7 -Umut-

251 14 10
                                    

Sabah uyandığımda kafam kazan gibiydi. Berbat hissediyordum. Yataktan hemen kalkmadım. Dün olanlar aklıma geldi. Düşündükçe kötü oluyordum. Irmakın katili şu an hapishanede yatıyordu ve ben… Salakça şeyler düşünüyordum.

Kuzey ben yapmadım diyordu ama her şey açıkça ortadaydı. Artık düşünmek bile istemiyordum. Hayatımı yeniden düzenlemek istiyordum. Bunun için zorla da olsa yataktan kalkıp duşa girdim. Soğuk suyla güzel bir duş alıp çıktım.

Kıyafetlerimi giydim. Saçımı arkadan ördüm ve kurdeleli bir tokayla tutturdum. Aynada kendime baktığımda gerçek Çağlanın geri geldiğini hissettim. Yine de bir şeyler eksik gibiydi. Eksik olan şeyin yüzümdeki gülümseme olduğunu biliyordum. Ellerimle dudaklarımın kenarını yukarı kaldırdım. Çok zorakiydi.

Bu yaptığım hareket bana Kuzeyi hatırlattı. Mutsuz olduğumda gülmem için elini dudaklarımın kenarına koyar ve yukarı kaldırırdı. Bana her şey neden onu hatırlatmak zorundaydı ki? Mutsuz Çağlayı aynada bırakarak aşağı inmeye karar verdim.

Duşta oyalanmıştım ve evdeki kahvaltı kalkmıştı. Mutfağa gittiğimde Sibel Ablanın kızı Yarenle abim mutfağa küçük bir kahvaltı hazırlıyorlardı. Abimde kahvaltıyı kaçırmış olmalıydı.

“Günaydın” dedim ve masaya koydukları salatalık tabağından bir tane salatalık alıp ağzıma attım.

“Günaydın” abimle Yaren bunu aynı anda söylemişti.

“Ahh çabuk dilek tutun bunu aynı anda söylediniz” dedim heyecanla el çırparak. Bazen dilekler işe yarıyordu. Abim gözlerini devirdi. Yarense benim gibi heyecanlanmıştı.

“Ergen misiniz ya siz?” dedi abim ve hevesimizi kırdı. Yaren söze karıştı.

“Bir kere tutsak olmaz mı Burak? İlk defa biriyle aynı şeyleri söyledim.” Dedi ve kıkırdadı. Abim boş boş bakmaya başladı. Yaren ona lütfen dercesine bakıyordu.

“İyi hadi tutalım” dedi abim.

“Hayır ama gözlerinizi kapatmalısınız yoksa gerçek olmaz.” dedim bilmişçe ve güldüm. İkisi de gözlerini kapatıp dileklerini diledi. Yarenin yüzündeki sırıtış gözümden kaçmamıştı. Sonra işlerine devam ettiler.

“Bende yardım etsem?” deyip en sevimli halimle abime baktım.

“Hayır Yaren yardım ediyor zaten” iyi Yareninle yap o zaman kahvaltıyı da. Mal. Beyinsiz. Oturduğum mutfak masasından kalkıp somurtarak salona ilerledim. Televizyonu açıp karşısına geçtim. Sabah televizyon izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Gülhan’ın Galaksi Rehberi başlamıştı. Bled gölünü gösteriyordu. İlgimi çekerdi hep böyle yerler.

Kendimi kaptırmış izlerken mutfaktan Yarenin kahkaha sesini duydum. Ne yapıyorlardı da kahkaha atmıştı? Gerçekten Yaren bazen aşırı gıcık oluyordu. Tamam. Sibel ablayı çok severdim kendimi bildim bileli bizim evde çalışıyordu ama Yareni çok sevmezdim. Zaten bir kere Irmakla kavga etmişti. Irmak kaşınmıştı ama Yarende hiç geri kalmayıp laf sokup durmuştu.

Düşüncelerimi bir kenara atıp mutfağa doğru gittim. Neye gülüyorlardı? Mutfağa girdiğimde gördüğüm manzara şok olmama yetmişti. Abimin yüzü una bulanmıştı. Ve de Yarenin elleri. Pekala. Duruma el atmanın zamanı çoktan gelmişti.

“Ne oluyor burada?” dedim sertçe Yarene bakarak. Abim yüzündeki unu temizlemeye çalışıp bir yandan da öksürüyordu.

“Kahvaltı hazır bende seni çağırmaya gelecektim” dedi Yaren sırıtarak. Soruma cevap vermediği gibi pişkin pişkin sırıtıyordu.

“Soruma cevap verecek misiniz ne bu hal?” bunu dişlerimin arasından tıslayarak söylemiştim. Bu kız beni deli ediyordu.

“Çağla sofraya otur ben geliyorum” diyerek yukarı çıktı abim. Hala soruma cevap alamamıştım. Onun dediğini yapıp sofraya oturdum. Abimi bu kızla yalnız bırakmak benim hatamdı. İkinci bir hatayı yapmayacaktım.

Kimseye GüvenmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin