8 ✨ Öğretmen, Öğrenci.

252 13 4
                                    

"Hadi Heves. Yarım saattir seni bekliyoruz. " Karşımdaki saatlerdir gözlerini üzerime dikmiş çocuğa rağmen şarkı söylememi mi bekliyordu cidden? Buraya geldiğimden beri beni gözleriyle yediğine yemin edebilirdim. Hem ben birebir dersler alacağımı sanıyorken bu grup işi de neyin nesiydi?

"Hocam, sizinle biraz konuşabilir miyiz? Dışarıda. " Yalvaran gözlerle baktığımda bir sorun olduğunu anlayıp kafasıyla kapıyı işaret etti. Çocuğun bakışlarını halen üzerimde hissederken olabildiğince hızlı olmaya çalışarak dışarıya çıktım.

"Senin sorunun ne? Çocuk gibi davranıyorsun. "

"Grupla dersler olacağını bilmiyordum. Katılmak istemiyorum. " dedim kollarımı birbirine kavuşturup. Sinirli gözüküyordu.

"Hadi ama bir haftadır çok güzel ilerliyordun. Bunu gruba göstermek isteyeceğini düşündüm. Hem haftada sadece bir kere toplanıyoruz. "

"Sadece... İçeride bakışlarıyla beni rahatsız eden birisi var. Onun bu sinsi bakışları üzerimde olduktan sonra yapabileceğimi sanmıyorum." dedim gözlerimi devirerek. Beklemediğim bir kahkaha kopardı.

"Tahmin etmeliydim. Kimden bahsettiğini biliyorum. Onu umursamana gerek yok sadece grup derslerindeki yeni kişilere karşı biraz takıntısı var diyelim. Yoksa iyi çocuktur. "

"Ne kadar iyi ama. " dedim alayla. Yüzündeki muzip ifade gitmemişti.

"Şimdi onu uyaracağım. Bunu yapmayı keseceğine emin olabilirsin. "

"Umarım. " dedim fakat pek umudum olduğunu söyleyemezdim. Kapıyı açıp içeriye önce kendisi girdi. Utangaç adımlarla onu takip ettim çünkü sınıftaki birkaç kişi muhtemelen zamanlarını çaldığım için bana onaylamayan bakışlarını yolluyorlardı. Sessizce yerime oturduktan sonra gözüm çocuğa kaydı. İnanılmaz şekilde bana bakmayı kesmiş önündeki şarkı sözleri yazan kağıtla ilgilenmeye başlamıştı. Gözlerimi Ufuk'a döndürdüğümde zafer kazanmış gibi bir hali vardı. "Ben sana söylemiştim. " bakışları yolluyordu.

Bulunduğumuz yer bir haftadan beri ders aldığım yerden biraz daha geniş ve donanımlı bir odaydı. Öğrenci olarak 8 kişiydik ve hepsi Türk'tü. Yaklaşık aynı yaşlardaydık. Herkes kendi halinde takılmaya devam ederken hocamızın sesi dikkatleri üzerine çekmesine yetmişti.

"Evet Heves. Sıra sendeydi. Bu gruba ilk defa katılıyorsun. " Başımı salladım. "Kendini gruba tanıtabilir misin? " derken Aynı Yıldızın Altında'daki Hazel'ın destek grubunda konuştuğu sahneyi aklıma getirmeden edemedim.

"Adım Heves. 17 yaşındayım. Yaz tatili dolayısıyla buradayım. " Ne kadar güzel yalan söylediğimden bahsetmiş miydim? "Küçüklüğümden beri müziğe ilgim var. Çoğu kişi yeteneğim olduğunu da düşünüyor. " derken gülümsemeye çalıştım. Gruptakiler ifadesizce beni seyrediyorlardı. Ufuk bir süre gruptakilerin bir şey demesini bekledi fakat beklentisinin gerçekleşmeyeceğini farkedince konuşmaya başladı. "Pekala Heves. Seni dinliyoruz. " Kafamı salladıktan sonra en sevdiğim ve benim için özel olan şarkıyı söylemeye başladım.

"Buradayım ben, kimse göremiyor mu beni?

Birisi yardım edebilir mi bana?

Buradayım ben, geçmişin bir tutsağı.

Birisi yardım edebilir mi bana?

Çağrımı duyamıyor musun?

Beni buradan almaya geliyor musun şimdi?

Bekliyorum,

Senin beni kurtarmanı.

Sana sarılmaya ihtiyacım var.

Dayanamadığım bunca hüzün,

İçimde yaşıyor. "

Şarkıyı bitirdiğimde az önce ifadesiz bakan bazı gözlerin yerini beğeni ifadesi almıştı. İçten içe kendimle gurur duydum ve bunu beni iyi hissettirmişti.

"Güzel. Haftaya görüşürüz arkadaşlar. " Gözlerimi Ufuk'a çevirdim. Sesimle veya performansımla ilgili şuana kadar hiç tam bir yorum yapmamış olması beni çok sinirlendiriyordu ve hayalkırıklığına uğruyordum.

Çantamı sınıftan alıp çıktım. Sokağa indiğimde şoförün gelmediğini görünce telefonumu çıkararak arama tuşuna bastım.

"Neredesin? "

"Ben özür dilerim. Trafik çok yoğun en fazla yarım saate orada olmaya çalışacağım. " Sinirle soluyup telefonu kapattıktan sonra merdivenlerden inen Ufuk'u gördüm. Birazcık yüzsüzlükten birşey olmazdı çünkü yarım saatimi yolun ortasında araba beklemekle geçiremezdim. Hızlı adımlarla yanına gittikten sonra ifadesiz kalmaya çalışarak ''Merhaba. Iı şey... Eğer yolunuzun üstüyse beni WillowBrook Mall'a bırakabilir mısınız? " Utançtan yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. "Atla. " dedi soğuk bir ifadeyle. Ona karşı minnettar bakışlarımı yollayıp oldukça büyük olan arabaya bindim. Kemeri taktıktan sonra arabayı çoktan sürmeye başlamıştı. Şoföre gelmesinin gerek kalmadığını belirten bir mesaj attım.

"Kaç yaşındasın? " Merakıma yenik düşerek sordum. Göz ucuyla bana baktıktan sonra "19." dedi.

"Oha! " dedikten sonra ağzımı sımsıkı kapattım. Ne yapayım bir an şaşkınlıktan ağzımdan çıkıvermişti. Bakışlarını üzerime dikip "Çok kabasın. " dedi. Ses tonunda hafif alay sezdim.

"Ben üzgünüm sadece... Bir yer açıp orada müzik eğitimi vermek için fazla genç değil misin? "

"18 yaşımı doldurdum ve babam oldukça zengin. " Omuz silkti. Bir an onun ne kadar egoist olduğunu düşündüm.

"Neden hiçbir performansım sonunda yorum yapma gereği duymuyorsun? "

"Fazla soru soruyorsun. "

"Merak ediyorum. "

"Hatırlatırım daha birkaç saat önce bu hafta boyunca güzel gelişmeler kaydettiğini söyledim. "

"Bir öğretmen için hiç yeterli değil bence. "

"Bunu bir öğrenci mi söylüyor? " Pes ettim. İlk görüşmemizde onunla iyi anlaşacağımızı düşünmekle büyük bir hata yapmıştım.

"Sonunda...Geldik. " Derin bir nefes aldı. Bana doğru dönüp "Şunu söylemeliyim ki bir öğrenci olarak bu kadar fazla soru sorup öğretmenini rahatsız etmemelisin." dedi bilgiçlik taslayarak.

"Aramızda sadece iki yaş var. "

"Bu senin öğretmenin olduğum gerçeğini değiştirmiyor. " Gözlerimi devirip hiçbir şey söylemeden arabadan indim. Aramızdaki yaş farkının bu kadar az olması ona öğretmenim gözüyle bakmak güçleşiyordu. Telefonumu çıkardıktan sonra Umut'un numarasını tuşladım.

"Hey, saatlerdir seni bekliyoruz. Melissa da yanımda. "

"Özür dilerim. Tam olarak neredesiniz? "

"İkinci katta şahane bir kahve tadıyoruz. Kesinlikle öneririm. " Sesi her zamanki gibi neşe dolu geliyordu.

"İki dakikaya oradayım. "

"Öpüyorum. " dedikten sonra kapattık. Onunla sandığımdan daha iyi anlaşıyordum. Yaşadıklarına rağmen oldukça hayat dolu ve enerjikti.Üstelik çoğu arkadaşıyla yakınlaşmıştım. Arkadaş çevresi şaşırtıcı derecede genişti. Benimle oturmaya başladığından beri bir restoranda yarım gün çalışıyordu. Babasının adamları evimi bulmuş ve oraya gelmişlerdi fakat Umut babasıyla telefonda görüşüp benimle kalacağını söyledikten sonra peşini bırakmışlardı.Ayrıca babası ona para göndermeyi teklif etmiş ve Umut bunu kesin bir dille reddetmişti. Buna biraz şaşırdığımı itiraf edebilirim.

İçeriye girip ikinci kata çıktıktan sonra minik kafenin önünde onları gördüm. Bir yandan bahsettiği kahveyi içiyorlar bir yandan da hararetli bir şekilde sohbet ediyorlardı. Gözlerimi istemsizce etrafta gezdirdikten sonra onların yaklaşık dört masa arkasında oturan,elinde gazete olan fakat iki saniyede bir gazetenin ucundan Umut ve Melissa'nın olduğu tarafa bakan kadın dikkatimi çekmişti. Umut'un aile fotoğrafında gösterdiği annesine olan aşırı benzerliği şaşırtıcıydı. Hala beni farketmemiş olmasını fırsat bilerek hızlı adımlarla kadının olduğu tarafa yürüdüm.

-------

HEVESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin