbayın ağzına bakıyor olduğundan hızla ayağa kalkmıştı. Heyecanını yüz metre öteden bile görebilirdiniz.

''Dragunov silahları dünyada en çok kullanılan keskin nişancı tüfeğidir. Aslen Rus yapımı olan bu silahla iyi bir atıcı rahatlıkla 1200 metreden nokta atışı yapabilir. Normal keskin nişancı tüfeklerine göre yarı otomatiktir ve AK-47'nin ulaşamadığı mesafeler için geliştirilmiştir. Tek eksi yönü atış yapıldıktan sonra dürbünün ayarının çok çabuk bozulmasıdır. Ayrıca bu silahın ilgi görmesinin asıl sebebi..''

Jungwoo'nun konuşmasının bitmeyeceğini anladığını belli edercesine elini kaldırıp durmasını işaret etmiş, güzel çehresine her an uçup gidecekmiş gibi duran bir gülümseme takınıp konuşmuştu,

''Dersine çalışmışsın. Güzel.''

Yarbay Park şimdi arkasını dönmüş ve tahtaya teknik hareketlerle bir silah çiziyordu. Ardından seri bir şekilde sağa yatık düzgün yazısıyla silahlar hakkında bilgiler ekliyor, şematize ederek silahın önemli kısımlarını ekliyordu.

Sınıfın tamamı sessizliğe gömülmüş yazılanları deftere geçirmekle meşgulken ben de kendime yazmam gerektiğini hatırlatmadan önce birkaç dakikamı, gözlerime sunulan eşsiz ziyafeti tatmakla geçirmiştim.. Sarışının kalçaları da en az kendisi kadar hayranlık vericiydi.

Dersin son dakikalarına kadar yazmış, çizmiş ve yarbayı dinlemiştik. Pardon, dinlemek yanlış bir kelime olmuştu, 'kutsanmıştık' demeliydim. Bir saate yakın bir süre boyunca denizin sabah saatlerindeki gibi duru ve dingin halini andıran Jimin'in sesini dinlemek, kulaklarımı fazlasıyla kutsanmış gibi hissettiriyordu çünkü.

MILITARY || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin