4. BÖLÜM

31 7 56
                                    

Selam yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Vote ve yorum yapmayı unutmayın.
Sizi seviyorum...

- Doktor,yardım edin! Kardeşim ölüyor! Kimse yok mu? Yardım edin, diye bağırıyordum. Hızla odaya doktorlar dolmaya başladı ve beni dışarıya çıkardılar.

- Beyefendi lütfen yoğun bakımdan çıkın. Kardeşinize yardım etmeye çalışıyoruz. İşimizi zorlaştırmayın, dedi doktor .

Yoğun bakımdan çıktığımda duvar kenarına çöküp başımı avuçlarımın içine almıştım. Kimse bir şey soramıyordu. Herkesin içinde onu kaybetme korkusu vardı. Dua etmeye başladım.
"Ya Rabbi senden gelen herşeye razıyız. Bu dünyaya bizi sen gönderdin ve tekrar sana döneceğiz. Ama ne olur Allah'ım... Senin herşeye gücün yeter ikizimi bize bağışla yalvarırım."

Ben dua etmeye devam ederken Büşra yanıma gelip " Burak o iyi değil mi? Kardeşime bir şey olmadığını söyle ne olursun," dedi.

- Büşra o ölüyor,kalbi durdu. İkizim ölüyor. Bense hiçbir şey yapamıyorum onun yerine ben yatmalıydım . Ona bir şey olursa dayanamam Büşra. Dayanamam... Birbirimize sarılmış ağlıyorduk.

Doktorlar odadan çıkmış iyi olduğunu küçük bir atak geçirdiğini ve birkaç gün uyutucaklarını bir kişi kalsa yeterli olacağını söylemişti. Annem ve babam o kadar kötü durumdaydılarki onları zorla eve göndermiştim. Sadece Ali ve ben kalmıştık. Ali yanıma gelip:
- Burak, Serra o saatte neden dışarıdaydı?
- Hiç eve gelmedi ki...
- Ne demek eve gelmedi?Çağrı onu eve bırakacağını söylemişti. Onu yanlız bırakmamalıydım.
- Ali gidecek misin?
- Bilmiyorum Burak bilmiyorum... Oradaki bütün işler beni bekliyor ama Serra'yı bu halde bırakıp gitmek de istemiyorum.
- Ali ona bir şey olursa seni kendi ellerimle gebertirim bilmiş ol.
- Burak kardeşim eğer ona bir şey olursa kendi ecelim olurum, sana gerek kalmaz.
Sabaha kadar bir daha hiç konuşmamıştık.

3 Gün sonra
3 gündür Serra'yı uyutuyorlardı. Ne Ali ne de ben bir dakika bile başından ayrılmamıştık. Ama artık onu görme zamanım gelmişti.
Ali'ye doktorun yanına gittiğimi söyleyip doktorun odasına çıktım. Kardeşimi görmek istediğimi söyledim. Doktor istemesede girmekte ısrar edeceğimi bildiğinden sorun çıkarmadan sadece 5 dakika diye izin vermişti. Ali yanıma gelip izin alıp almadığımı sordu.
- 5 dakika izin verdi.
- Burak benim git-
Sözünü kesmiştim. Ali'ye ne kadar sinirli olsamda kardeşim bu adamı seviyordu bu yüzden onun girmesi daha iyi diye düşündüm ve :
- Ali, Serra'nın yanına sen gir,dedim. Ve kafeteryaya indim. Bir kaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra tekrar yukarı çıkmıştım.

Ali ağlıyordu. Hayır hayır ya! Kardeşime bir şey olmamıştır değil mi? Koşarak Ali'nin yakasına yapışmıştım.
- Serra hayatta değil mi? Ona bir şey olmadı.
- Hayır.Serra yaşıyor o iyi, parmaklarını kıpırdattı. Doktor hayati tehlikeyi atlattığını söyledi. Artık onu uyutmayacaklarmış.
- Ya Rabbi çok şükür kardeşimi bize bağışladın.
Annemleri arayıp iyi haberi vermiştim. Akşamüstü uyanması gerektiğini söylemişti doktor. Hep beraber Serra'nın uyanmasını bekliyorduk.

Bir haftadır ömrümüzden ömür gitmişti. Onu o halde görmek hepimizi yaralamıştı. Gidip anneme sarıldım ve kulağına fısıldadım:
- Annem,ikizim iyi ve daha iyi olacak.
- İnşallah yavrum inşallah.
- Üzme artık kendini.Serra uyandığında seni böyle görürse çok üzülür. Hadi toparla kendini sultanım.

Büşra yanıma gelip sıkıca sarıldı ve:
- Burak, Serra ne zaman uyanacak ?
- Bilmiyorum güzelim bilmiyorum.
- Onu çok özledim. Keşke onu hiç yalnız bırakmasaydım onu. Yerine ben yat-
Sözünü kesmiştim :
- Büşra sakın sakın bir daha böyle bir şey söyleme.
- Ama-
- Kızım biraz da beni düşünün. Sen veya Serra ne farkı var? İkinizde benim canımsınız.
- Burak ya sen de bizim canımızsın.

Esra Abla iyi bir cerrah,Rize'de doktorluk yapıyor. Doktorlardan bilgi alması daha kolay oluyor. Esra Abla yanımıza gelip uyandığını söyledi. Babama sarıldım.
- Oğlum çok şükür prensesim uyandı.
- Yusuf Bey gene beni unuttunuz.
- Eşek sıpası seni. Hiç öyle şey olur mu ?
- Hadi hadi kızını benden çok seviyorsun bilmiyorum sanki, diyip kahkaya attım. Uzun zaman sonra hepimizin yüzü gülüyordu.

Doktorlar yanımıza gelip hastayı yormadan yanına girebilirsiniz dedi.

SERRA'DAN DEVAM

Hiç halim yok. Gözlerimi açmaya başladım yavaş yavaş. Neredeydim ben diye kafamda sorular varken gözlerimi tamamen açtım. Doktorlar bana nasıl hissettiğimi soruyorlardı. Ne olmuştu bana neden hastanedeyim?
- Serra Hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- Yorgun. Neden buradayım ?
- Ufak bir kaza geçirdiniz ama şuan iyisiniz merak etmeyin.
- Ailem, ikizim nerede?
- Birkaç tetkik yaptıktan sonra onları görebilirsiniz.

Hemşireler bir yandan kan alırken ben neler olduğunu düşünmeye başlamıştım. En son Ali bana gideceğini söylemişti. Burak çok sinirliydi yavru kediye çarpmamak için arabayı sağa kırmıştım. Her şey beynimde kesik kesikti,tam bir cevap yoktu. En iyisi ikiz dünyama sormaktı. Kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.

Odanın içinde uğultular varken gözlerimi açtım. Annem elimden tutmuş ağlıyor, babam saçlarımı okşuyordu. Büşra yanıma gelip :
- Bizi çok korkuttun. İyisin değil mi kardeşim?
- İyiyim merak etme etmeyin,dedim odaya göz gezdirirken. Herkes buradaydı. Tuba Teyzemler, Çağrı, Beyza, Esra Abla herkes ama Ali yoktu. O neredeydi? Gitmiş miydi yoksa beni bu halde bırakıp? Burak yanıma gelip kulağıma "Kapıda bekliyor, " dedi ve göz kırptı. Ama neden içeri girmemişti. Annem:
- Yavrum iyisin değil mi bir ağrın sızın var mı?
- Yok annem yok. Ağlama artık iyiyim ben.
Babam :
- Prensesim,güzel kızım çok korkuttun bizi.
- Özür dilerim baba. Doktorlar bana kaza yaptın dediler ama ben hatırlamıyorum her şey kesik kesik. Nasıl oldu? Ne zaman oldu,dedim. Babam :
- Evet çocuklar şu kazayı bize doğru düzgün anlatsın biriniz.
- Enişte biz de ne olduğunu anlamadık, dedi Çağrı.

Burak'tan devam

Ali hariç hepimiz odaya girmiştik. Serra uyuyordu. Annem Serra'yı görünce ağlamaya başladı hepimiz onu sakinleştirmeye çalışırken zaten Serra uyandı ve iyi olduğunu söyledi. Gözü Ali'yi arıyordu. Kulağına kapıda olduğunu söyledim. Ali'ye ne kadar içeri gelmesini söylesemde burası iyi kardeşim diye cevap vermişti. Serra kazayı sorduğunda ne cevap vereceğimizi şaşırdık. Çağrı geçiştirmişti ama bu işin sonu kötüye gidiyordu. Herkes Serra'yla ilgilenirken ben Ali'ye bakmaya çıktım. Kapının önünde telefonla konuşuyordu. Beni görünce kapatıp yanıma geldi :
- Burak benim acilen gitmem lazım .
- Ali nereye gidiyorsun?
- Fransa'ya gidiyorum .
- Abi, Serra ona veda etmeden mi gideceksin?
- Gitmem gerekiyor. Karşı firma anlaşma için beni bekliyor .
- Tamam, git abi de Serra'yla görüş öyle git.
- Serra sana emanet kardeşim ona dikkat et .
- Sende kendine dikkat et böyle olmadı Ali. Olmadı.
Ali gitti ben bunu nasıl söyleyecektim. En iyisi akıl almak. Çağrı'yı arayıp kapıya gelmesini söyledim :
- Burak ne oldu? Neden çağırdın ?
- Ali gitti.
- Nereye ?
- Fransa'ya.
- Serra'ya ne söyleyeceğiz oğlum biz?
- Bilmiyorum lan bilmiyorum, diye aynaya yumruğumu geçirdim.

Çağrı beni zorla acile götürüp elime dikiş attırdı. Bir bu eksikti ben nasıl söyleyeceğim nasıl? Biraz daha oyalanıp odaya geri döndük. Serra nerede kaldınız diye bizi azarlarken Beyza yanıma gelip elimi tuttu ve :
- Burak ne yaptın eline,diye cırladı.
- Önemli bir şey değil Beyza .
- Ne demek önemli değil ya!
- Beyza uzatma,dedim. Babamlar tam bir şey soracakken konuşmaya başladım :
- Herkesi dışarı alabilir miyim? Kardeşimle konuşmam gerekenler var. Çağrı sen kal abi, dedim.

Serra'ya nasıl söyleyecektik bunu nasıl? Allahım sen yardım et .
- Burak,Çağrı. Güzel bir şey söylemeyeceksiniz bunu anladım ama beni korkutmadan artık söyleseniz.
- Serra seni çok seviyorum,diye sarıldım .
- İkiz dünyam ne oldu çabuk söyle !
- Ali, diyebildim sadece.

Serra'nın tepkisini merak edenler ?

Ali ayıp etti değil mi ?

Zalim yazar diyenler var mı aranızda?

Ali'ye saydıranlar?

Hepinizi bol bol öpüyorum kendinize dikkat edin en kıssa zamanda yeni bölüm gelicek inşallah...

Yüreğim Sana ÇevriliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin